Işıl Çeviri Portekizce
4,137 parallel translation
Işıltılı biri.
Ela é só fogo de palha.
Işıltılı bayan, gündemin ne?
Ó relâmpago! O relâmpago do teu olhar É tudo o que preciso
Işıltılı bayan, bana partinin nasıl olduğunu göster.
Ó relâmpago! Mostra-me uma festa a sério
Işıltılı bayan, neden beni es geçiyorsun?
Ó relâmpago! O relâmpago do teu olhar É tudo o que preciso
Işıltılı bayan bana partinin nasıl olduğunu göster.
Ó relâmpago! Mostra-me uma festa a sério!
Işıl ışıl!
É glorioso!
İş performansını nasıl değerlendirir?
Será que o irá mencionar no teu registo profissional?
Sandra Cutler ın laptopuna oldukça sofistike bir yazılım yerleştirmiş, ve böylece onun her türlü iş dosyası e-posta vs herşeyine erişebiliyoordu.
Ele instalou um programa de "malware" bastante sofisticado no computador portátil da Sandra Cutler, e, assim, conseguiu ter acesso a toda a informação, ficheiros de trabalho, e-mails, tudo.
Iş nasıl oldu bu?
como é que está o trabalho?
Ben onun akıl hocasıydım. Ve o küçük kaltakla iş birliği yaptı. Gözlerimin içine bakarak gerçeği söyleyecek yüreği yoktu.
Eu fui o tutor dele, e ele deixa-se corromper, este desgraçado, e não tem os "cojones", para me olhar nos olhos e me contar a verdade?
Sheryl Sandberg'in söyleyebileceklerinin aksine iş dünyasında kadın olarak başarılı olabilmek hâlâ daha kolay değil. Çok şey feda ettim.
Apesar do que diz a Sheryl Sanderberg... ainda é difícil uma mulher ter sucesso nos negócios.
- Nasıl oluyor bu iş?
- Como fazes isso?
Sıkıntılı bir iş mi diyorsan beni daha önce çello çalarken hiç görmemişsin yani.
Se por "é na boa" queres dizer "é na boa", claramente que nunca me viste a tocar violoncelo.
Işın kılıçlı kemer tokası.
É uma fivela de cinto de sabre de luz.
Yani S.H.I.E.L.D.'ın bir sürü laboratuvarı ve bilim insanı bu iş üstünde çalışmıyor mu?
A SHIELD tem dezenas de laboratórios e cientistas a trabalhar nisto, certo?
- Evet, görünen o ki bu iş karşılıklı.
- Aparentemente, vice / versa.
Bağlantılı bir iş dolayısıyla kaçıyor olabilir.
Ele pode estar a fugir de algum problema no trabalho.
- Hepimiz bu yeni iş modelinin nasıl olacağını merak ediyoruz sanırım.
Penso que todos nós estamos a tentar perceber como é que este novo modelo de negócio vai funcionar.
İş nasıl geçti?
Como correu no trabalho?
- Nasıl bir iş?
A fazer o quê?
- Nasıl bir iş olduğunu biliyorlar mı?
E eles sabem o que era?
2010 yılında ortadan kaybolmuş. Bir yıl sonra limanlarda iş bulunca New York'ta ortaya çıkmış.
Em 2010, ele desapareceu, então ressurgiu há um ano atrás, em Nova Iorque, quando foi empregado nas docas.
Yılın en büyük satışı olduğundan emin olduğum iş için tebrik ederim.
Parabéns por aquela que será certamente a maior venda do ano.
Onlarca İtalyan koridorlarda devriye gezerken bu nasıl gizli bir iş olacak?
Quão segredosa será... com um dúzia de italianos a patrulhar os corredores?
Işık hızında hareket edebilsek bile oraya varmak birkaç bin yıl sürecektir.
Considerando que mesmo se pudéssemos viajar na velocidade da luz, levaria vários milhares de anos para chegar lá.
İlacın nasıl zehirlediği bulunamadı ama birinin bu iş için tutulduğunu söyleyeyim sana.
Nunca descobriram como o medicamento foi envenenado, mas eu garanto que alguém foi contratado para fazer isso.
New Orleans'taki bir iş arkadaşım körfezdeki uyuşturucu kaçakçılığının New Orleans'a yönlendirildiğini söyledi.
Um sócio meu em Nova Orleans aconselhava-me a redireccionar tudo do Golfo para New Orleans.
İş var, sadece iş. Nasıl karşıladılar?
Porque se estás, tens que o obrigar a estar ao teu lado, Denise.
Nasıl o iş yaptı bu kadar uzun süre.
Como aguentei trabalhar durante tanto tempo.
Ben--ben katılmayacağım SORUŞTURARAK kazanmak sürece sen bir iş teklifi yapılır.
Não vou ficar no FBI se não te contratarem.
Sizin iş yapılır.
- O seu trabalho acabou.
Çoğu isim hala karışık ama halletim sayılır. Biraz ince iş ile düzeltebilirim.
Muitos dos nomes estão baralhados, mas eu posso ordenar a lista.
Nasıl oluyor bu iş?
Como é que fazem isso?
Ne? Tess Brown benim son romanıma "abartılı iş" demiş.
Tess Brown chamou ao meu último livro de leitura maçadora.
Nasıl bir iş bu?
Que tipo de serviço?
Eğer Sandrine karşı tarafla çalışıyorsa ve bizi ortadan kaldırmayı planlıyorlarsa,... bu iş bittiğinde bize ödeme yapacaklarına nasıl inanıyorsun?
Se a Sandrine está a trabalhar para o outro lado e o plano é livrar-se de nós, O que o te faz pensar que eles pagarão quando isto acabar?
Gördün mü, bu iş böyle yapılır.
Viu, é assim que é suposto ser.
Siz nasıl iş arkadaşlarısınız?
Que tipo de colegas são vocês?
Bağımlılık öfke sorununu arttırıyor yani sosyal beceriden yoksun okulda kalması veya sabit bir iş yürütmesi gerekiyor.
O vício, mais os problemas de raiva, significa que ele, provavelmente, não tem grandes habilidades sociais, necessárias para permanecer na escola ou para manter um emprego estável.
Nasıl bir iş?
Que tipo de trabalho?
Nasıl olacak o iş?
Mas como é que conseguiu deitar as mãos a um?
Fukk nasıl iş yapıyor?
Como é que vais isso?
Bu iş böyle yapılır.
E aquilo, é assim que fazes.
15 yılını alıp tuvalete atabilirsin... çünkü bu iş başka.
Podes pegar nos teus 15 anos e atirá-los pela pia abaixo, porque isto é diferente.
Hem de nasıl dostum, sanki eşek arısı sokmuş gibi ya da hatununu anlarsın ya, başka biriyle iş üstündeyken yakalamak gibi
Pica como o raio, meu, parece que metemos uma vespa nela. E ele descobriu que a miúda dele andava a fazê-lo com outro homem.
Bu iş nasıl yapılırmış, çekicilikten bir haber bu kızlara gösteri olur mu?
Mostra a estas crianças muito mais desejáveis como se faz, sim?
Evet, öyle ama nasıl oluyor da onca yıllık iş bir hafta önce bitiyor?
Certo. Mas... terminaram esse trabalho milenar... na semana passada.
İş nasıl?
Como está o trabalho?
Bu iş nasıl yürür bilirsin.
Sabes como funciona.
İş nasıl yürüyor ben söyleyeceğim.
Vamos fazê-lo à minha maneira.
Onu yakalamasak bile bu iş nasıl gider bilirsin.
Mesmo que não o apanhemos, sabes como isto funciona :