English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ J ] / Jambon

Jambon Çeviri Portekizce

658 parallel translation
Sana gelince koca jambon, git de göle atla!
E você, grande idiota, pode pular no lago!
Bana yağda iki yumurta getir, biraz jambon ve bir bardak da şarap.
- Minha pequena Lisette. Faz-me ovos com fiambre e dá-me vinho. Estou cheio de fome!
Özür dilerim, ama jambon kalmamış.
Desculpe, lembrei-me de que não temos fiambre.
Ne istersiniz? Jambon mu ciğer mi?
Presunto ou fígado?
Jambon ve peynirli kepek ekmeği verir misin?
Um pão de trigo com presunto e queijo, mas sem mostarda.
Jambon ve peynir geliyor.
Sandes de presunto e queijo a sair.
O jambon değil Bayan Pearl.
Não há presunto nenhum, miss Pearl.
Ama Bayan McCanles, O bu konuda çok hassas. Koca bir domuzun küçük bir jambon gibi listelenmesini istemez ki.
A Sra. McCanles, é muito esquisita... ela não vai querer que um porco grande, fique na lista, como sendo um presunto.
Bana bir jambon. Beni özledin mi tatlım?
Pão de centeio com presunto.
- Biraz jambon ve yumurta alacağım.
- Quero presunto e ovos.
Biraz portakal suyu, yumurta, jambon, kızarmış ekmek ve bolca kahve istiyorum.
Quero sumo de laranja, ovos, Bacon, um queque torrado e muito café.
Yumurta, jambon, peynir ve taze soğanımız var.
Temos ovos, presunto, queijo, cebolas de primavera...
Jambon, yumurta, tost ve çay.
Ovos, tostas e chá.
Daha çok altın mı taşımak isterdin yoksa jambon mu?
Que preferes levar, ouro ou bacon?
Jambon ve yumurta yedik, şehrin parlak ışıklarına veda ettik.
Comemos uns ovos com presunto e tiramos um tempo para dar adeus à cidade grande. Então fomos para casa.
Evet, tam da senin jambon olmktan kurtarmışken, değişmek için güzel zaman.
Boa hora para trocar, quando acabo de te salvar o pele.
Kek, jambon yumurta, biftek?
Panquecas, presunto e ovos, bife?
Jambonum yanıyor ve... bir jambon parçası sizin gibi vahşi kedilerden daha değerlidir.
Tenho o presunto a queimar, e ele vale mais do que vocês, seus loucos varridos.
- Jambon ve yumurtaya ne dersin?
- Presunto e ovos servem? - Claro.
Belki biraz jambon, ya da biftek kızartır ve sebze haşlardı. Bunların hepsini bir tek ocak üstünde yapardı. Bu bir çok kez tencere ve tavaları alıp bırakmayı içeren karmaşık bir hokkabazlıktı
Comia um pouco de presunto ou uma costeleta, com legumes cozidos, preparados no mesmo pequeno fogão, numa confusão e muito malabarismo, entre panelas e frigideiras.
Ayrıca yanımda bisküvi var. Yumurta unu jambon ve marmelat.
Também tenho biscoitos, ovos em pó,
Çocuklar yulaf ezmesi yer, ben de yumurta ve jambon isterim.
Eles querem farinha de aveia e eu quero ovos mexidos com bacon.
Kemikli jambon 79'a satılıyor! Şimdi peynircinin yerindeyiz...
Agora o queijeiro, 12.90 pelo piçadon e 23.50 pelo çabéçou.
Jambon, peynir ve ciğer ezmesi var.
Temos queijo, presunto e mortadela.
Altı tane kadar kızarmış yumurta yerim. İçine biraz da jambon koysan tadından yenmez.
Acho que quero seis ovos estrelados e se tiveres presunto para acompanhar seria muito melhor.
Şu tavuğun yumurtalarından altı veya yedi tanesini atıştırabilirim ve biraz da jambon, börek mi yapıyorsun?
Nora, já petiscava uns seis ou sete ovos, e talvez um pratinho de bacon... e isso são panquecas?
Ben jambon olacaktım.
Eu ia ser o presunto.
"Jambon" Ama eve böyle yürürken kendimi soytarı gibi hissediyorum.
"Presunto" Mas sinto-me uma idiota indo para casa assim.
Önce, çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış çok olgun İran kavunu dilimleri alacağız.
Como entrada, fatias finíssimas de presunto cuidadosamente embrulhadas á volta de melao persa bem maduro.
Ve şimdi de çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış, olgun İran kavununu beklereken...
Enquanto aguardam as fatias de presunto, tao cuidadosamente embrulhadas á volta do maduro melao persa...
Yalnızca jambon değil, tüm bir ilkeden söz ediyorum.
Não é o toucinho, é uma questão de princípios.
- Jambon?
- Fiambre?
Jambon ve sosisi severim
Gosto de fiambre e de salsichas.
- Jambon.
- Um presunto.
Salyangozlar, karaciğerler, jambon, sakatat...
Caracóis, fígados, presunto, restos...
Biraz şarap ve jambon?
Um pouco de presunto e um copo de vinho?
- Şarap ve jambon için teşekkür ederiz.
- Obrigado pelo vinho e pelo presunto. - Nada de mais.
Yumurta ve konserve jambon.
Ovo e carne.
Yumurta, pastırma ve konserve jambon.
Ovo, bacon e carne.
Yumurta, pastırma, sosis ve konserve jambon.
Ovo, bacon, salsicha e carne.
Konserve jambon, pastırma, sosis ve konserve jambon.
Carne, bacon, salsicha e carne.
Konserve jambon, yumurta, konserve jambon konserve jambon, pastırma ve konserve jambon.
Carne, ovo, carne, carne, bacon e carne.
Konserve jambon, konserve jambon, yumurta ve konserve jambon.
Carne, carne, carne, ovo e carne.
Konserve jambon, konserve jambon, konserve jambon fasulye, konserve jambon, konserve jambon ve konserve jambon.
Carne, carne, carne, carne, carne, carne, feijões, carne, carne, carne e carne.
Ya da Mornay soslu, karidesli ıstakoz yer mantarı ezmesi, brendi, yağda yumurta ve konserve jambon garnili.
Ou lagosta suada aux crevettes com molho Mornay, guarnecida com patê de trufas, brandi com um ovo estrelado em cima e carne.
Konserve jambon, yumurta, sosis ve az jambonlu konserve jambonu.
Bem, há carne, ovo, salsicha e carne, mas não tem muita carne.
Niye yumurta, pastırma konserve jambon ve sosis yemiyor?
Porque é que ela não pode comer ovo, bacon, carne e salsicha?
Konserve jambon, yumurta, sosis ve konserve jambonu kadar yok.
Não tanto como carne, ovo, salsicha e carne.
Jambon kutumu açmışsınız.
Sacanas!
- Ekmek arası jambon.
- Óptimo.
Jambon.
Um presunto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]