Isabet Çeviri Portekizce
1,956 parallel translation
Tam isabet!
Em cheio.
Odanın karşı köşesinden elindeki kavuna isabet ettirebilirdi.
Ela conseguia tirar um melão da tua mão dum lado ao outro da sala.
Tam isabet. Karenaya az kala duruyorum. Oksijen verin.
Vou parar aqui e podem ventilar.
Tam isabet!
Em cheio!
Tam isabet.
Em cheio.
- Birkaç kurşun isabet etmiş anlaşılan.
Você atirou bastante.
Tam isabet!
Bem no alvo!
Çünkü hepsi adama isabet etmiş efendim.
Bem isso é porque todos os vermes dispararam contra ele, Sr.
Güzel. 2. isabet.
Porreiro. Lançamento número dois.
2. isabet mi?
É o lançamento número dois?
Radyolojik okumalar nükleer patlama bildiriyor. - Birden çok isabet.
- Foi uma detonação nuclear.
Dolara isabet ettirmeye çalışacak.
Ele está a procurar o 100.
Çünkü ayinin yapılacağı uğurlu gün Durga ´ nin 8. gününe isabet ediyor.
Por causa da data prometida que .. foi fixada para o oitavo dia da veneração.
Açıkçası isabet oldu.
Na verdade isso é bom.
Gama radyasyonu, enerji iletkenine çekilecek ve isabet ettiğinde...
A radiação gama pode ser drenada para o condutor de energia, e quando fizer isso...
- Altı dakika var! Gama radyasyon isabet etmeden Dalekenium'u uzaklaştırmalıyım.
Devo colocar o dalekenium antes da radiação gama.
Doktor Dalekenium'u durdursa bile, yıldırım buraya isabet edecek.
Neste lugar vai haver um impacto.
Yüksek bir top geliyordu, ben sıçrayınca top gözüme isabet etti.
Acertou-me no olho. Desculpa ter mentido mãe.
- İlk önce ayağına isabet etmiş olmalı...
- Primeiro atravessou o osso.
- Bir mermi isabet etti.
- Foi atingido por uma bala.
Bu adamlara, kurşunun nereye isabet ettiğini parmağınla göster.
Mostra à rapaziada com o dedo onde a bala acertou.
Myra'nın fazladan ambrosia yapması isabet olmuş.
Ainda bem que a Myra fez mais ambrósia.
Gemilerinizden biri kara maddeye isabet etti. Doğal bir kaynak olmadığının tam farkında değillerdi. Ama aslında yüz yıllık Nibblonian dışkısı birikintisiydi.
Uma das naves da vossa DOOP encontrou matéria negra, sem perceber que não era um depósito natural, mas antes séculos de matéria fecal nibbloniana.
Mantar patladı ve uçtu, tam gözüme isabet etti. Tam buraya geldi.
Fiz a rolha saltar e ela bateu-me no olho, neste aqui.
Son bulunmamda, son görevimde Kirkut'un 3 kilometre güneyinde bir roket tankımıza isabet etti.
Na minha última missão, na última viagem, uma bazuca derrubou o nosso carro a 3km ao sul de Kirkut.
Tam isabet.
Está tal e qual.
Bile bile arabama çarptın, ardından para cezası yedim eğer bizi tutuklarlarsa piyango bize isabet etmiş olur.
Eu venho com ele, Eu sujo o carro, TANNO nós então multa, temos de acabar. Nós todos sentimos.
Kurşun ciğerini parçalayıp, atar damara isabet etmiş.
A bala perfurou-lhe o pulmão, e uma artéria.
Tam isabet.
Boa pontaria.
Tam isabet.
- É verdade.
Sen isabet diyorsun, ben "İckileri tazele garson" diyorum.
- Dizes que é o destino. Eu digo : "Mais uma rodada, garçon."
Bence sen hiç isabet ettiremeyeceksin.
- Acho que vais descobrir que não.
Tam isabet.
Bingo.
Uzay gemisi iki arıyor, isabet aldık. Nesne yaklaşıyor.
A chamar Nave Espacial II, fomos atingidos, objeto em aproximação.
- Yine mi isabet aldın, Anakin?
- Anakin, foste atingido novamente?
Tam isabet!
Cesto!
CSI Sanders, merminin, kurbana, araçtan çıkmaya çalışırken... isabet ettiğini doğruladı.
O Criminalista Sanders, confirmou que a trajectória da arma estava alinhada com o corpo da vítima enquanto tentava sair da viatura.
Onu Gleopadianlarla savaşması için ilk programladığımda kendisine el bombası isabet etmiş ve imha olmuştu.
A primeira vez programei para lutar com os Gleopadians, jogaram uma granada pesada e o destruiram.
İki tarafta da isabet oranını arttıracak deniz mühendisleri var.
Engenheiros navais fazem ajustes para aumentar a precisão.
Ama ışık sana da isabet etmiş olmalı. Ve sen de o günde benimle birlikte takılıp kaldın.
A luz deve tê-lo atingido também... e o prendeu nesse dia comigo!
Tam isabet. "
Bingo.
Alfa top atışında isabet aldı, bilginize.
Estejam alerta, a Alfa foi atingida pela artilharia.
Tam isabet!
Bingo.
İsabet.
- Fogo.
isabet etsin!
Façam com que valham a pena.
Tam isabet.
Acertaste.
İsabet oldu.
Seria bom.
İsabet.
Apanhei-vos.
- O halde sizi yakalamam isabet olmus.
- Então, foi o destino, apanhar-vos.
İsabet ettirememiş olamam.
Era impossível ter falhado.
İsabet aldık!
Fomos atingidos!