English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ I ] / Interceptor

Interceptor Çeviri Portekizce

63 parallel translation
Kalkış Kontrol'den Öncü 1'e. Hazır olduğunuzda kalkın.
A transferir controlo para Interceptor 1, pode descolar.
Öncü 2, koordinatlar tanımlanıyor.
Interceptor 2 a receber coordenadas...
Avcı'yı görebiliyorum.
Estou a ver o Interceptor.
Sekiz siIindirIi arabaIarin sonuncusu.
O ultimo interceptor V8.
Şuna bak, "Condor Interceptor".
Olha, o "Condor Interceptor".
Delta Yanki isabet kaydedildiğini bildirdi.
O interceptor Delta Yankee diz ter acertado.
Haydi ama! Dinlenebilecek bir telefonda ad ifşa etmemek gerektiğini bilirsin.
Sabes que não devias dizer o meu nome num telefone sem interceptor.
Almanlar burada dünyanın ilk jet avcı uçağı... Messerschmitt-216'ları üretiyordu.
E foi aqui que os alemaes tinham criado o Messerschmitt-216, o primeiro interceptor a jacto do mundo.
Talyn kesişim rotası belirledi.
Talyn, marque um percurso interceptor.
Babam SD-6'nın uydu bağlantılarını bozdu. Sloane'un bu olayı öğrenmesi imkansız.
O meu pai desabilitou o interceptor de comunicações satélites do SD-6, de forma a que o Sloane não consiga descobrir.
Tüm umudumuz savunma jeti uçak programımızı hayata geçirmek.
A única esperança de os contra-atacarmos e pôr no ar o nosso programa interceptor de jactos.
Korkusuz bu suların en büyük gücüdür ama hiçbir gemi Avcı'nın hızıyla boy ölçüşemez.
O Destemido manda nestas águas, mas navio algum iguala o Interceptor no que toca à velocidade.
Avcı'nın hızıyla hiçbir gerçek gemi boy ölçüşemez.
Não há nenhum navio autêntico que iguale o Interceptor.
Dediğim gibi, hiçbir gerçek gemi Avcı'yla...
Tal como eu disse, não há nenhum navio autêntico que iguale o Interceptor.
Aramızda ateşkes ilan etsek, ben Avcı'ya geçsem ve madalyonunu iade etmelerini sağlasam?
Que tal hastearmos uma bandeira de tréguas e eu ir a bordo do Interceptor negociar a entrega do medalhão?
- Evet. Yine de top çalacak...
- Ele ainda será um interceptor...
Yüksek seviyede Milli Güvenlik Teşkilatı izleme sistemi lazım.
- Precisas de um interceptor NSA.
İş işten geçene kadar, tek bir A.B.D Hava Kuvvetleri uçağı bile olay yerine yönelmiyor.
Nem um simples caça interceptor vira uma única roda até ser demasiado tarde.
"Yol Kesen James" olarak tanındı.
Tem o nome do carro Jensen Interceptor.
Bay Yol Kesen, arabamız var,... ancak manevraları otobüslerinki gibi.
O Jensen Interceptor. Eu tinha um. Pesado como um autocarro de escola.
- Kesinlikle. Eminim siz de bana hak verirsiniz ki, en son D sınıfı hedefleme sisteminin oldukça modası geçmiş.
Mas, de certeza vai concordar, que o último interceptor classe-D, que usa o sistema de detecção de alvo é bastante antiquado.
Potansiyel olarak, akıllı yaşam formlarının, Şimdiye kadar yaptığı, en hızlı uçak.
Bem o Interceptor é potencialmente... a nave mais rápida já criada por vida senciente.
Bence hızla Oa'ya dönelim, avcı uçağına YF'leri doldurup... Ultra vorp'la geri dönüp kıçları, siyah ve mavi oluncaya kadar tekmeleyelim.
Digo para voltarmos até Oa... encher o Interceptor com um monte de Lanternas... e voltar para chutar alguns traseiros vermelhos... até ficarem roxos!
Kimliğinin deşifre olmaması için, o maskeyi takıyor Duyduk duymadık demeyin! Dünya gezegenin Yeşil Feneri Hall Jordan!
