Gülüşmeler Çeviri Portekizce
34 parallel translation
Eve döndüğünüz o gece, kapının önünden geçerken duyduğunuz sesler ve gülüşmeler televizyondaki bir erkek ve kadının sesleri olabilir mi?
Não seria possível que quando voltou para casa e passou pela porta, o que realmente ouviu tenha sido a televisão... e as vozes e o riso de um homem e uma mulher?
- Ve hala anlayamıyorum. - ( gülüşmeler )
E continuo sem perceber.
[gülüşmeler] tamam. şimdi... tersten sayıyoruz... bir yedi... görüyorum.
Vou dar-te uma dica. Ela vive aqui, tem cabelo branco e soletrou mal "ha, ha".
Bu pisliği ve çöplüğü temizlemeliyiz Gülüşmeler ve eğlence yokolmalı
A indecência e o lixo nós devemos combater As risadas e alegrias devem ser desfeitas
Gülüşmeler hatırlıyorum.
Lembro-me de rir.
Güzel bir gündü, şakalar, gülüşmeler ve sonra o korkunç filmi gösterdiler.
Estava um dia tão bonito, estivemos a rir, na brincadeira e depois mostraram aquele filme horrível.
Şairin de dediği gibi, "Arkadaşlığın tatlılığı içinde gülüşmeler olsun, zevkler paylaşılsın. Çünkü gönüller kendi sabahını, küçücük çiğ damlacıkları içinde bulur ve tazelenir."
Como disse um poeta, "Na doçura da amizade que haja riso e a partilha de prazeres pois é nas gotas de orvalho, que o coração se refresca."
Çünkü ceza söz konusu olduğunda, gülüşmeler bir süreliğine kesilir. Gülüşmeler her yerde olsa bile. Nasıl ortaya çıkardın?
Ele terá de ser disciplinado, porque quando é preciso disciplinar, acaba-se a brincadeira, por algum tempo, depois continua com a reabilitação, apesar de tudo, está em todo o lado.
Gülüşmeler!
Um riso!
Gülüşmeler. Maç. Özgür irade.
Gargalhadas, jogos, livre arbítrio.
Sonra fısıldaşmalar, elle göstermeler, gülüşmeler başladı.
E depois começaram cochichos, pessoas a apontar, rir.
- Oh, gülüşmeler, içki, müzik...
- Oh, as risadas, a bebida, a música...
Bu acımasız, yavaş çekim gülüşmeler sadece hayal gücümün bir ürünü.
O riso cruel em câmara lenta é só imaginação tua.
( gülüşmeler )
Estou tão empolgada!
Gülüşmeler için biraz duraksama.
Pausa para os risos.
"Belki biraz kavga ederiz, sonra olay güreşe döner ardından gülüşmeler, gıdıklamalar, sonra" orama dokunma "der ve sonra da beni durdurmaz" diye mi düşünüyorsun?
Estás a pensar : "Envolvemo-nos numa luta e depois, a luta passa a cócegas e a gargalhadas, e depois ela diz :'Não me toques aí', mas não me vai impedir"?
Terasta şarap içmeler, dans etmeler, gülüşmeler...
A beber vinho no terraço, a dançar, a rir.
Tamam, anlaşıldı, tüm gülüşmeler Schmidt'e, harika.
- Já percebi, riam-se todos do Schmidt, fantástico.
Gülüşmeler ve müzik.
Sim, gargalhadas. E música.
ve gülüşmeler de yoktu
E não havia risos.
Nahoş bahçelerine erkekler, kızlar bir kelebek misali girdi çıktı. Onların eşliğinde de fısıldamalar, gülüşmeler ve yıldızlar vardı.
Nos jardins azuis, homens e muulheres iam e vinham como borboletas entre sussurros, risos e estrelas.
[Gülüşmeler] Gidiyoruz.
Aqui vamos nós.
Hiçkimse mi? - [Gülüşmeler]
Ninguém?
[Gülüşmeler] Akıllı pazarlama yöntemleri bizi verdiğimiz paranın karşılığını aldığımıza inandırdı.
O marketing inteligente condiciona-nos a acreditar que temos aquilo pelo que pagamos.
[Gülüşmeler] Ah, oğlum, buraya bak!
Caramba, olhem para isto!
Gülüşmeler.
Gargalhadas.
[Sınıfta gülüşmeler] Adım Tyler.
O meu nome é Tyler.
Gülüşmeler, akşam yemekleri. Çocukluk anıları.
Sorrisos, jantares, histórias de infância.
Gülüşmeler ve gülümsemeler... Ve mükemmel zamanlamalı saç atışları.
É só gargalhadas e sorrisos, e abanos de cabelo.
Gülüşmeler.
Aos risinhos.
Ne tartışmalar, ne gülüşmeler kalmış, her şey gitmiş.
Nada de mais conversas risadas e tudo mais.
- Ve gülüşmeler.
E dos risos.
Alay etmeler, gülüşmeler.
Puxadelas de cuecas.
[TV'de Sesler ve gülüşmeler]
3 ANOS NA FRENTE