Jamais Çeviri Portekizce
5,716 parallel translation
Ama sana yemin ederim baba asla o şeyi satmak gibi bir niyetim yoktu.
Mas juro, pai, eu nunca, jamais... Eu não planeava ajudar a vender aquela coisa.
Asla.
Jamais.
Onun gözünde kusursuz bir savaşçıydı. Oğlu Xerxes'in asla olamayacağı kadar.
Nela... ele tinha a protegida guerreira perfeita... que seu filho Xerxes jamais seria.
- Ona asla ulaşamayız.
Jamais conseguiremos alcançá-Ia.
Kalkan duvarı güçlendiğinde, hiçkimse o duvarı geçemez!
Quando um muro de escudos é forte, nada jamais poderá derrotá-lo!
Bu daire ile ilgili benim unuttuklarım senin bildiklerinden fazladır be!
Esqueci-me mais desta Agência que jamais vai saber.
Connor'un senden haberi olmamasına karar kıldık, Cayden, böylece bende seni evlatlık vermek için...
Decidimos que o Connor jamais descobriria sobre ti, Cayden, e então, convenci a Lucinda...
Artık Buxton'dan asla kaçamam.
Agora, jamais escaparei de Buxton.
Ünlü bir yazar ve barış yanlısı olarak 20. yy'da ün yaptı. Gençlik Ahti, bugüne kadar yazılmış olan en hatrı sayılır savaş hatırat türünün örneklerinden biri olarak övülmüştür.
"Testament of Youth" continua a ser impresso até aos dias de hoje, aclamado como uma das mais poderosas memórias de guerra jamais escritas.
Şu ana kadar kimse labirentte sabahı göremedi.
E ninguém jamais sobreviveu a uma noite no labirinto.
- Hayır. Vincent asla arkadaşlarını satmaz.
Não, o Vincent jamais trairia os seus amigos.
"Dünya asla eskisi gibi olmayacak."
"O mundo jamais será o mesmo."
Karın olabilirim ama beni asla ezemeyeceksin.
Quando for sua esposa, jamais me vai quebrar.
- Güvenliğimi asla garanti edemezsiniz.
Isso jamais vai acontecer.
Onun söylediği o şeyleri ben asla söylemezdim.
E não me interessa! Jamais diria o que ele disse!
Zorlamayacağım da.
E jamais irei fazê-lo.
Hayatımda gördüğüm en çekici adam.
É o tipo mais sexy que jamais vi.
Bir anlaşma yaptık ama asla sizin gibilerle ortak olmazdım.
- Temos um acordo. Jamais serei tua parceira.
Ronan'a asla ulaşamayacaksınız.
Jamais passarão por mim!
Baban saçma sapan işleri sana asla vermemeliydi...
E o teu pai jamais devia ter-te dado aquele estúpido emprego...
Hem birbirimizi kimsenin anlamadığı kadar çok anlıyoruz.
E entendemo-nos um ao outro melhor do que... alguém jamais conseguiu.
Kafamın içine girdi ve çıkartamıyorum!
Jamais conseguirei apagar isso da memória!
Muhtemelen oynanmış en iyi bilardo oyunu bu.
É talvez o melhor jogo de bilhar jamais jogado.
Bu çocuğa hiç göz dikmedim.
Eu jamais pus os olhos neste menor em particular.
Beni etkileyen şey kimsenin bana daha önce söylemediği şeyleri söylemeniz.
Entretanto, o que me impressionou foi que você me disse coisas que ninguém jamais disse antes.
Yararsız, bizi asla sevmeyecek.
Isto é inútil. Ela jamais poderá amar-nos.
Aynen. Ama iyi giderse, bir daha yapmak zorunda olmayacağıma dair söz ver bana.
Mas se correr bem, tens de me prometer que... jamais terei de fazer isto novamente.
- Asla hem de, söz ver.
- Jamais. Promete.