É para o caso de algum terráqueo se esgueirar na Interceptor... enquanto estivermos no espaço, e disser... o Lanterna Verde do meu planeta é Hal Jordan!
Geminin üzerinde bir izleme cihazı buldum ve kaldırılmasına ihtiyacım var.
Localizei um rastreador no casco da Interceptor. Preciso de assistência para removê-lo.
Bizim dışarı çıkıp, onları kurtarma gemisine elle bağlamamız gerekiyor.
Tenho que sair e ligá-los manualmente à Interceptor.
Hall Jordan uzay gemisini çaldı. Sen de ona, onu komuta etme yetkisini mi vermek istiyorsun?
Hal Jordan roubou o Interceptor... e querem recompensá-lo fazendo dele comandante?
Uzay gemisinin mürettebatının görevi, Kırmızı Fener tehdidi hakkında, istihbarat toplamak. Ve onların ilerleyişlerini durdurmak için, makul hareketlerde bulunmak.
A tripulação do Interceptor tem a tarefa... de juntar informações sobre a ameaça vermelha... e tomar medidas razoáveis, para deter o seu avanço.
Kurtarma gemisinin alıcıları sinyalin hala yakınlardan geldiğini tespit etti.
Os sensores da Interceptor teriam notado isso. O sinal ainda está perto.
Yardım gemisini terk etmek için izin alman gerekiyor.
Negativo. Precisas de permissão para sair da Interceptor.
Kurtarma gemisinin geçebilmesi için koruma kalkanını kapattım.
Desliguei as defesas automáticas... para permitir o acesso da Interceptor.
Bizim, kurtarma gemisine dönmemiz gerekiyor.
Temos que voltar para a Interceptor.
Hal Jordan kurtarma gemisini almadan önce...
Antes de Hal Jordan levar emprestado o Interceptor...
Kendi itirafına göre Hal Jordan'ın kurtarma gemisini konseyin haberi olmadan alması, Ganthet tarafından desteklenmiştir.
Ganthet ajudou e permitiu que Hal Jordan... levasse o Interceptor, sem a aprovação do Conselho.
Kurtarma gemisinin silah sistemine güç veriliyor.
A ligar a energia dos sistemas de armas da Interceptor.
Kurtarma gemisi tamamen çalışır durumda.
A Interceptor está totalmente funcional.
Atrocitus, Koruma gemisiyle Oa'yı yok etmeye giderken biz de burada sıkışıp kaldık.
E estamos aqui presos... enquanto o Atrocitus voa a Interceptor até Oa... e extermina os Guardiães!
Burası Yeşil Fener kurtarma gemisi.
Aqui é a nave Lanterna Verde Interceptor.
Anlaşıldı Koruyucu gemisi.
Compreendido, Interceptor.
Razer, bizim kurtarma gemisine dönmemiz gerekiyor.
Razer, temos que voltar para a Interceptor.
"Önleme uçağı" senin için hazır hale getirilecek.
A "Interceptor" voltará a estar ao teu dispor.
Gidip teçhizatlarımı alacağım. Seninle "Önleme uçağında" buluşuruz.
Está bem, vou buscar as minhas coisas e encontro-te na Interceptor.
Yerimizi "Yardım Gemisi'nin" silah sistemiyle hedefle.
Aponta na nossa posição, com as armas do Interceptor!
Ben kurtarma gemisine geldikten kısa süre sonra, benim aklımı da ele geçirdi.
Logo após embarcar no Interceptor, ele também dominou a minha mente.
hem de müdür tarafından.
Levou o meu interceptor de telemóveis.
Niçin benim de bir cep telefonu dinleyicim yok?
Porque é que não tenho um interceptor de telemóvel?
- Veronica.
- O teu interceptor de telemóvel.
Bunu biliyorum. "Araya giren yumruk yolu".
É o Método do Punho Interceptor!
Sen gidersen, hepimiz gideriz.
E a má notícia, é que o doido do capitão... não consegue conduzir a Interceptor!
O şeyler yumurtalardan gelmiyor.
Elas vieram da Interceptor!
Koruma gemisinden, Hall Jordan'a. Kilowog bize cevap vermiyor.
Interceptor para Hal Jordan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]