English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ J ] / Jambalaya

Jambalaya Çeviri Portekizce

59 parallel translation
Bana bir jambalaya, acısız olsun.
- Quero o jambalaya. - Sem pimenta.
Acılı jambalaya!
Bem apimentado!
Bir büyük boy jambalaya lütfen.
Uma jambalaya grande, por favor.
Jambalaya!
Jambalaya.
Ayrıca jambalaya'ya asla yeterli acı biber koymuyordu.
Além do mais, nunca põe pimenta-de-caiena suficiente na jambalaya.
O çok sevdiği jambalayadan pişirebilirsin.
Talvez faças aquela jambalaya de que ela gosta tanto.
- Jambalaya ile ilgili.
- Tem a ver com jambalaya.
Koç senin muhteşem olduğunu sanıyor. En kötü jambalaya yemeği yapar.
O treinador pensa que és a melhor coisa, convida-te para a casa dele e faz a pior jambalaya.
Aşçılığım iyi değil ama bu jambalaya'yı dene.
Não cozinho muito bem, mas tens de provar esta jambalaya.
Jambalaya'yı sevdin mi?
Não gostaste da jambalaya?
Selam marmeladım.
Olá, jambalaya.
Bu tam bizim lvy'nin jambalaya yemeği gibi kokuyor.
Isso cheira como a jambalaya que a nossa Ivy fazia.
Bir gece jambalaya'sına kötü bir darbe mi indi?
Deu-lhe algum mal na mona uma noite?
Hey, bu balık jambalaya yapmak için bile bayat görünüyor.
Este peixe está muito podre, até mesmo para fazer "jambalaya".
Babagannuc.
Jambalaya.
- Bu jambalaya.
- É jambalaia.
Sen onları oyalayacaksın.
Eu digo "Jambalaya."
Ben "Jambalaya" diyince Sam karavanın arkasından fırlayıp onları kasetin içine çekecek, bu kadar.
sugo-os com a cassete, e acabou. Este plano começa a parecer-me estúpido. Sim.
- Jambalaya!
Jambalaya!
- Jambalaya! - Jambalaya!
É uma armadilha!
- Jambalaya!
Sam, vai!
Evet. Bir süre New Orleans'ta yaşadım. Burası, California'daki en iyi jambalaya yapan yer.
Eu vivi em Nova Orleães, por uns tempos e esta é a melhor jambalaya da Califórnia.
Peki sen jambalaya sever misin?
Então, gostas de jambalaya?
Bir jambalaya ve pilav.
Uma jambalaya e um etouffée.
Rapor unda Jake Jambalaya önemli bir bilgi söyleyip öldüğünü döylüyorsun.
No relatório disse que Jambalaya Jake tinha uma informação importante para te dar?
Raporunda, Jake Jambalaya'nın önemli bir bilgi verip öldüğünü söylüyorsun.
No relatório disse que Jambalaya Jake tinha uma informação importante para te dar?
Biliyor musun? Ben sadece şu şu karideslerden yarın için alacağım. Jambalaya ile kahvaltı, anlarsın ya.
Sabes que mais, vou embalar algum camarão para o pequeno-almoço de amanhã.
Sen doğurur doğurmaz büyük bir ziyafet vereceğini söylememi istedi.
Disse-me para te dizer que ia fazer um banquete de jambalaya quando saísses.
Bu arada Jane Bodenhouse bir jambalaya istedi.
A propósito, a Jane Bodenhouse quer uma jambalaya.
- Jambalaya, bamya...
- Sopa...
Sana, organik jambalaya getirdim.
Temos Jambalaya orgânica.
Dinle, Al, sana yalan söylememin tek sebebi jambalayalarının hayatımda yediğim en iğrenç şey olduğunu söyleyecek kadar yürekli olmamam.
Escuta, Al, só te menti porque não tive coragem de te dizer que a tua jambalaya é a coisa mais nojenta que já provei.
Sizi izlemeyi çok isterdim inekler. Ama, daha fazla jambalaya pişirmek zorundayım. İnsanlar dükkanda çıldırmış durumdalar.
Gostava de vos ver, nerds, mas vou fazer mais jambalaya, as pessoas estão desejosas de comer lá na loja.
O iğrenç jambalayayı mı yedireceksin insanlara?
Vais servir essa coisa nojenta a que chamas jambalaya?
Aslında, jambalayan o kadar da kötü değildi.
Sabes, o teu jambalaya não é assim tão mau.
Bugünkü menüde, karides jambon tavuk sosu, karides ve mısır dövmeleri karides tavşancığı, karides kebapları, ve karidesli kızartılmış pirinç var.
Hoje, temos camarão à jambalaya, camarão com aveia, camarão pupu, espetada de camarão, risoto de camarão.
Karides jambom tavuk sosu pek bir güzel.
O Jambalaya parece bom.
Bana karidesli jambalaya * * ısmarlarsan ödeşebiliriz.
Então, que tal me pagares um camarão Jambalaya e estamos quites.
Karidesli jambalaya karşılığında kariyerini sonlandıran dünyadaki tek adam sensin.
És o único homem no mundo que vês um camarão Jambalaya, como uma troca justa para o fim da tua carreira, sabias disso?
Jambalaya sever misin?
Gostas de jambalaya?
- Peki biraz Jambalaya *'ya ne dersin?
O que achas um pouco de jambalaya? O que achas? Não levo nada?
- Annecikten biraz Jambalaya ister misin bakalım?
Um pouco de jambalaya para a mamã?
Jambalaya mı?
Jambalaya?
Sıçtığımın jambalaya günü.
Raios partam o dia da jambalaya.
Bugün jambalaya günü.
Hoje é dia de jambalaya.
Sana sadece jöle yiyebileceğini söylerler ama ben pirinçli yayınbalığı yedim.
Dizem-te apenas para comer gelatina, mas eu comi peixe-gato "jambalaya".
Caz müzik, jambalaya, romantizm ve şiirin buluştuğu yer. Buna ek olarak, geceleyin vuku bulan olaylardan bahsetmeden olmaz. İnsan kanıyla beslenen canavarlar, intikam hırsıyla yanıp tutuşan ölülerin ruhları ve şahsen en sevdiğim tür olan cadılar vardır bir de.
Jazz e "jambalaya", romance e poesia, já para não mencionar nas coisas que acontecem durante a noite, monstros que se alimentam de sangue humano, espíritos vingativos da noite, e o meu favorito, as bruxas.
- Bu bir tuzak!
Jambalaya! Vamos!
"Cape Cod" Cartner Scotty "Scotch and soda" Sonnenberg Paul "Putting-on-the-Rich" Richardson Jackie "Jambalaya" Jackson Paul "Poodle" Johnson Marky "Pit Bull" Phillips, Ollie "Octopus" Givens John "Cranky" Olinger Sammy "Sloppy Seconds" Woods, Jeremiah "Crusher" Adams Howie "Gringo" Givens Adam "Lazy" Greenwood...
"O Gande Cape Cod" Cartner, Scotty "Whisky Cola" Sonnenberg, Paul "Armado-em-Rico" Richardson,
Wolfberg Jambonu.
Jambalaya à moda de Wolfsberg.
Jambalaya.
Jambalaya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]