Inatcısın Çeviri Portekizce
374 parallel translation
İtiraf edemeyecek kadar inatçısın, o kadar.
Mas és demasiado teimoso para admitires.
Çok inatçısınız.
Sempre a seguir regras.
Ve bu işin becerilerimin ötesinde olduğunu düşünmeye başlamıştım ki onun rütbesinde birinden beklenmeyecek bir kafa karışıklığı... ve tabiatından kaynaklanan inatçılığının bileşimi sayesinde bir deniz felaketine karıştı.
quando ele se envolveu num desastre naval que resultou de uma obstinação natural e de uma certa confusão. Uma tragédia, em alguém na sua posição.
- Gerçekten inatçısın, chérie ( sevgilim )?
- Insistes mesmo, chérie? - Sim!
İnatçısınız.
Teimoso.
İnatçısınız işte.
É o que és.
Amma inatçısın ha.
Nunca vi ninguém tão casmurro.
Alt tarafı boks yapacaktın, ama hayır, yapar mısın hiç, seni inatçı.
Era só teres combatido, mas tu não, seu casmurro.
- Tartışılmayacak kadar inatçısın.
- És demasiado teimoso para discutir.
Şunu söylemeliyim ki, çok inatçısın, Cary. Ve cesur.
Devo admitir, Cary, que é muito teimosa... e muito valente.
- Ayrıca inatçı mısın?
Também é persistente? .
Evlenmeyeceğiz, ama sen dinlemeyecek kadar inatçısın!
Nós não vamos casar-nos. mas és demasiado teimoso para ouvir!
İnatçısınız fakat gururlu değilsiniz.
São teimosos mas não têm orgulho.
İhtiyarlayıp ölmeyecek kadar inatçısın.
Apenas não lhe agrada viver até à velhice.
Var olmanın bir amacı olduğuna inanman garip ve inatçı bir inanış.
Conservas uma fé estranha e teimosa! Acreditas na finalidade da existência.
Sen çok inatçısın, Travis.
Você é um idiota, Travis.
Keçi gibi inatçısın.
Ah! Tu és mesmo teimoso!
- Çok güzel ve inatçısın.
- É linda e teimosa.
Tanrım, çok inatçısın.
Estás obstinado.
İnatçısın biliyorum, ama ben de öyleyimdir.
Sei que é um homem teimoso, mas eu também sou.
Kızımın inatçılığı ve ve benim sportmenlik anlayışım... olmasaydı, yarış dışı kalmıştınız.
Se não fosse a insistência da Patricia e o meu desportivismo, não fazia a corrida.
Oh adamım, inatçısın. Hiç kimse senin altınını almayacak.
Meu Deus, estás obcecado Ninguém te vai levar a tua parte.
O inatçı serserinin kaç yalanını yüzüne vurduk, yine de bana mısın demiyor.
Jà pegamos o desgraçado mentindo 50 vezes, e continua negando tudo.
İsyandan bahseden kim, inatçısın, sivri kulaklı...
Quem falou de motim, casmurro de orelhas em bico...
Çok inatçısın.
É tão obstinado.
Siz Dünyalılar çok inatçısınız, değil mi?
Vocês, terráqueos, são uns emproados.
Katırım kadar inatçısın, biliyor musun?
É casmurro como a minha mula, sabia?
Katırım kadar inatçısın.
É casmurro como a minha mula.
Pekala, baya inatçısın, çünkü yapamazsın, yapamazsın.
Muito bem, valente teimoso. Não vai poder, não vai poder.
Neden bu kadar inatçısın, Holmes?
Porque está sendo tão teimoso, Holmes?
Tobruk bir çıban başı gibi kalmış, İngiliz inatçılığının her anlamda bir simgesi haline gelmişti.
A cidade continuou sendo um espinho encravado, símbolo da persistência dos britânicos, tal como a expressão de bulldog de Churchill.
İnatçının teki, ben de onun A'sını da aldım.
È um pervertido, entâo eu retirei o'A'.
Annesinin inatçılığını almış, bu o demek.
Ela herdou a determinação da mãe, é o que significa.
- İnatçısın!
- Você é teimoso!
- O kız kadar inatçısın.
- É tão teimoso como a rapariga.
Çamparan'ın inatçısı.
Só o homem teimoso de Champaran.
Neden bu kadar inatçısınız?
Por que és tão teimosa?
Amma inatçısın ya!
És impossível.
Zuulie, ne inatçısın. Haydi artık.
Zuulie, tontinha, pára com isso.
Çok inatçısın.
Tu és teimoso.
Neden bu kadar inatçısın Clark?
Caramba, Clark, Por que és tão teimoso?
Eskiden olduğun kadar inatçısın.
Continuas tão teimoso como sempre.
Neden bu kadar inatçısın?
Porque estás a ser tão teimoso?
Çok inatçısın!
E tu insistes, meu filho!
İnatçısın!
Persistente!
İki penisli bir köpek gibi inatçısın.
É tão obediente quanto um cão aos uivos.
İnatçısın.
Claro, claro...
Sen tüm yaşamımda tanıdığım en inatçı, en yapışık, en ısrarcı, en vazgeçmez adamsın.
És o homem mais falível, mais teimoso, mais convencido e mais casmurro que conheci na vida!
Sense çok inatçısın.
E tu és muito teimoso.
Ne kadar inatçısın!
Não dá para acreditar em tanta teimosia!
İnatçılığını ve inançlılığını annesinden almış.
A obstinação e teimosia da sua mãe.