Iki gündür Çeviri Portekizce
1,024 parallel translation
Sadece iki gündür bu ülkedeyiz.
Só dois dias neste país.
Son iki gündür, uğruna yaşadığın her şeyi kaybettin bense, bütün hayatım boyunca aradığım bir şeyi buldum.
Nos últimos dois dias perdeste tudo pelo qual lutaste toda a vida, e eu encontrei algo que sempre quis em toda a minha vida.
Karım iki gündür gelmiyor.
A minha mulher não vem há dois dias.
- Şu son iki gündür.
- Este últimos dois dias.
İtalya'da Roma'ya ve Vatikan'a giden yollar iki gündür tıkalı.
Em Itália, as estradas que vão dar a Roma e ao Vaticano entupiram há 2 dias.
Bakın, son iki gündür kusup durduğum için evde yatıyordum.
Estive de cama nos últimos dois dias, vomitando as entranhas.
Jerry, bu kahrolası diş iki gündür hiç acımıyor.
Jerry, este maldito dente não me incomoda há já dois dias.
Son iki gündür tam üç ismin olduğunun farkında mısın?
Tiveste três nomes nos últimos dois dias.
Beni iki gündür peşinden sürüklüyor.
- Pareces terrivel. - Á dois dias que andamos a caminhar.
Ayrıca son iki gündür bir şekilde onunla temas etmiş olan herkesi koruman için yalvarıyoruz.
E de grande preocupação para nós... que tivemos contato com ele nos últimos dois dias.
Biz bunları iki gündür cilalıyoruz!
Estivemos a polir estes trastes durante dois dias!
Bir iki gündür bakmamıştım... Eve götürdünüz mü hiç efendim?
- Não verifiquei, nos últimos dois dias, mas levou alguns para casa, Sr. Logan?
Adli tabip Ric'in ölmeden önce iki gündür bir şey yememiş olduğunu söyledi.
O médico-legista disse-me que o Rick não comia nada havia dois dias.
Sayın Başkan, sayın jüri üyeleri iki gündür burada Gino Strabliggi'nin sabıkasından ve 10 yıllık hapis hayatından söz ediliyor.
Seu Senhorio, membros do jurado, durante dois dias, escutamos a Strabliggi, o criminal reincidente, e seus 10 anos de prisão.
- Kahretsin, iki gündür at üstündeyiz.
- Diabos, cavalgamos dois dias.
Onu iki gündür bana bile göstermiyorlar.
Há dois dias que nem a mim me deixam vê-la.
Neden iki gündür kimseyi görmüyoruz? Neden bir şey söylemiyorlar?
Por que é que não vemos ninguém há dois dias?
Öylesine, dostum. O kadın hamile ve iki gündür yemedik.
Por nada, pá, só que ela está grávida e há dois dias que não comemos.
İki gündür bütün sohbetimizin içine ediyor.
Tem-se metido em todas as conversas, nos últimos dois dias.
"İki gündür maçların sonuçlarından haberim yok." diye düşündü.
"É o 2º dia em que fico sem saber | o resultado dos jogos", pensou ele.
Bu yüzden iki gündür burada bekliyorum.
- Escute, o que vai fazer você em Paris, Brandt?
Bölüğüm beni terketti, iki gündür komuta etmiyorum ve yemek yemiyorum.
Perdoe-me, capitão.
İki gündür uyumuyorum.
Não dormi durante dois dias.
İki gündür telefona cevap vermiyormuş.
Ele não atende o telefone à dois dias.
İki gündür, Angel.
Anteontem, Angel.
İki gündür yemek yememişsin diye bir söylenti var. Doğru mu?
Pára com isso, Accatto... ouvi dizer que não comes há dois dias!
Onu işe almalıyız. İki gündür sizi arıyor.
É o guia das meninas da senhorita Prentace.
İki gündür orada olmalı.
Deve ter ali estado uns dois dias.
İki gündür yemek yemedin.
Não comes há dois dias.
İki gündür arıyormuşsun, şimdi onu görmeyeyim mi yani!
É obvio, lhe fale!
İki gündür bütün trenleri kontrol ediyorum. Helen'ı getirmemişsiniz.
Temos esperado cada trem durante dois dias.
İki gündür o uçaktan başka hiçbir şeyden bahsetmez oldu.
Levou três dias falando do mesmo.
İki gündür Yüzbaşıyı bile görmedim.
E já nem vejo o capitão há dois dias.
İki gündür bana aynı soruyu soruyorsunuz.
Há dois dias que me pede isso.
İki gündür uyumadım.
Não durmo há 2 dias.
İki gündür gece ve gündüz bana baktı. Kinin verdi, ateşimi kontrol etti.
Passou dois dias e duas noites comigo, a dar-me quinino e a tirar-me a febre.
İki gündür laboratuvarın etrafında dolanıyor.
Há 2 dias que anda a espiolhar no laboratório.
İki gündür onlardan kaçıyorsunuz.
Vocês fugiam deles nestes últimos dias.
- İki gündür burada bekliyorlar.
Eles estão aqui, há dois dias.
İki gündür hiç bir şey yemedim.. çok açım,.. Ben ne diyeceğimi bilmiyorum.
Há dois dias que não como nada... e estou com tanta fome que já não sei o que digo.
İki gündür yemek yemedim!
Eu não como há dois dias!
Bizi iki üç gündür takip ediyordun.
Segues-nos há dois ou três dias.
İki gündür yemedin.
Há dois dias que não comes.
İki gündür, burada sizi bekliyorlardı.
Andavam por aqui. Deviam estar à vossa espera.
İki gündür.
Há dois dias.
İki gündür bir şey içmedim.
Até parece que me tornei abstémio!
İki gündür sarhoşum.
Bêbeda para dois dias.
İki gündür yürüyoruz ve artık canımız çıktı.
Estamos a pé há dois dias e estamos cansados.
- İki gündür suyumuz yok.
- Mas há dois dias que não temos água.
İki gündür kıpırdamıyor.
Não se mexe há dois dias.
İki gündür yalnız başına onu sürüklüyormuş.
Ustiujánine! Ustiujánine!