Hanna Çeviri Portekizce
2,669 parallel translation
Eğer annen... Yapmadıysa bu o silah olmayabilir, Hanna.
Se a tua mãe não o fez, pode não ser essa a pistola, Hanna.
Eğer sen söylersen Hanna. Ben değil.
Isso, se tu disseres alguma coisa, Hanna, não eu.
Lütfen, Hanna.
Por favor, Hanna.
Gerçek şu ki hala haber almadık. Ne Hanna ne silah hakkında. Hiç iyiye işaret değil.
O facto de ainda não termos tido notícias, nem da Hanna, nem da arma não é bom sinal.
Hanna bunu sana vermemi istedi.
A Hanna queria que eu te desse isto.
Hanna'nın annesini suçlu gösteren kişi o olabilir.
Pode ser a mesma pessoa que está a incriminar a mãe da Hanna.
Hanna'ya yardım etmek istiyorsun, değil mi?
Queres ajudar a Hanna, certo?
Mona'nın karavanı Hanna'ya yardım edebilirdi.
Ter a autocaravana da Mona podia ter ajudado a Hanna.
- Önce Hanna, şimdi Emily.
Primeiro a Hanna, agora a Emily...
Hanna'ya göz kulak olmanı istiyorum.
Preciso que tomes conta da Hanna.
- Hanna'ya odaklanmamız gerek.
Temos de nos concentrar na Hanna.
Şimdi Hanna'yı yemek için ikna etmeliyiz.
Se agora conseguíssemos convencer a Hanna a comer...
Hanna'nın babası geri geldiğinde yer belki.
Talvez o pai da Hanna coma quando voltar.
Hanna bir şey söyledi mi?
A Hanna disse alguma coisa?
Siz ikiniz eve gidin babası gelmeden Hanna'nın bir şeyler yediğine emin olacağım.
Porque não vão para casa? Eu certifico-me de que a Hanna come qualquer coisa antes de o pai chegar.
Ancak bir arada olursak Hanna bunu atlatabilir.
Só vamos ajudar a Hanna a ultrapassar isto juntas.
Hanna nerede peki?
Onde é que ela está?
Aptalca bir şey hiç yapmadım, Hanna.
Nunca faria nenhuma estupidez, Hanna.
Seni hiç bırakmayacağım, Hanna.
Não me vais perder, Hanna.
- Hanna güçlü kızdır.
Ela é uma miúda forte.
Üzgünüm. Hanna'dan.
Desculpa, é a Hanna.
Hanna için çok üzülüyorum.
E lamento muito pela Hanna.
Bence şu an Hanna'nın babasıyla daha çok vakit geçirmesi gerek.
E acho mesmo que a Hanna precisa de passar algum tempo com o pai.
- Hanna.
- Hanna.
Hanna, Alison'ın hayatta olduğunu düşünüyor.
A Hanna acha que a Alison ainda está viva.
Anlamadığım şey ne biliyor musun? Kırmızı Paltolu, Thornhill'den o kadar yolu Hanna'nın annesi için nasıl geldi?
O que eu não percebo é como é que o Casaco Vermelho voltou de Thornhill para a cidade para incriminar a mãe da Hanna.
Dünyada çok fazla kitap var, Hanna.
Há muitos livros no mundo, Hanna.
Hanna. Beni dinlemen gerek.
Hanna, preciso que me ouças.
Hanna, işlerin iyi olmadığını biliyor.
A Hanna sabe que a coisa está feia.
Hanna'nın annesi, Emily'nin ailesi, benim annem ve şimdi de kardeşim?
A mãe da Hanna, os pais da Emily, a minha mãe e agora o meu irmão?
Hanna'nın annesini kurtaracak bir şey mi?
E salvar a mãe da Hanna?
Hanna'nın annesini kurtarmak için onlar en iyi şansımız bence.
Ainda acho que vão ser a nossa melhor hipótese de salvar a mãe da Hanna.
Niye Hanna'nın canını yaksın?
- Ou fazer mal à Hanna?
Hanna için bir şey yapmam gerekiyordu.
Tive de fazer uma coisa pela Hanna.
Hayır, Hanna!
Não, Hanna, não vou!
Beni dinle, Hanna.
Ouve-me, Hanna.
Hanna, suçsuzluğa dair savunmada bulunduk ama yargıç kefaleti reddetti. - Olamaz.
Hanna, fizemo-la declarar-se inocente, mas a juiza recusou-se a conceder fiança.
- Hanna, annen başka bir yere aktarılacak.
Hanna, a tua mãe vai ser transferida para outro sítio.
Hanna, yanlış bir şey yapmadın.
Hanna, não fizeste nada de mal.
Hanna, annem gerçekten iyi avukattır.
Hanna, a minha mãe é uma ótima advogada.
Bu kaza, Hanna'nın annesine olanlar...
Com o acidente e tudo o que se está a passar com a mãe da Hanna...
- Hanna'nın beni aramasını sağlar mısın?
Podes pedir à Hanna para me ligar, por favor?
Hanna Anne.
Hanna...
Hanna'yı kontrol ediyorum.
Vim saber da Hanna.
Arkadaşım Hanna'nın annesi Wilden'ı öldürdüğü iddiasıyla hapishanede oturuyor. Yani Wilden'ı ölü görmek isteyen başka kimler varsa bilmem gerek.
A mãe da minha amiga Hanna está na prisão acusada de ter matado o Wilden, por isso, preciso de saber quem mais queria vê-lo morto.
Hayır, ben baktığımda yoktular. Hayır, Hanna.
- Não, simplesmente des...
Sen attın diyorum.
- Não, Hanna. Tu deitaste-os fora.
Hanna'dan haber aldın mı?
"Aria : Falaste com a Hanna?"
Hanna?
Hanna?
Hanna, keşke bana gelseydin.
Hanna, gostava que tivesses vindo falar comigo.
- Hanna için endişeleniyorum.
- Estou preocupada com a Hanna.