Hein Çeviri Portekizce
2,290 parallel translation
- Motor ıslanmış dimi?
- Você a encharcou, hein?
İyi görünüyor, dimi?
Ele parece ser bom, hein?
Tutuklanmayacağım, değil mi?
Não quero ser presa, hein!
Ben de tam yanına geliyordum. Seni zahmetten kurtardım.
Então a tua mãe estava cansada, hein?
Seksi, öyle değil mi?
Sexy, hein?
- Ha?
- Hein?
Adil ve güvenli bir çalışma alanına sahip bir sirk nerede duyulmuş?
Onde se ouviu que o circo é um local de trabalho seguro, hein?
Kokain işinden iyi kazanıyorsun, değil mi?
Estás a fazer uma boa maquia com a coca, hein.
- Yok bir şey.
- Hein?
- Formunu korumuşsun, öyle mi? - Evet, içeride biraz idman yaptım.
- Continuas em forma, hein?
- Biraz domuz pastırması yapıyorum.
- Hein? Eu disse que ia assar uma linguiça.
Demek öyle?
A's, hein?
Evet, iyi bir film yapımcısı değilmişsin, öyle mi?
Bem, então, você não está um bom cineasta, hein?
Yaşlı baban sonunda sana iş buldu, ha?
Então, seu velho pai tinha um emprego para você depois de tudo, hein?
Müşteriler ne kadar iğrenç, ha?
Que clientes ruins, hein?
Sakın kaybetme.. iyi sakla
- Vai torrar. - Torrar, hein? Está a queimar.
İyilik perisi ve dönüşme sahnesi yok, doğrudan baloya geçiyoruz.
Vamos lá, crianças, Nem Fada Madrinha, nem actuação nem nada, hein! ?
ama bende 160 tane dosya var.
Sempre um monte de casos, hein?
Yani bir zincir testere?
Uma moto-serra, hein?
Pislik herif.
Que totó, hein?
Ateş öyle mi?
Então, fogo, hein?
Güzel, değil mi?
Não está mal, hein?
- Güzel, değil mi?
- Nada mau, hein?
Benim korkak olduğumu düşünüyordun, öyle değil mi?
Pensas que eu sou um covarde, hein?
Vahşi hayvan yok demek? !
Sem predadores, hein?
Yılan yakalamak için, öyle mi?
Equipamento para pegar cobras, hein?
Mühim, demek?
Monumental, hein?
Aşağıda büyük bir şeyler var demek?
Tem algo grande aí, hein?
İronik, değil mi?
Irônico, hein?
Mühim, öyle mi?
Monumental, hein?
Çok net, değil mi?
É, perfeito, hein?
Çok değişmiş, değil mi?
As coisas mudaram muito, hein?
Ne kaçık ama. - Evet.
Algum doido, hein?
Amerika'ya?
América, hein?
O kadar iyi demek?
Oh, assim tão bem, hein?
Altın bir ejderha demek?
Um raio de um dragão de ouro, hein?
Demek Pentagon?
Então... o Pentágono, hein?
Neden şu anda beni kontrol etmiyorsun?
Por que não verifica comigo agora mesmo, hein?
Eski moda, ha?
Velha guarda, hein?
Pembe?
Cor de rosa, hein?
Ama başka bir şey buldun değil mi?
Mas encontrou outra coisa, hein?
İçinde bir his var demek?
Tinha um palpite, hein?
- Uzun zaman oldu, değil mi?
- Já lá vai um tempo, hein?
Vay be, gerçekten de halüsinasyon görüyorsun, değil mi?
Tu estás mesmo mocado, hein?
Bu giyilmiş.
- É muito, hein?
Kim bana ne aldı bakalım? Psst.
A vida, hein!
Nereye gidiyorsun?
Onde você vai? Onde, hein?
Görüşürüz olur mu?
Vejo-te depois, hein?
Güzel gece değil mi?
Está uma bela noite, hein?
New York Globe ha?
"New York Globe," hein?
Evet!
E isto, hein?