Günahkar Çeviri Portekizce
623 parallel translation
Ben zavallı ve sefil bir günahkarım.
Sou um pobre e miserável pecador,
" Öyleyse günahkar adınla çağrıl :
" Como és chamado pelo teu nome profano :
İngiltere'nin en büyük günahkarı, George Gordon Lord Byron'un eğilmemiş başına.
A cabeça de George Gordon, Lord Byron, o maior pecador de Inglaterra.
Günahkar sırrınızı mezara götüreceğim.
O seu segredo irá comigo para a sepultura.
- Evet. Önce, herkesin önünde utanmazca dans ediyorsun, bütün erkeklerin... zaaflarını ve günahkar arzularını uyandırıp, kendine baktırıyorsun.
Primeiro danças em público sem qualquer vergonha, despertando o desejo de pecado em todos os homens que olham para ti.
Her ne olursa olsun, bir günah işlendiyse ise günahkar damgasının bana vurulması gerekirdi.
Mesmo assim, seja como for, se houve algum pecado, sou eu quem deve ser considerado pecador.
Günahkarız.
Dois pecadores.
- Hayır, anlatmak istiyorum. Biliyorum, günahkar bir yaşamım var, yapmamam gereken bir sürü şey yaptım.
Acha que não me envergonho de me casar assim?
Ne? Seni yaşlı günahkar!
O quê, pecadora?
Parlak, günahkar bir dünya bu.
E um mundo belo e culpado.
Dur kılıcım, daha günahkar bir zamanını bekle.
Espera, espada, reserva-te para outra ocasião.
Stark'sa günahkar.
O Stark é o mal.
Stark'ın bir nimet olduğunu söyleyenlere karşın günahkar olduğunu düşünenler de var. Halkı ya da eyaleti değil, yalnız kendi kişisel gücü ve hırsını düşünen biri olduğunu.
Há aqueles que dizem que Stark é um homem providencial, e há outros que alegam que ele é um homem de mal, que não se importa nem com as pessoas nem com o estado, mas apenas com o seu poder e ambição.
Bu adamın bu kadar günahkar olabileceğine inanmak istemedim
Recuso-me a acreditar que aquele homem teria sido tão pecaminoso.
Ben günahkarım, hiç bir şey beni şok etmez.
Sou um velho pecador, nada me choca.
Tam tersine rezil, günahkar ve acımasız.
Ao contrário, é baixo, horrível...
Cesur ve günahkar bir adamsın Sean Thornton.
É um herege, um pecador, Sean Thornton.
Zavallı bilinçsiz günahkar, tam da size anlatırken ortaya çıktı.
Esse pobre pecador é aquela espécie que eu lhes dizia.
- Ve günahkar.
- E pecaminoso.
Rahipler bize günahkar derdi.
O homens do clero chamar-nos-iam pecadores.
Günahkarım Tanrım, ama geçerli sebeplerim var.
Eu pequei, Senhor, mas tenho óptimas desculpas.
Kaliforniya'nın günahkar altını.
O ouro pecaminoso da Califórnia.
Biraz altın ister misin ihtiyar günahkar?
Quer ouro, velho pecador?
Günahkar kardeşleri cehennem yoluna gittiğine göre Eben dışında kimse kalmadı.
Agora que os irmãos pecadores foram para o inferno, resta apenas o Eben.
O, doğuştan günahkar.
É pecador por natureza.
Bahse varım ki toprağı bırakmayacak ve günahkar, kolay altının peşine ve günahkar, kolay...
Garanto que não abandonará a terra para ir atrás de ouro fácil e pecaminoso nem de mulheres...
- Roma için öldüren. Roma, günahkar.
- Matas por Roma e Roma é diabólica!
Hayır, Yahuda, günahkar değilim.
Não, não sou perverso.
Bu günahkar bakireyle dağlarda at süreceğim ve böyle bir kız istemiyorum diyeceğim.
Cavalgarei até as montanhas com esta donzela malvada e direi : " Tal filha, não desejo.
Dinsel sevgiyle günahkar sevgiyi öylesine bir araya getiriyorsunuz. Öyle değil mi?
Misturam, com demasiado à vontade, o "amor sagrado e o amor profano".
Asıl günahkar o.
E ela a pecadora!
Yüce Zeus, ben bir günahkarım.
Senhor Zeus, eu era um pecador.
Şimdi de günahkar Frankenstein'ın canavarısın.
Agora... és o monstro do doido do Barão Frankenstein.
Günahkar aşkların cezası en ağırıdır.
O castigo para amor pecaminoso é o maior
Yeşil otlaklar yorgun günahkarı bekler, bal su gibi akar.
Campos verdes aguardam o pecador cansado e o mel corre como água.
Bir günahkar gördüğümüzde ona dehşet içinde bakıp onu kendimizden uzaklaştırmalıyız.
Quando conhecemos um pecador... devemos olhá-lo com horror e afastá-lo de nós.
Günahkar bir kadını nasıl oluyor da affedebiliyor?
Como pode ele perdoar uma pecadora?
Ben bu iyiliği hak etmeyen bir günahkarım.
Não posso receber tal graça. Sou um pecador indigno.
Günahkar değiller, değil mi?
Que pecadores são eles?
Bu kız günahkar değil, eşarp takmasa bile.
! Ora, que pecadora pode ser ela? !
Günahkar ha?
Que grande pecadora!
Yüce tanrım, bu günahkar kulunu koru.
Querido Deus, salve este pecador.
Ben Tanrı'nın gördüğü en pis, en sarhoş ve en günahkar adamım.
Sou o mais sujo, bêbado e o maior pecador que o Senhor já viu.
Tüm günahkar kulların gibi, bugün sonsuz yolculuğa uğurladığımız Mace Jones için senden af diliyoruz.
Todo os homens são pecadores mas a Sua glória é eterna, Venho Te pedir para perdoar todos os pecados de Mace Jones.
Seni günahkar seni!
Porquê, seu perverso?
Aptal ve günahkar olduğumu biliyorum, ama beni...
Sei que sou um idiota e um pecador, mas eu...
Tanrının eli bu günahkar vücudu cezalandırmalı.
Rapaz, a mão de Deus tem de castigar a carcaça do homem.
Sizi uyarıyorum, Tanrı, dün gece yaşanan şiddeti bir günah olarak, bunu yapanları da günahkar olarak yargılayacaktır.
Fiquem cientes de que Deus julgará a violência de ontem como um pecado e os responsáveis por essa violência como pecadores.
Günahkar bir öldürme arzusunun kurbanları oldular.
Foram vítimas do desejo pecaminoso de matar.
Günahkar, sana emrediyorum! Kapat!
- Ainda não acabaram!
Bu günahkar koku!
Está-me comprometendo!