English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ H ] / Hah

Hah Çeviri Portekizce

1,153 parallel translation
Hah? Bu satrançta bir terimdir.
É uma expressão do xadrez.
Neydi, hah, tamam.
Não faz mal. O próximo.
Hah hay. Bu bir tek boynuz olmalı!
Então aquilo é um unicórnio!
Şarap demini bulduğunda, kurukafa konuştuğunda, saat doğru zamanı çaldığında. Sadece o zaman sizi Kızıl Boğa'nın inine götürecek tüneli bulacaksınız, hah ha.
Quando o vinho se beber a si próprio, quando a caveira falar, quando o relógio bater a hora certa, só então encontrarão o túnel, o que leva ao covil do Touro Vermelho.
Seni gidi aşağılık yaratık!
Ah-hah, seu pequeno verme!
Ne güzel akşam hah?
Noite agradável hem?
Hah işte!
Aqui está!
Eğer biri beni uyandırmaya kalkarsa... ha-hah.
Se alguém me tentar acordar...
Hah, bakın bir-iki pound kâra geçtiniz?
Poupei-lhe uma ou duas libras aqui.
- Hah, ben ikinizi de on dört sanmıştım. -... on altı.
- Pensei que ambos tivessem 14.
Hah, komedyen Hamlet oynayacak.
O comediante representa Hamlet.
Hah!
Ha!
- Dur, dur. İşte Rolls gidiyor! - Hah!
Espera, espera, lá está o Rolls.
Size ne zaman nerede olmanız gerektiğinizi söyleyenden... hah, CASIO Ajanda.
O tipo de coisa que organiza nossa vida no dia a dia. Uma agenda eletrônica.
Hah! Kurnazsın.
Tu és uma raposa matreira.
Canavarmış!
Um monstro! Hah!
- Ne hoş bir gece, hah?
- Está uma bela noite, não está?
Hah, mutlu olamıyorum.
Não consigo estar feliz.
Hah şimdi ikimiz de haptayız.
Agora, tomámos os dois a pílula.
Hah şöyle..
Isso é bom.
- Bunun ne olduğunu anlayacaklar. - Hah?
Ele sabem exactamente o que é.
Hah?
Hum?
Hey, Fawkes, karnın aç mı? Hah?
Ei, Fawkes, tens fome?
Demek seni hâlâ içeri atmadılar, hah Daulton?
Então, ainda não te prenderam, hum, Daulton?
- Hah?
- Hum?
Hah! Korkak! Korkak!
Seu medroso!
Hah şöyle.
Aqui vamos nós.
- Büyük bir tane ( atom bombası ) atmıştı, hah?
- Lançou a Bombazona. Largou duas das grandes.
Keyfin yerinde yani, hah?
Melhor assim, hein.
- Demek gelmiyor, hah?
- Não vai, não?
- Hah, haklısın, bebek.
- Tens razão.
Hah ne yapıyor.
Lá vai ele.
Tamam, çak, hah?
Está bem. Aperta aqui.
- Hah, tamam tut şunları, tut şunları.
- Segura aqui.
-... Hah buldum! "İşler yeşile dönünce".
Aqui está : "quando as coisas ficam verdes".
Barış yapmaya geldin, hah?
Uma oferta de paz?
- Hah? Dedim ki ; "Paraya çok ihtiyacı var."
- Eu disse que bem lhe dá jeito.
Demek beni hatırladın, hah?
- Então, lembras-te de mim?
- Viski limon, hah?
- Um whisky com limão?
Hah, şöyle.
- Assim está melhor.
Hah, hindi pişmiş.
Bom, o peru está feito.
Hah şöyle.
Assim está melhor.
Bayağı iyi, hah?
Ótimo, não é?
- Ben bunu asla bilemezdim. - Heyecanlı yarıştı, hah Frankie?
- Eu nunca teria feito aquilo.
Hala sinirlisin, hah İş Bitirici?
Ainda tens mau feitio, Apagador?
Franklin Köprüsü Ekspresi, hah?
O expresso da ponte Franklin, hã?
Hah, hah! Nasıl derler..
Eu acho que funcionou.
Ha-hah.
- É.
Irene'i gebert, hah?
Despachar a Irene?
- Senin için deli olduğumu biliyorsun, hah?
Não liga mais para mim.
NasıI El Pachuco oldu sanıyorsun çetenin lideri hah?
Como achas que ele se tornou El Pachuco, líder do gang?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]