Gözüm Çeviri Portekizce
2,239 parallel translation
Gözüm bir yerden ısırıyordu sizi.
Achei que parecia familiar.
Bir günlük yevmiye için gözüm kör oluyor.
Na alfaiataria sou diária.
- Tamam. Gözüm üzerinde olacak.
- Eu fico de olho nele.
Affedersin. Tam bir sulu gözüm.
Não vou chorar à frente de uma miúda.
Önce ayak bileğim, şimdi gözüm, krema... - Bu sadece krema.
É que... o meu tornozelo, depois o meu olho, o creme...
Benim de politikada gözüm var.
Eu também aspiro a um cargo político. A sério?
Gözüm üzerinde olsun.
Quero tê-lo debaixo de olho.
Az önce söyledin ya! Sanırım gözüm kararıyor oğlum.
Acabaste de dizê-la.
Birisine gözüm takıldı da.
Um rapaz distraiu-me.
Bunu gözüm açık mı yapayım, kapalı mı?
Quer que eu faça isto com os olhos abertos ou fechados?
Gözüm kaydı işte.
Por acidente.
Sadece gözüm üzerinde, bunu bil.
Mas estou a vigiar-te.
Asıl benim gözüm senin üzerinde, bu nasıl?
E por que não te vigio, eu a ti?
Kulağım ve gözüm olup, her şeyi söyleyeceksin.
Serás os meus olhos e ouvidos, e vais contar-me tudo.
Gözüm üstünde.
Estou de olho em ti.
Gözüm üstünde.
Estou a topar-te.
Başta öyle, fıstık gibi, ama sonra... Gözüm üstünde.
Ao princípio, sim, ela é uma autentica boneca, mas depois...
Sanki aniden üçüncü bir gözüm ortaya çıkmış gibi.
Como se, de repente, me tivesse crescido um terceiro olho.
Gözüm seni izlemekle fazla meşgul.
- Estou ocupado a ficar de olho em si.
Pırlanta yıldızlarda gözüm kalmıştı.
Andava de olho numas belas estrelas de diamante.
Benim sağımda olacaksın. Böylece sen hız kazanana kadar gözüm üzerinde olabilir.
Vai sentar perto de mim... para que eu possa ficar de olho em você até ter confiança em você.
Gözüm üstünüzde olacak.
Vou ter que vigiá-los.
Telefonlarında gözüm yoktu. Zaten geri vermeye çalıştım.
Não queria o telefone e tentei devolvê-lo.
- Ama bütün gece gözüm üstünde olacak.
Mas estarei a noite toda a vigiar-te.
Büyüyüp, üniversiteye gittiğimde ve gözüm açıldığında bir çocuk olarak eğitimimde ne kadar kandırıldığımı anladım.
Quando aproximei-me da universidade e vi mais de perto, só então percebi o quanto fui enganada quando criança na minha educação.
- Gözüm alışkın.
- Olhar de entendedora.
Resmi olarak sol gözüm kör bu kadar duygusal davrandığın için teşekkürler.
Estou literalmente cega do meu olho direito, então muito obrigada por sua sensibilidade. Sabe como você é?
Böyle bir şeyde gözüm yoktu.
Eu não procurei por isso.
Bu muşmula suratı bir yerden gözüm ısırıyor. Gloucester'dan olabilir mi?
É feioso quanto chegue para despertar qualquer memória.
Gözüm ve kulağım olacak birine ihtiyacım vardı.
Precisava de alguém em situação adequada para ser os meus olhos e ouvidos.
Gözüm gibi bakarım.
Não te preocupes.
- Benim pek gözüm tutmadı.
- Ele parece-me desonesto.
Gözüm!
A minha perna.
Ama burası çok rahat ve gözüm üzerinizde olabiliyor.
Mas é aconchegante e posso ficar de olho nas coisas.
Bir yerden gözüm ısırıyor seni.
Pareces-me familiar.
Şehrin her tarafında gözüm ve kulağım var.
Tenho olhos e ouvidos pela cidade toda.
Gözüm hep üzerinizde olacak.
Porque continuo a velar por vós.
Ama gözüm kapalı inanmak istiyorum.
Mas estou disposto a fazer um acto de fé.
Ne olursa olsun, gözüm arkada kalmayacak.
Independentemente do que aconteça, tenho os meus assuntos em ordem.
Bir yerden gözüm ısırmıştı seni. Defans oyuncusu Marco Prince! Değil mi?
Pensei que o tinha reconhecido, Marco Prince, o linebacker, certo?
Ben, iki Mord'Sith'le yolculuk eden bir büyücü olsam tek gözüm açık uyurdum.
Se eu fosse um feiticeiro a viajar com duas Mord-Sith, dormia com um olho aberto.
Ama gözüm olacak birine ihtiyacım var.
Mas preciso que alguém seja os meus olhos.
Charlotte. Charlotte, burnum kanıyor, gözüm şişik.
Charlotte, tenho o nariz a sangrar e um olho inchado.
Nelson, yumruğunla gözüm açıldı!
Nelson, o teu murro restaurou-me a visão!
O polisi hiç gözüm tutmadı.
Não confio naquele polícia.
- Will, 2 gözüm var.
- Will, tenho olhos na cara.
Gözüm üzerinde.
Agora estou de olho em ti.
Gözüm kapalı bile hâllederim.
Consigo fazer isso dormindo.
Gözüm üstünde.
Concordo consigo.
Ryan, gözüm sende.
- Ryan, estou a olhar para ti.
Bilesin diye söylüyorum, gözüm üzerinde.
O quê?