Icmek Çeviri Portekizce
5,416 parallel translation
Seni içeri alırsam, birbirimizin saçını örmek veya bir şeyler içmek olmayacak.
Se eu te deixar entrar, não vamos arrancar cabelos nem beber Cosmos.
- Kim bu habere içmek ister?
Na mesma onda feliz, quem precisa de uma bebida?
Ebeveynlerimin evliliği, soğuk bir çeşmeden uzun uzun su içmek gibi bir şeydi.
O casamento dos meus pais era um longo gole de água de uma fonte congelada.
Birşeyler içmek istermisiniz gençler?
Vocês querem beber alguma coisa?
Yada yabancıların karın kaslarından jello shot içmek gibi..
Ou beber shots de gelatina dos abdominais de um desconhecido?
Bir şeyler içmek ister misiniz?
- Querem uma bebida?
Kimin birasini içmek üzereyim?
Estou prestes a beber a cerveja de quem?
Tek istedigim buraya gelip seninle bir bira içmek... ve yargilanmamak.
Só queria vir até cá e beber uma cerveja contigo sem ser julgado.
Ne içmek istersin?
O que quer beber?
Yanına bir şişe Pouilly-Jouvet'26 bir kova buz ve iki bardak al da yemekli vagondaki uyduruk şeyleri içmek zorunda kalmayalım.
E traz uma garrafa de Pouilly-Jouvet'26 num balde com gelo e dois copos, para não termos de beber o mijo de gato que servem na carruagem-restaurante.
İçmek istiyorsun tabii.
É claro, veio beber.
Kahve içmek ister misin?
Quer beber um café?
Volga'ya gitmeden önce, birer içki içmek için, Gina'nın Yeri'nde durduk.
Antes de irmos para o Volga, parámos para beber na Gina.
Belki bir içki içmek için sözleşebiliriz, huh, Sam?
Talvez nos encontremos lá para uma bebida, não, Sam?
bahçeye gitmek ve adaçayı içmek... ve bir lavanta çiçeği bulup
É ir para o jardim Apanhar algumas salvas E envolver alfazema com frio azul
Hap içmek istemiyorum artık.
Não quero mais pílulas.
- Annem sigara içmek kötüdür demişti.
A mamã disse que fumar é mau. Sim, é mau.
Eğer benimle kahve içmek istiyorsan, o zaman kahve iste.
Se quer tomar café comigo me, então pergunte pelo café?
Hindistan'daki her kızın seninle kahve içmek isteyeceğini sanma. Biz muhabirler röportaj için geliriz.
Não pense que todas as raparigas da Índia querem tomar café consigo nós jornalistas viemos para dar entrevistas.
Farkındalık oluşturmak için, uçaklarda içmek yasaklandı.
E com uma consciencialização pública, foi proibido fumar nos aviões.
1975'lere geldiğimizde ise bazı eyaletlerde, kamu alanlarında sigara içmek yasaklandı. Paket başına vergi konuldu.
E no ano de 1975, os Estados regulamentaram o tabaco em espaços públicos e taxaram os maços de tabaco.
Caitlin, annen degilim. Sigara içmek konusunda sana ögüt vermeyecegim. Gerçi içmemen gerekiyor.
Caitlin, não sou tua mãe, não vou te dar uma lição sobre não fumar, embora não devas fumar, mas a última vez que tu e os teus amigos cá ficaram, o Paul encontrou beatas de cigarro No pátio e eu levei com a culpa.
Gelip bir fincan kahve içmek ister misin?
Quer entrar para beber um café?
Gidip bi... bira içmek ister misin?
Queres ir beber uma cervejola?
Ders arasında içmek istediğinde...
Assim quando ela o vai beber entre as aulas...
İçmek ve dans etmek için sabırsızlanıyorum.
Mal posso esperar para começar a beber. E começar a dançar. E só estas duas coisas.
Ne içmek istersiniz?
O que querem beber?
Arkadaşlarımla beraber bir şeyler içmek ister misiniz?
Querem juntar-se a mim e aos meus amigos numas bebidas?
Mojito içmek için gelecek.
Eu e a Kate. Ela vem beber um mojito comigo.
Güzel, içmek için çok gençsin zaten.
Ainda bem, é muito novinha para fumar.
- Bir şeyler içmek ister misin?
Quer uma bebida?
Su içmek için eğildiğinde, su dibe çöküyor.
Quando se abaixa para beber, a água desce.
Sorun yok Sara, içmek istiyorsan iç gitsin.
Tudo bem, Sara. Se alguém precisa, és tu.
Cin içmek istiyorsam, sen ne hakla cinime dokunuyorsun lan?
Se preciso de beber gin, quem és tu para tocares no meu gin?
Bu uçakta sigara içmek yasaktır.
Não se pode fumar neste avião.
Film seyretmek, içki içmek için.
Ver um filme. Beber.
Hayır, çorba içmek için gittim.
Não, eu já jantei, comi uma sopa de "matzo Ball".
Hayır tabi ki. Hadi şarap içmek için bir bardak alıp bize katıl.
Por que não trazes um copo e tomas um vinho connosco.
Yaldızlı küçük kuş kafesimizde oturarak, içmek, dans etmek ve gülmek.
Lá sentamos em nossa pequena gaiola de pássaro dourado, a beber dançar e a rir.
Hayır, değilim ve içmek için bir sebebim yok.
Não estou. Quase não bebi.
İçmek için bir sebebin olmadı ki hiç.
Tu sempre "quase não bebes".
Bugün o içki içmek istediğim günlerdeki gibi hissediyorum.
Sabes, hoje é um daqueles dias em que me apetece beber um copo.
Acaba şey, um, bir şeyler içmek veya Aaron'un kokaininden çekmek ister misiniz?
Querem uma, bebida ou preferem cocaína do Aaron?
Eğer Katy Perry sevmek ve margarita içmek gayse, o zaman kim hetero olmak ister ki?
Se gostar de Katy Perry e beber margaritas é para gays, Então quem quer ser homem?
Belki sadece senle arkadaşça bir şeyler içmek istedim.
Talvez só queira beber um copo amigavelmente com vocês.
Bir şeyler içmek ister misin?
Queres tomar algo?
- Bir şeyler içmek için çıkmıştık.
- Saimos para tomar uma bebida.
Biriyle şeyler içmek için gidebileceğim bir bar var mı buralarda?
Conhecem algum bar por aqui onde possa ir beber alguma coisa?
Ne var biliyor musun, canım içmek istemiyor.
O problema é que... não tenho sede.
- Ne içmek istersin?
- O que bebes?
Bir şeyler içmek ister misiniz?
- Gostaria de beber algo?