Icine Çeviri Portekizce
24,431 parallel translation
Devasa bir suç örgütünün içine elimizi kolumuzu sallayarak girip arama yapmaya başlayacak halimiz yok ya?
Não é como entrar numa empresa criminosa e olhar à volta.
Çünkü biri buraya gelip de bunun gibi budalaca bir teoriyle ortaya çıksa bizi işin içine sıkmadan önce kesin kanıt olup olmadığını sorardın.
Se alguém viesse com uma teoria dessas, pedias provas concretas antes.
- İçine kapanıktı. - Evet
- Estranha.
Hem de ucuz, az çok çekici bakıcımızla her şeyin içine etmeden önce.
E isto foi antes de estragarmos a nossa babysitter atraente moderadamente barata.
İhtiyacı olan en son şey bir avuç azgın kızın ona kur yapıp içine düşmesi
A última coisa que ele precisa é de um bando de mulheres com tesão.
Sıkı bir el sıkışması, gözlerinin içine bak.
Um aperto de mão firme, olha-os bem nos olhos.
Bir süre sonra onu nehrin içine ittim, akıntı alıp götürsün diye.
Momentos depois... empurrei-o para o rio, e deixei que a corrente o levasse.
Neden bir at barın içine girsin?
Porque é que um cavalo entraria num bar?
Sonra Rus pisliklerin içine kayıt cihazı yerleştirdin.
E depois sabemos que tem um tipo de conjunto de gravação com umas obscenidades Russas.
İşlerin içine ettim, Jake.
Estraguei tudo, Jake.
İşlerin içine ettim, Jake.
Estraguei tudo, Jake. Lamento.
Çocukların her gün dilin içine sıçmasını izleyeceğime kafama sıkarım daha iyi.
Vês as merdas que os miúdos fazem à nossa língua dia sim, dia não? Eu matava-me.
Onu neredeyse kurtarıyordun fakat Bill'i, şimdi de Sadie'yi işin içine katmadan edemedin.
Quase que o salvaste, mas tiveste de incluir o Bill e agora a Sadie.
Hayır, benim her şeyin içine sıçtığımı zannediyorlar. Her neyse, sorun değil.
Não, pensam que sou só uma falhada.
Anne, bu keklerin içine ne kadar şarap koydun?
Mãe, quanto vinho puseste na massa?
Kapkeklerin içine ne koydun, anne?
O que puseste nos queques, mãe? Mãe?
Kapkek hayalimiz kalacak sadece pahalı alkol katacağız içine.
Mantemos o sonho dos cupcakes, só que adicionamos-lhe álcool caro.
Pekala, eğer işin içine silah karışırsa söylerim.
Está bem, mas se involver arma, eu vou te contar.
Blog'unda bayağı büyük bir adam ama gözümün içine bakamıyor.
É realmente um grande homem no blog dele, mas não consegue me olhar olhar nos olhos.
İçine çek.
Inalas.
Clara ve Danny'nin içine çekildiği bu olay açığımızı yakalamak için bir oyun mu?
Que tudo isto com a Clara e o Danny era uma armadilha para nos irritar?
Bizi bu pisliğin içine sen soktun.
Foste tu que nos meteste nesta trapalhada.
Şehrin dışında gizli bir yerde eski bir Soğuk Savaş sığınağının içine kurulmuş.
Construído num reduto da Guerra Fria num local secreto à saída da cidade.
İçine bulaştığı durum - işletmenizi bitirebilirdi.
Ele podia ter destruído o consultório.
Şimdi adam çantanızın içine bakmadan bir sebep uydurup dışarı yönelmeniz lazım.
Agora precisam de sair daí antes que ele verifique a tua bolsa.
Eğer Antonovları korurken yakalanırsak sınırlar çizilir ve herkes bu açmazın içine sürüklenir, muhtemelen savaşın.
Se formos apanhados a proteger os Antonov, cria-se uma situação que vai arrastar todos para este conflito. - Talvez uma guerra.
Dolabın içine, yatağın altına, karanlığın seni bulamayacağı bir yere gir.
No armário, debaixo da cama, qualquer sítio onde as trevas não te encontrem.
Spesifik travmatik olayların mevcudiyeti erkeklerin vajina içine boşalımını engeller.
A presença de um episódio especifíco traumático que bloqueia a capacidade de o homem ejacular dentro da vagina.
Şimdi içine girerken elinle onu yönlendirmeye devam et.
Continue a agarrá-lo, continue a estimulá-lo enquanto o vai pondo dentro de si.
Aynen, birbirinizin gözlerinin içine bakın.
Isso mesmo, olhem um para o outro.
Seni de bunun içine soktuğum için çok üzgünüm.
Lamento ter-te envolvido nisso.
Edna, bu soruları cevaplarken seni ve Harry'yi ayıracağız o yüzden eğer kendini içine kapanık hissediyorsan...
Edna, nós separamo-la para responder a essas perguntas, para no caso de se sentirem constrangidos...
Masanın kenarına oturdu, oğlumun gözlerinin içine baktı hamilelikle ilgili hiçbir şey söylemedi. Kendisine ayak bağı olacakmış gibi davrandı ama Jackson o bebeğin babası.
Ela sentou-se naquela mesa, olhou o meu filho nos olhos, não disse porcaria nenhuma sobre a gravidez, tratando-o como uma inconveniência,
Yer yarılsa da içine girsem.
Eu preciso é de desaparecer.
Marissa kaç hap daha attı bilmiyorum, ama deniz tarağı dolu tencerenin içine bayıldı.
Não sei quantas pastilhas a Marissa tomou, mas ela desmaiou em cima da panela de mariscos cozidos.
Tanrım, tam oturdu fırının içine.
Cabe na perfeição.
Yani dedem, mangala koştu. Kapağı kaldırıp içine baktı.
O meu avô foi lá, levantou a tampa e olhou.
Yani kalenin içine girebiliyorlar.
Ou seja, eles conseguiram infiltrar-se no Castelo.
İçine bakmak için yeterli kötü koku geliyordu.
Tinha um cheiro mau dentro, por isso achei que havia bom motivo.
Yani içine girdiğinde ölüyorsun.
Então lá estamos mortos.
Şimdi seni değiştireceğim içine Ölümsüz savaş ağası!
Eu transformarei-te num imortal senhor da guerra!
Aylardır, duvarların içine gittiğini duydum.
Soube que ficaste por meses atrás do muro.
Ruhlar scattershot kaçmak. Etten ilk ölü parça içine onlar bulabiliriz.
Entraram no primeiro pedaço de carne que encontraram.
Gözlerinin içine bakmak.
Olha-o nos olhos.
Ruhlar İlk içine kaçmak. Bulabildikleri et ölü parçası.
Os espíritos fugiram para o primeiro pedaço morto de carne que poderiam encontrar.
I Dallas Fort Worth içine 5,15 rezervasyonu.
Reservei um 05 : 15 em Dallas / Fort Worth.
Birlikte olduğu gibi, Birisi Bonnie Bennett kaçırdı. Ve Enzo, ya da bir ilişki içine onu brainwashed?
Juntos, como em, alguém seqüestrado Bonnie Bennett e uma lavagem cerebral dela em um relacionamento com Enzo, ou...?
İçine koy.
Ponha aí.
Bluzumun içine de bakabiliriz, gibi görünüyor.
Parece que também vamos ver para dentro da minha blusa.
Neyin içine yürüdüğümüzü bilmiyoruz.
Não sei o que vamos encontrar.
Soyun ve üzerindeki her şeyi çantanın içine koy, sonra da beni takip et.
Despe-te. Põe tudo o que tens no saco. E segue-me.