English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ H ] / Hh

Hh Çeviri Portekizce

93 parallel translation
HH Hughson, Lloyd's Londra.
H.H. Hughson, Lloyds de Londres.
Buldunuz mu? Uhh - ıhh.
Vocês encontraram-na?
Barotti, Cris ve Giulio di Mont-sant, Caprari Kontu ve Hh...
Giotto e consolo Barottio, Cris e June Dava Montant... o conde do Caprari...
Yamamoto hala içeride... ve Fransıza da çok hoş bir bayanın adresini verdim. Hh-ho-ho.
O Yamamoto ainda está lá dentro, e dei ao francês a morada duma jovem muito atraente.
Size bir makbuz yazmak istiyorum, ıhh..
Gostaria de escrever-lhe um recibo...
- Trinity mi? - Hh-hmmm.
Trinitá...?
Bunları hala seviyorum, hh, tekila kokteyli içinde kaktüs suyu var, değil mi?
Ainda gosta dos cocktails de tequila com o sumo natural de cacto, não?
Sen bir sıhhı tesisatçısın, Louie.
És canalizador, Louie.
375'lik "HH" şarjörlü.
É uma 375 com carregador "H e H".
Ona, ıhh... Ona... Ona 200 papel veririz, tamam mı?
Damos-lhe uns duzentos dólares, está bem?
Ama kimseye söyleme, bu gizlilik prensibi. Sşşııhh.
Mas não diga a ninguém é matéria confidencial.
Bill, ıhh- - Sosu uzatabilir misin?
Bill, és capaz, eras capaz por favor de me passar o molho de miúdos?
Kaltak!
Ah-hh!
Ondan sonra hatırladığım arabamın dev bir buza saplandığı
Quando dou por ela, o meu carro, espatifa-se contra um iceberg gigante... oh-hh...
Westley Richards 480, .375 HH mag.
Festões Rinchares 480, 375H magnum.
Şey... üzgünüm efendim.
Hh... Peço desculpa.
Bana ne yaptığını gördünüz mü? Hıhh!
Vocês viram o que ele me fez?
- H H Bagels'da olan.
- Na HH Bagels.
Hey, grevdeki gözcüleri gördüğümü hatırlıyorum ama onlarla uzun zamandır karşılaşmadım.
Lembro-me de ver os tipos a fazer manifestações, mas não os vejo há que séculos. A HH não nos deixava usar as casas de banho, quando estávamos em manifestação. Pois!
Peki, ıhh.. Konuşmak istiyorum, tamam mı?
Eu é que quero falar.
Ah-hh, işte oldu.
Cá estamos.
Sanki... biri kalbi tutmuşta ıhh çok fena sıkıyormuş gibi.
É como se alguém tivesse pegado no meu coração e estivesse a apertá-lo com muita força.
- Tanrım. - Sıhhıye!
- Nossa Senhora.
Hhım, evet. Analaşılıyor, bu... Aslan zamanı.
Deve ser um leão domesticado.
O ııhh,... "Va'yomer..."
É'vayomar'.
Ah-hh başka bir şansın olmadığında biliyorsun, sesimi izleyebilirsin karanlık ve sisli virajlarında bu küçük nefret dolu kasabanın
E se outra opção te faltar Pra lá minha voz pode te guiar Pra nos negros desvios virar
Ambarda gitmekten çok daha iyi ama anlamıyorum...
Bem, com certeza isso é melhor do que se esconder nas bagagens. - Mas eu ainda não entendo... S-hh!
Her kelimesi "ıhh" olan bir gençle daha konuşmaya tahammülüm yok.
Não atendo outro jovem de 17 anos cuja palavra seguinte... - Nem é uma palavra.
Ihh, size ve adamlarınıza küçük bir ikramda bulunmak istiyorum, ıhh, kanunları uygulamadaki başarınıza istinaden sembolik bir şey.
Uh, só uma coisinha para si e os seus rapazes, uh, uma prova de agradecimento para as forças locais de segurança.
Marty, ıhh, Martin Kessler.
Marty, uh, Martin Kessler.
Eee, ıhh, bu işin kayıp kedilerle bir ilgisi var mı?
Isto tem a ver com os gatos desaparecidos?
Diğerleri de içeri girdi, ve, ıhh...
Os outros entraram.
Biz de 911'i aradık. - Eee, ıhh, sen Nikki'yle sıkı fıkımıy dın?
- Tem intimidade com a Nikki?
Buna vahişilik denir! Evet, ıhh... sen burdaki vatandaşların silahla saldıran azılı saldırganı videoya çektiğini mi düşünüyorsun?
Então... acham que estes cidadãos preocupados estão a gravar a captura de um assassino depravado?
Af edersiniz, ıhh, siz kimsiniz?
Desculpe-me, quem é você?
Evet, ıhh, silah güvenliği nasıl aşmış?
Então, como é que a arma passou a segurança?
Ben, ıhh... Küçük John Doe'nun DNA'sını kayıp kişiler listesindekilerle karşılaştırdım.
Eu... comparei o ADN do menor desconhecido com a base de dados das Pessoas Desaparecidas.
Ben, ıhh, sonuçları aldığımda seni ararım.
Eu... mando-te uma mensagem quando tiver os resultados.
Buraya ıhh, Devon Malton için geldik.
Nós estamos aqui por causa do... Devon Malton.
HH'den en sevdiğin simitlerden getireceğim tamam mı?
Sim, vou levar os teus pães preferidos da HH, está bem?
Söyler misin, ıhh... son zamanlarda civarda bir sorun yaşadın mı?
Têm havido problemas por aqui, recentemente?
Biz, ıhh... aşıktık.
Nós estávamos... apaixonados.
Siz şey olmalısınız ıhh.. oldukça üzülmüş... Dennis Kingsley'in klübü dağıtmaya karar vermesinden, ha?
Você deve ter ficado muito em baixo quando o Dennis Kingsley decidiu acabar com o clube?
HH Bagels.
Bagels da HH.
HH bile iyiydi.
Até o HeH estava estável.
"hh-60g pave hawk" dan geriye kalanlar.
O que resta de um HH-60G Pave Hawk.
ııhh, yeterince iyi değil.
Não é bastante.
New York'tan aldığın şeylerle dolu bir paket hazırla. Birkaç HH simidi, Empire State Binası anahtarlığı sonra paketin en üstüne de...
Põe numa encomenda umas coisas de Nova Iorque, alguns biscoitos, um porta-chaves do Empire State Building... e depois, no topo, o Jornal de Nova Iorque...
Ve, ıhh, Jeff Powell'ın akşamı... kız, araba, bilardo... Hepsi Mick Sheridan tarafından mı ödendi?
E a noite do Jeff Powell a mulher, o carro, o bilhar foi tudo pago pelo Mick Sheridan?
- Sıhhıye!
- Medico!
Ah-hh... kader gaddar ve onlar acımasız
Como as parcas são más e cruéis

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]