Issiz Çeviri Portekizce
1,262 parallel translation
Eheheh, Gördünmü, mormonlar mİssouriden ayrılınca işsiz kalmışlar.
Quando os mórmons chegaram em Missouri, precisavam de trabalho. mas ninguém os contratava.
Kendimi, işsiz kalmış porno yıldızı gibi hissediyorum.
Sinto-me uma estrela de filmes porno, no desemprego.
Peki, Jerry, işsiz olduğumu bilmeni istemedim.
Porque não queria que soubessem que estava sem trabalho.
Şimdi, kasaba sonsuza kadar aptal, cahil, işsiz, geri zekalı kamyon şoförleri ile dolu olacak.
Agora vamos ficar nesta cidadezinha para sempre com todos estes estúpidos, parolos, sulistas, desempregados e camionistas idiotas!
Zamanını akıl hastanelerine girip çıkarak geçiren işsiz bir havacılık mühendisi.
- Uma engenheira aeronáutica desempregada que passou temporadas em asilos mentais.
Kardeşin hâlâ işsiz mi?
O teu irmão continua desempregado?
40 yaşında işsiz bir lise terk, insanların onu kasabanın ayyaşı diye çağırmasıyla gurur duyan birine mi, yoksa bana mı? Ha?
Um desempregado de 40 anos, expulso do liceu que se orgulha das pessoas lhe chamarem bêbado, ou em mim?
Ancak hükümet kadrosunda olmadığım için yeni bakanın yanına geçemedim ve şimdi de işsiz kaldım sırf kadınlardan uzak duramadığı için.
Como vim de fora, não passei para o Secretário seguinte. Por isso, fiquei sem emprego. Só porque ele não conseguiu afastar-se das mulheres.
Seçmenlerin işsiz kalması.
Estou a falar do facto de os meus constituintes ficarem no desemprego.
Yirmilerde kendini yazar olarak hayal eden bir işsiz.
Um desempregado com vinte e poucos anos, fantasia ser um escritor.
Bu adam işsiz.
Este tipo está desempregado.
- Hayır, işsiz değil.
- Não, não está.
O bir işsiz.
Ele está desempregado.
Ya bir işsiz ya da bir öğrenci.
Ou está desempregado ou é estudante.
Sadece bir enkaz ve işsiz insanlar.
Só ruínas e desemprego.
Abdu işten çıkarıldı, o bir işsiz.
Abdu foi demitido, ele está desempregado.
Daha bir gün bile işsiz kalmadın.
Nem há um dia que estás desempregado.
Ben işsizim. Sadece aylaklar tatil yapan işsiz insanlardır.
Os desempregados que tiram férias são os vagabundos.
Hiç işsiz olmadın mı sen?
Nunca estiveste desempregado?
İşsiz değilim.
Não estou desempregado.
İşsiz olman onun suçu değil.
Ele não tem culpa que estejas desempregado.
Ve Sippel yarın sabah işsiz olarak çıkacak, yaşayacak bir yeri olmadan ve desteksiz, ben de ona kalacak bir yer bulabilmek için piskoposluktan bir arkadaşımı aradım, bana güldü.
... e Sippel sai amanhã sem um emprego, sem um lugar onde viver nem amparo algum. Chamei um amigo na Diocese a ver se havia alguma cama disponível em algum lugar e riu.
Uzun sürmez. işsiz kaldıkları öğrenilir öğrenilmez sayısız iş teklifi alacaklar.
Por pouco tempo. Assim que mandarem os currículos, vão começar a chover ofertas.
Ne yazık ki, aynı zamanda beni işsiz bırakacaktır.
Infelizmente, isto também me colocará para fora dos negócios.
İşsiz olacağım.
Ficarei desempregado.
Benim gibi işsiz bir adamın hesabında 200 bin mark olması sence de şüphe uyandırmaz mıydı?
Imóveis e derivados. Não foi fácil. Pensas que não teria dado nas vistas.
Aslında ben işsiz bir yazılım uzmanıyım.
Na verdade sou um engenheiro de software desempregado.
Üstümdeki, işsiz kâğıt işçisi üniforması.
Este é o uniforme oficial dos desempregados.
Buradaki tek işsiz sen misin?
E o que eu farei? Acha que só você ficou desempregado?
- Fakat işsiz kalmak istemiyorsun.
- Mas tu não queres ficar desempregado.
Biz de yardım ediyorduk ama, babam şu anda işsiz.
Tínhamos ajuda, mas o teu pai está sem trabalho.
Seni işsiz olarak kaydedemem.
Eu não posso inscrever-te como uma desempregada.
O zamanda işsiz kalırız.
Ficávamos sem emprego.
İlk işinizden ayrıldığınıza göre, işsiz misiniz?
Deixou o seu emprego anterior, está desempregada?
İşsiz. İki iş arasında!
- ele está a procurar emprego.
Yakında işsiz olduğun açığa çıkacak.
O teu desemprego vai secar depressa.
Bence artık birisinin gururunu kenara bırakıp.. ... işsiz çocuğuyla konuşması gerekiyor.
Está na hora de alguém sentar o seu rabo e falar com o seu filho desempregado.
Tom, Charlotte'un işsiz aktör arkadaşıydı ve dairesinde erkek işi olarak kabul edilen işleri yaptığı için ona bağımlıydı.
O Tom era um actor desempregado de quem a Charlotte dependia para fazer as coisas masculinas no apartamento.
Çünkü işsiz bir aktördü ve boş zamanı çoktu.
Como não tinha trabalho, tinha muito tempo.
40 yaşında, işsiz bir aktör olmasının yoluma çıkmasına izin verdim.
A história do "actor desempregado" não me deixava vê-lo.
Donna beni deliritiyor ve fabrika kapanıyor. Babam işsiz kalacak.
A Donna está chateada comigo e a fábrica vai fechar O pai está sem emprego
- Harika bir iş bulduğun ve benim bir aydır işsiz olduğum için kıskanıyor olamaz mıyım?
- Não achas que é possível que talvez eu tenha inveja porque tu arranjas-te este óptimo trabalho eu ando desempregado à um mês?
Ya da bugün bilinen adıyla, İşsiz Adamlar.
Ou, como se diz actualmente, "Homens Sem Emprego".
Yarın işsiz kalabilirim.
Posso perder o emprego amanhã.
işsiz, otlakçı hıyar!
É um calão, uma lapa, um parvalhão inútil!
Parasız, 3 çocuk, işsiz.
Falida, três filhos, sem trabalho.
Buradan işsiz ayrılmayacağım.
Não saio daqui sem trabalho.
Şimdi, haydi bakalım. İkimiz de işsiz kalmadan işine dön.
Volta para o trabalho antes que somos dois sem emprego.
Bu sektörden insanlar genelde işsiz oluyor.
Estão muito desempregados, é?
Fazla yakışıklı olma, işsiz kalırım.
Não fiques bonito demais senão fico sem emprego.
Yani işsiz mi kalacaksınız?
Estão todos desempregados?