Bu arada karşılaştığım en yoğun parfüm kullanan erkekti.
A propósito, ele era o homem mais prodigamente perfumado que eu jamais conhecera.
Bir dönem Büyük Budapeşte'deki en iyi lobi görevlisi bendim belki de.
Fui, talvez durante uns tempos, considerado o melhor paquete que jamais houvera no Grand Budapest.
Çünkü cevap verecek olursan, onu dinlediğini anlar ve bir daha asla peşini bırakmaz.
Ele saberá que está a ouvi-lo e jamais o deixará em paz.
Ve baban seni asla incitmez, tamam mı?
E o papá jamais te faria mal, está bem?
Güç Yüzüğü olmadan Sauron bir daha Orta Dünya'ya hükmedemez.
Sem o Anel do Poder, Sauron jamais poderá voltar a dominar a Terra Média.
Senin olup olabileceğinden daha büyük ve daha tehlikeli şeyler.
À deriva... Mais perigosos do que jamais serás.
Doğa felsefesinde hiçbir şey kanıtlanamaz, yalnızca aksi kanıtlanabilir.
Na filosofia natural, nada pode ser provado jamais. Nem provado em contrário.
- Öyle bir şey yapmadım.
- Jamais fiz uma coisa dessas.
Turner, bir daha göremeyeceğin bir fiyat teklif ediyorum.
Turner, estou oferecendo-lhe um preço que jamais terá de novo.
Onun yüzüne bakacağım, ve diyeceğimki "Frankie senin asla olamayacağın kadar adamdı".
Vou olha-lo na cara, Direi : "Frankie foi mais homem do que você jamais será".
Hiç.
Jamais.
O zaman bu bir meydan okuma senin için eğer öyle olduğunu kabul edersen tabii. Belki de şimdiye dek İSa ve Tanrı hakkında duymuş olacakları en anlamlı ve tek fırsat olabilir.
Então, a sua aceitação deste desafio, se decidir aceitar, pode ser a única exposição significativa a Deus e Jesus, que jamais terá.
Günümüzde, Texarkana, geçmişiyle akıllarda yer eden hiç çözülmemiş gizemiyle ve unutulamayan trajedisiyle anlatılan bir yerdir.
Hoje, Texarkana é um lugar assombrado pelo passado marcado por um mistério que nunca foi solucionado e por uma tragédia jamais esquecida.
Fakat yarınki açılıştan sonra gelmiş geçmiş en kötü eleştiriyi yayınlayacağım.
Mas depois da estreia de amanhã, vou entregar a pior crítica que alguém jamais leu.
Ve biliyorum ki Güneş yaşayacağımız tek Dünya'yı yutacak.
E sei que o sol engolirá a única Terra que jamais teremos.
Bunu asla unutmayacağım.
Jamais esquecerei.
Hayır, hayır, ben asla...
Não, não, Eu jamais...
10.000 $ borç lazım bir daha asla para istemem senden.
Preciso que me emprestes $ 1 0.000, está bem? Jamais voltarei a pedir-te.
Sokaklarda onun hakkında yayılan bir dedikodu vardı. Selam. Bisikletin yanında üzgün bir şekilde oturdum ve daha önce hiç kullanmadığımı farkettim.
Na rua corre o rumor de que ela é uma espécie de bicicleta, mas eu estou aqui sentado, sabendo que jamais passearei nela.
Bunu asla yanından ayırmazdı. Ne olursa olsun ayırmazdı.
Jamais teria ido embora sem isto.
Hiç unutmayacağımız bir gecenin başlangıcı.
O início de uma noite que jamais esqueceremos.
Bu hikaye dört bir yana yayılacak ve bir daha asla korsanların yanında denize açılamayacaksın.
Essa história vai espalhar-se de tal forma, que jamais voltarás a navegar sob uma bandeira preta.
Böyle bir arabaya asla gücü yetmezdi.
Ele jamais podia comprá-lo.