Huysuz Çeviri Portekizce
1,532 parallel translation
Ve sen bunu yapamazdın, Huysuz. Zalim'e parasını geri veremezdin.
Não podia fazer isso, Gruff, devolver o dinheiro ao Grim.
Zalim, " üzgünüm Huysuz ama bir kız var, planlarımız...
"Desculpa, Gruff, mas há uma miúda que..."
O zaman Zalim, "hayallerim değişti" sen ve ben, Huysuz ve Zalim, bu iş bitti " dedi.
"Grim e Gruff, isto acaba aqui." Parem!
- Huysuz, sen başla.
- Rezingão, começa você.
- Ben huysuz değilim.
- Não sou rezingão.
Huysuz çünkü, bu geceki konsere gitmesine izin vermedim.
Ele está chateado porque não o deixei ir a um concerto.
Huysuz çünkü dün konser için sıvıştığı için ona 3 ay ceza verdim.
Ele está chateado porque saiu de casa às escondidas e ficou de castigo por 3 meses.
Hasta, huysuz çocuğun bekar annesi olarak,... Emma Newsome, oğlunun patates gibi törpülediği bir sinir küpü olmuştu.
Como mãe solteira de uma criança doente, Emma Newsome era uma pilha de nervos. O seu filho escamava muitas vezes, como uma batata.
Gittiklerinden sonra kadın huysuz ve donuk olmuştu.
- Ficou vazia depois de saírem.
Genelde böyle huysuz değildir.
Ele geralmente não é assim.
Kendisi yorgun ve huysuz.
Está cansada e rabugenta.
Gerçekten çok huysuz biri.
Ela é ruim.
Huysuz...
Que feitio...
- Henry, bütün arkadaşların böyle huysuz mudur? - Jane.
- Henry, são todos os teus amigos tão desagradáveis?
Muhtemelen erkeklerin en huysuz...
Presumidamente a mais desagradável...
"Öcü ya da çirkin olduğu düşünülen huysuz yaşlı kadın." Yukarıdan aşağıya, 12.
"Idosa malvada considerada assustadora ou feia." É no 12 vertical.
Evet ya, çok huysuz bir müşteriydi, değil mi?
Sim, ele era um cliente pungente, não era?
"En haşin, en huysuz zenciyi alın..." "... ve bu adamı... " "... geride kalan bütün erkek, kadın ve çocuk zencinin önünde soyun. "
Apanhem o negro mais humilde... mais impaciente, dispam-no das suas roupas em frente do resto dos homens negros, mulheres negras e crianças negras.
Biraz huysuz davranıyor.
Ela tem andado estranha.
Uzun lafın kısası kendimi köşeye sıkışmış hissediyorum ve huysuz davranıyorum ve bu silahı benden bir özür olarak kabul edersen sevinirim.
Ando aqui às voltas para dizer que ultimamente tenho me sentido encurralado e tenho sido intratável, e que gostaria que aceitasses essa arma como o meu pedido de desculpas.
Yıllar boyunca evimin çatısı altında yaşamış bir çeşit huysuz ebe-hizmetçi gibi olmuştu.
Vais fazê-lo vomitar. Olhe. Hasselburg...
Huysuz, oburlaşma.
Grumpy, não sejas guloso.
Huysuz, çok obursun sen.
Grumpy, és mesmo guloso.
Huysuz, hayır!
Grumpy, não!
- Hayır! -... biraz huysuz.
Não.
Kusursuz olan hayatını, huysuz, hasta bir çocukla geçirmek için feda mı edecektin ki ben sürekli hasta olurdum.
Se sacrificarias o melhor da tua vida. Ficar com uma bebé nervosa, que muitas vezes estava doente, por exemplo.
Sadece Julia huysuz bir sürtük takliti yapıyordu. Ben de üstüne gidip aynı zamanda haz almasını sağlıyordum.
Aquela era a Julia a agir como uma cabra aos berros e eu a criticá-la por isso sendo tolerante com ela ao mesmo tempo.
Koklamak beni huysuz yapıyor ve ben...
Cheirar põe-me nervoso e eu...
Yaşlanınca sen de bu kadar huysuz mu olacaksın?
Quando envelheceres, vais ser assim rabugenta?
Huysuz sarhoşun tekisin.
O senhor é um bêbado mau.
Her zaman olduğu gibi huysuz ve kötü.
Mauzinho e retorcido como sempre.
Böyle çöplük gibi bi yerde bulunmaktan dolayı biraz huysuz.
Ela está um pouco irritada, por estar em roupa interior.
Huysuz baba, ne olacak.
O papá é mau.
Şöyle miydi yoksa, "Huysuz olduğum için özür dilerim artık uslu olacağım" mıydı?
Pediu desculpas por ser uma bruxa? Estamos bem agora?
Huysuz biriyim.
Tenho a pele oleosa.
Yaşlı, huysuz ve bankada çalışan biri olacağım.
Vou ser velho, oleoso e a trabalhar num banco.
Çok huysuz bir kadın olmalı, sinyor.
Parece-me ser insuportável, senhor!
Göründüğünden daha yaşlı olduğunu da düşünürsen çok huysuz tabii.
E é mais velho do que parece, por isso é muita irritação.
Yaşlanıp, şişmanlayabilir, kır saçlı, huysuz bir kadın olabilirsin.
Podes ficar velha e gorda, acabada e rabugenta...
Neden huysuz olduğu ortada.
Não espanta que ele seja tão ranzinza.
Bu yemek huysuz kız arkadaşım içindi.
Essa comida era para a minha namorada rabugenta.
Bazen biraz huysuz oluyor.
Às vezes ele fica meio mal-humorado.
Sanırım bu huysuz ev sahibinden daha iyisini yapabilirsin.
Podes encontrar alguém melhor do que este casanova aqui.
Ben gelinin Boston dan gelen huysuz kızkardeşiyim
E eu sou só uma irmã amargurada que sobrou de Boston.
Şrek neden bu kadar kaba ve huysuz davrandı anlamıyorum.
Não entendo por que razão o Shrek ficou tão mau e rezingão.
Her zamanki gibi huysuz ve tedbirlisin.
Rabugento e cauteloso como sempre.
Sen çok huysuz biri oldun.
Tornaste-te muito má, sabias.
Huysuz ve acımasız.
Má e amarga.
Octavius gittiğinden beri, berbat bir huysuz olup çıktı.
Está uma resmungona insuportável desde que Octávio partiu.
Ben, Huysuz'dum.
- Eu era o Gruff, o Roger era o Grim.
Huysuz.
Ursinho.