Ihop Çeviri Portekizce
52 parallel translation
Hastaneden döndüğümüzde saat 8'di.
Quando voltámos do IHOP já eram 20 : 00. Desmaia.
Hayır, Bunu IHOP'da iken öğrendiğim iyi oldu.
Não, era só para praticares para quando pedires pastéis de nata.
Pekala, Biliyormusun? Daha fazla IHOP yok.
Pronto, nunca mais peço pastéis de nata.
Önce o kaynayan kızlarla dans etmedin, sonra IHOP'ye gittik ve kızlar daha da sıcaktı ama sen kayboldun.
Primeiro não dançavas com as brasas, e a seguir vamos ao café, e aquelas brasas eram ainda melhores, e tu desapareces.
Yakında IHOP'taki çarşamba gecesini ve Karaoke'deki Cuma gecesini unutacaksın.
Logo te esquecerás sobre a quarta-feira à noite em IHOP... E depois da sexta-feira à noite o karaoke...
Çarşamba günü IHOP yerine oraya gidelim mi?
Nós podemos ir lá na quarta-feira em vez de ir ao IHOP?
Ama Çarşamba günü IHOP günüdür.
Mas quarta-feira é o IHOP.
Evet, ama Çarşamba IHOP günüdür.
Sim, mas quarta-feira é o IHOP.
Ben IHOP'taki gibi Fransız gözlemesi istiyorum.
Eu quero panquecas francesas, como no IHOP.
Aynısını istiyorum. IHOP'taki gibi.
As mesmas como têm no IHOP.
Uyuyamadığı zamanlarda göbeğini okşayıp ona bir iki masal anlatırsanız veya IHOP mısır gevreği verirseniz işe yarayabilir.
Às vezes se esfregares a barriga dela... e lhe contares duas histórias... e se lhe deres metade dum IHOP de milho... às vezes ela adormece.
Yarım parça IHOP mısır keki.
Metade dum IHOP de milho.
Aslında IGE'de kahve iyidir.
O café é bom, contudo, no IHOP.
IGE'indeki kahveyi seviyor musun?
Gostas do café no IHOP?
Orada içtim ve beğendim.
Eu bebo café no IHOP.
IGE kahvesini severim.
Gosto do café no IHOP.
Evet IGE'deki kahve iyidir.
Sim, o café é bom... no IHOP.
Şey gibi, "hey, ben sanat yapıyorum, bu yüzden... seni lanet iki saat beklettim diye bana bağıramazsın."
Como, "Ei, eu faço arte, então você nao pode gritar comigo... por fazer você esperar no ihop por duas merdas de horas."
lHOP'un bitti ve deli gibi uyuşturucu arıyordun.
Saíste do IHOP a correr, desejoso de consumir.
Bunları IHOP'tan almış.
Ele trouxe estes da Casa das Panquecas.
Evet, IHOP'u severdi.
Sim, ele adorava a Casa das Panquecas.
KFC var, IHOP var...
Tens o, o K.F.C., o IHOP.
Hey, siz IHOP'a gitmek ister misiniz?
Ei, querem ir à IHOP?
Hey Jake, tek bacaklı kızların IHOP'ta çalışma esprisini babana da anlatsana.
- Jake... Diz ao teu pai, aonde as raparigas com só uma perna trabalham no IHOP!
Mezuniyetini IHOP'ta kutladılar, ta ki şehirli biri Janet'e pek hoş olmayan bir şey söyleyene kadar.
Festejaram no IHOP! Até que uma tal Janet não sei quantos. Pouco agradável!
Anılarımızda bir yolculuk yapıyoruz ayrıca her 450 km'de bir IHOP ve Chevron istasyonu var.
É uma viagem pelas lembranças... além do mais tem um IHOP e um posto Chevron a cada 300 milhas.
- Ihop *'da gözleme yemeğe gidiyoruz.
- Vamos comer panquecas para o Ihop.
İşten atılıp kariyerinin geri kalanında bir restoranda çalışmak gibi.
- Ser despedido, trabalhar num IHOP para o resto da sua carreira.
Bir UKE açarım, orada kapısında adım yazan bir ofisim olur diye düşünmüştüm.
Abrir um IHOP, com um escritório com o meu nome na porta.
Bununla bir sürü UKE şubesi açılır.
São muitas IHOP.
Hayır, hiç Denny's demedim. Ihop'da buluşuyoruz.
Denny's, não.
- Ihop'a gidiyoruz.
Sabes o que acho de lá.
Ihop'u biliyorsun değil mi?
Vamos ao IHOP.
Ben Ihop'u seviyorum.
Eu gosto do IHOP.
- Bir IHOP'ta durup biraz- -
- Podíamos parar numa casa de panquecas...
Ihopta yediğim iki saatlik bir yemek sonrasında.
Depois de um almoço de duas horas no Ihop.
Yeni IHOP'taki şurup şişeleri gibi.
Parece um doseador de caramelo.
IHOP'ta kahvaltı. IHOP'ta kahvaltı.
Uma viagem à Casa Internacional das Panquecas!
4 güne kadar burada olurlar. Ama "IHOP'daki istediğin kadar krep ye" için durmadan önce değil.
Estarão aqui dentro de 4 dias, mas não antes de pararem no IHOP para o "Tudo o que podes comer" de Panquecas.
Bella'yı öldürmeden önce "IHOP'da istediğin kadar krep ye" yi 4 gözle bekliyorum.
"Mal posso esperar pelo IHOP Tudo o que podes comer, antes de matar a Bella".
IHOP ( International House of Pancakes ) yapmalıyız.
Temos de ir comer panquecas.
Ve gece saat 4.00 civarında Greenpoint'daki IHOP'dan beni aradın.
Eu tenho que fazer tudo por aqui
O zaman, ne yaparsan yap, Max'in IHOP'un parkında her tarafım şerbet kaplı yerde yuvarlanırken çektiği videoma sakın bakma.
Ugh! Oh! Espere.
Herhangi bir IHOP'a girip zenci kadınların kavga ettiğini görebileceğin hiç oturmadığı hâlde Ubu'nun iyi bir köpek sayıldığı bir ülke.
Um país onde podes entrar em qualquer IHOP e ver mulheres negras a lutar. E onde Ubu é considerado um bom cão, ainda que nunca se sente.
Evet, IHOP'ta çalışıyor.
Sim, trabalha no IHOP.
Çocuklar, akşam yemeğine Waffle'cıya gitmeye ne dersiniz?
Que dizem de irmos jantar ao IHOP?
Swagger ile birlikte gözleme yediklerini duydum.
Ouvi dizer que ele e o Swagger estão a comer panquecas no IHOP.
Köpek omleti kapmıştı biz de IHOP'a gitmiştik.
- O cão ficou com a omelete e nós fomos comer fora.
IHOP!
IHOP!
- IHOP'a hoşgeldiniz.
Bem-vindos ao IHOP.
- Hayır, ben Denny'dedim.
IHOP. Não.