Iceberg Çeviri Portekizce
243 parallel translation
Aptal soğuk bir Amerikalı, değil mi?
Um estúpido iceberg americano?
Aptal soğuk Amerikalı.
O estúpido iceberg americano.
Yukarıda Earle'ün saklandığı kaya bir buzula benziyor.
A rocha onde se oculta Earle parece um iceberg.
- Buzdağı efendim?
- Iceberg, Sr. Almirante?
- Iceberg.
- Um icebergue.
Büyük olasılıkla, bir buz dağıyla çarpışınca adamın vücudu bu maddeyle kaplandı. Sonra da, aniden dondu.
Ao chocar com um iceberg, é provável que o corpo do hibernado tenha sido submerso por este produto e colocado rapidamente num estado de congelação rápida.
Bu icebergin görünen yüzü.
Isto é só a ponta do iceberg.
Dans sadece buzdağının ucu.
A dança é só a ponta deste iceberg.
Ben buzdağındaki hisselerimi satmak istiyorum.
Quero vender o meu capital na Iceberg. Vender?
Kötü haber, benden yapmamı istediğin şeyi yaptım, senin buzdağı hisselerini elden çıkardım..
A má notícia é que fiz o querias. Livrei-me das tuas acções da Iceberg.
Hayır Watson, korkarım bu dağın yalnızca zirvesi.
Não, Watson, temo que seja apenas a ponta do iceberg.
Bana bir buzdağı lazım.
Preciso de um iceberg.
Tamam. Altı numaralı menü lütfen, rokalı olsun birde brüksel lahanası tazeyse yanına koyabilirsiniz.
Pode trazer-me um número seis, com romana ao invés de alface iceberg...
İki penguen buzdağında karşıdan karşıya geçiyorlarmış.
Dois pinguins estavam a atravessar um iceberg.
Senin de girebilmen için uzanmaz ve senin için düğmeyi kaldırmazsa, bu bencil olduğunu gösterir.
- Escuta-me, rapaz. Se não se esticar, não levanta o botão para entrares... significa que é uma mulher egoísta... e a única coisa que vê é a ponta do iceberg.
Eğer bu doğruysa burada olanlar sadece buzdağının görünen kısmı.
Se isso é verdade, o que aconteceu aqui é apenas a ponta do iceberg.
Ve bu sadece buzdağının görünen yüzü.
- Sim, e é só a ponta do iceberg.
- Buz dağının görünen kısmına bakıyorsun.
- Isso é a ponta do iceberg.
Güzelimin başka bir gezegende lanet bir buzula saplanıp nasıl kayıp gittiğini onlara söylemek zorundasın.
Vais ter que lhes explicar como é que o meu vermelho e lindo "trenó" foi parar a outro planeta, e está num raio de um iceberg!
Ondan sonra hatırladığım arabamın dev bir buza saplandığı
Quando dou por ela, o meu carro, espatifa-se contra um iceberg gigante... oh-hh...
Buzdağına mı çarptık?
Batemos num iceberg?
Bu sadece buz dağının tepesi...
E essa é a ponta do iceberg.
Buzdağına sancak tarafından çarpıyor.
Ele bate no iceberg por estibordo.
Smith orada duruyor... buzdağı uyarısı Allahın belası herifin elinde.
Lá anda o Smith e está ali... e tem um aviso de iceberg, no raio da mão dele.
- Buzdağı, tam önümüzde!
- Um iceberg, mesmo à nossa frente!
Buzdağı, tam önümüzde!
Iceberg, à nossa frente!
Bir buzdağı efendim.
Um iceberg, Senhor.
Buzdağından bahsediyorlar.
Fala-se de um iceberg.
Bay Andrews. Buzdağını gördüm. Gözlerinizdeki bakışı da gördüm.
Sr. Andrews, eu vi o iceberg.
Biliyor musun, bence bu sadece buzdağı'nın görünen yüzü.
E isto é apenas a ponta do iceberg.
Bu, buzdağının görünen kısmı.
É o pico do iceberg.
Hala aynı soğukluktasın.
Ainda fria como um iceberg.
Olanlar hakkında düşünüp durduğum zaman, Bunlar sadece buzdağının görünen kısmı.
E não paro de pensar que o que aconteceu foi apenas a ponta do iceberg.
Kate Titanic'e çarpan buzdağından farksız.
A Kate é um iceberg à espera do Titanic.
Bir buzdağına çarptı ve...
Bateu num iceberg, e...
Tahmin edilemez bir risk, bir buzdağı.
Um risco inacessível, um iceberg.
Gördüğünüz, sadece aysbergin görünen yüzü.
O que vocês estão prestes a ver é apenas a ponta do iceberg.
- Bu sadece buzdağının görünen kısmı.
Isso é apenas a ponta do iceberg.
Buz dağının görünmeyen kısmıni hayal et dur.
Isto é que é falar da ponta do iceberg!
Buzdağının görünen kısmının tepesindesin, dostum.
Porque estás parado na ponta do iceberg, amigo meu.
Buzdağına dikkat edin.
Cuidado com o iceberg.
Günzel, o sadece bu aysbergin görünen kısmıydı.
Gunzel foi só a ponta do iceberg. Existem outros... - Schrader!
Böyle bir delik için bir buzdağına gerek yok.
Não é preciso um iceberg para romper o casco de um barco.
Bu buzdağının görünen kısmı, fındıklı balkabağım.
Isso foi só a ponta do iceberg, idiota.
Bu saç bu buz dağı kadar sahte olabilir, bu... dünya kadar.... senin kadar.
Esse cabelo pode ser tão falso quanto esse iceberg... esse mundo... você!
93 yaşındaki bir kadını kovdurmak mı istiyorsun? - Onu buz dağının üstüne koyup denize bırakmadığıma dua et.
Não estou a metê-la num iceberg e a mandá-la para o mar.
Öylesine dev bir gemi onca yolcusuyla gecenin bir yarısı... okyanusun ortasında, o buzdağı, tüm o uyarılar.
Este barco gigante, tanta gente sobre o oceano, a noite, o iceberg, os avisos...
Bir buzdağına çarpıyor ve o kadar yavaş batıyor ki yaşanan dram saatler sürüyor.
Ele choca com um iceberg e naufraga lentamente que o drama vai demorar horas.
Bu kütle belki okyanusun ta derinlerinde ya da bir buzdağına gömülü olabilir.
Talvez esteja no fundo do mar ou embutido num iceberg.
Bir buzdağı veya onun gibi bir şey mi?
Não terá chocado contra um iceberg ou algo...?
Bu sadece buz dağının görünen kısmı.
Isto é apenas a ponta do iceberg.