English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ G ] / Güya

Güya Çeviri Portekizce

1,123 parallel translation
Güya iki başlı bir devi öldürdüğünü biliyor musun?
Sabe que supostamente matou um gigante de duas cabeças?
Bakanlığa göre güya... aniden ziyaretçi kabul etmemeye karar vermiş, kendi öz kızını bile.
O Departamento de Guerra diz... que, subitamente, decidiu não receber visitas, nem da própria filha.
Güya albayım, halimize bak...
Ainda sou Comandante. Vê!
Babamın ölümünden kısa süre sonra annem beni Cadiz'e göndermenin en iyisi olacağını düşündü güya deniz yolculuğu beni arındıracakmış.
Pouco depois da morte de meu pai... minha mãe resolveu me mandar para Cádiz... como se uma viagem fosse me purificar.
- Güya ona bir ders verecektim.
Se fosse mais novo, dava-lhe uma coça.
Buna göre, güya hücreyi üç tutukluyla paylaşmışsın.
Segundo os registos, aparentemente partilhou a cela com três detidos.
Çin mahallesinde öldürülmüş, çete işi güya Triadlar tarafından öldürülmesine rağmen hiçbir tutuklama yapılmamış.
Ele foi morto em Chinatown, aparentemente pelas Tríades, no entanto não foi efectuada nenhuma detenção.
Güya siz profesyonelsiniz, değil mi?
É suposto ser uma jornalista profissional.
Güya benim korumam olacaksın.
Era suposto seres a minha guarda-costas.
Güya düşünce yoluyla eşyaları havalandıracakmış.
O doido pensa que pode levitar coisas com o pensamento.
Güya temiz ve basit olacaktı.
Não devia haver a mínima confusão.
Güya benim arkadaşlarımsınız!
Somos amigas!
Güya kazara.
Supostamente sem querer.
Hayır, güya birisi onları Yılbaşı'nda indirecekti ama belli ki unutmuş.
Alguém devia tê-las tirado no Ano Novo, mas esse alguém esqueceu-se!
Yollayacaktı güya mektupla ama yazmadı da hiç.
Ficou de mandar o endereço, mas não escreveu.
Güya üretimde değiller.
Nem sequer devia existir.
Güya hiç varolmayan on ton silahı ne yaparız?
Que fazemos com dez toneladas de armas que nem deviam existir?
Güya bir süper starım.
E eu sou uma super estrela.
Kendine Bobby Darin diyor. Güya Four Seasons'ın havuzunda köpekbalığı ısırmış.
Diz que se chama Bobby Darin, e que foi mordido por um tubarão na piscina do Hotel Four Seasons.
Güya güçlüyüm ama en eski arkadaşıma bile yardım edemiyorum.
Tenho todo este poder e nem sequer consigo ajudar o meu mais antigo amigo.
Üstelik, Jane, ya da senin güya değiştirdiğin... ismiyle... Janet.
E, a Jane claro, que tu disfarças-te, pateticamente em Janet.
O kadar paramız var ve güya bunun eğlenceli olması gerekiyor, ama değil işte!
Eu sei que temos dinheiro e isto devia ser divertido, mas não é!
Güya ülke dışında iş gezisine gitmiş ama sence de kulağa biraz şüpheli gelmiyor mu?
Não é esquisito estar logo agora no estrangeiro em negócios?
Saatin yoktu güya.
Não tinhas um.
Evet, güya bütün melekler yok edilmişti.
E era. Todos os Anjos foram derrotados.
Hemen hemen iki günümüzü aldı, ama tam yerini bulmaya başardık, güya solucan deliğide uzman olan adam.
Tomou-nos quase dois dias mas conseguimos localizar Torat, o homem que supostamente é um perito em fendas.
Güya beraber öğle yemeği yiyecektik ama daha bir sürü işim var.
Eu sei que íamos almoçar hoje, mas ainda tenho muito trabalho.
Güya bize yardım edecektin.
Porque era suposto você me ajudar.
Evet. Güya ben de kredi kartı istiyorum ya.
Pois, como se quisesse um cartão Discover.
Kaçak bir seri katil güya onu maskeliyordu.
Um assassino em série à solta pode estar atrás dela.
Öğretmenler yaramazdı ve güya sıkıydılar.
Os professores eram foleiros e supostamente severos.
Güya bunu birlikte aşmamız gerekiyordu... ama kendimi ondan hiç bu kadar uzak hissetmemiştim.
Devíamos estar a passar por tudo isto juntos mas nunca me senti tão distante dele.
Ama işte güya iyileşen sen. Kendini et gibi doğramışsın.
Mas aqui estás tu alegadamente a recuperar, toda cortadinha.
1800'lerin sonuna doğru bir kız, ismi Robin Weaver'dı yanlış hatırlamıyorsam, güya ormanda yolunu kaybetmiş.
Uma miúda, no fim do século 19... acho que se chamava Robin Weaver supposedly wandered off into the woods.
"Güya" falan yok ortada! Yolunu kaybetmiş işte!
teria entrado na floresta e desaparecido.!
"Güya" falan yok.
Não foi, "supostamente".
Güya bekçimiz var.
- Devia haver um guarda.
Tabii tabii. Güya benimle dans da etmeycektin.
Sim, e também disseste que não dançavas comigo.
- Güya, orası fabrikaydı.
- Tudo apontava para ser uma fábrica.
- Senin her gece Caroline için delirdigini biliyorum, Vanessa yerine, hani şu güya aşık oldugun.
Eu sei que bates uma todas as noites a pensar na Caroline em vez da Vanessa, por quem é suposto estares apaixonado.
Bakanlığa göre güya... aniden ziyaretçi kabul etmemeye karar vermiş, kendi öz kızını bile.
O Departamento de Guerra diz... que, subitamente, decidiu nao receber visitas, nem da propria filha.
Yani, güya bana bir şeyler olduğuna cidden inandığını mı söylüyorsun?
Dizes isso como se acreditasses que isso significasse alguma coisa para mim.
Seçmelerim güya Perşembe günü olacaktı.
A minha audição era para ser na quinta-feira.
Yağmur yağmayacaktı güya!
Não era suposto chover.
Tamam güzel. Ama güya senin arkadaşındı, değil mi?
Bom, mas se supõe que ele é seu amigo, não?
Güya sadece iki haftalık bir gezi olacaktı.
Era para ser uma viagem de duas semanas.
Güya beni koruman gerekiyordu.
É suposto que você deva proteger-me.
- Güya bizim tarafımızda olması gerekiyor.
- Pensei que estivesse do nosso lado.
Güya zaman kazandırıyormuş!
Poupa tempo, uma ova.
Güya ona göz kulak olacaksînîz!
Devias tomar conta dele!
Güya eşit olmamız gerekiyor!
Devíamos ser companheiros!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]