Jojo Çeviri Portekizce
306 parallel translation
JoJo Krako.
Jojo Krako.
Ben Jojo.
Sou o Jojo.
Jojo 22 numaralı odaya.
Sargento Jojo, sala 22.
- Haydi ama, lütfen JoJo.
- Vamos. - Vamos, JoJo. Eu preciso...
Forensics ile konuştum. JoJo Ross'u.
Fizeram uma perícia da bala que matou JoJo Ross.
- Birisi satıcımı öldürmüş adı JoJo Ross'tu. - Neler oluyor?
De que se trata?
Senden de üç sayfa Jojo.
São três páginas tuas também, Jojo.
- Gerçekten korktum Jojo.
- Estou com muito medo.
Ben Jojo, palyaçodan palyaço dondurması, şehirdeki en iyi dondurma.
"Sou Jojo, o palhaço dos gelados, tenho o melhor gelado da cidade."
Büyük kötü Jojo kasabaya gelmiş.
O grande e malvado Jojo vem à cidade.
Tüm palyaçolara sesleniyorum Ben Jojo.
A chamar todos os palhaços, a chamar todos os palhaços.
Orada hiç uzaylı palyaço var mı?
Fala Jojo. Há alguns palhaços espaciais aí fora?
Ben güçlü ve muhteşem Jojo!
Sou o grande e poderoso Jojo!
Juju, sakin ol, güven bana.
- Jojo, calma! Confie em mim.
Jojo!
Jojo!
Kat Jojo'yu gördün mü?
Kat, você viu a Jojo?
Jojo, biraz acele eder misin?
Jojo, quer se apressar? Ele vai nos ver.
- Hamile misin Jojo?
Está grávida, Jojo?
Jojo acele et.
- Jojo. Atenda. - Certo, estou indo.
Jojo sana ne kadar borcumuz var?
- Jojo, quanto lhe devemos? - Oh, não.
Bizim çocuğumuz yok ama siz Daisy, Jojo ve sen, bizim çocuklarımızsınız.
Não temos nenhum filho. Daisy, Jojo... você. Vocês são minhas filhas.
Dedikleri gibi Jojo'yla yürümezdiniz. Jojo'nun arasında yürürdünüz.
Como diziam, não caminhas com o JoJo, caminhas entre ele.
Jojo'yla uzun zaman birlikte kalırsanız kilo alışını görmeye başlardınız.
Se observavas o JoJo, verias que engordava hora a hora.
- Jojo, biraz geride dur.
- JoJo, relaxa!
Jojo, üstüme nefes vermeyi keser misin?
Pára de respirar em cima de mim, caralho!
Jojo, hâlâ mal karıştırıyor musun?
Jojo, continuas na química?
Jojo bilmiyormuş.
Jojo não sabe nada.
Jojo.
Jojo.
Seni görmek ne iyi.
Foi bom ver-te, Jojo.
Kendi hayatını zorlaştırıyorsun Jojo.
Estás sempre a tornar tudo difícil para ti, Jojo.
Oyun oynamıyoruz, abicim.
Jojo, não estou a brincar, meu.
Bir yığın mal.
Jojo, é muita droga.
Tek başınasın.
Estás sozinho, Jojo.
Sen lastikçiyi vurdun diye işimden olamam!
Não quero saber desta merda! Não vou ficar aí a ver-te matar o Jojo, o rei do pneu!
Tekrar söyle, Jojo!
Diz outra vez, Jojo!
Bu resmi yıllarca saçmalıktan sonra Jojo yaptı. - İyi. İyi.
É óptima.
- Biliyorum.
- Bem sei... Jojo.
- Jojo bir kız.
A Jojo é uma senhora.
Ben çok sevinçli görünürüm. Ben JoJo, sirk adamı gibi güzel bir hayvanlayım.
Bem, eu fico entusiasmado, fico como o Jo-Jo, o idiota do circo, com um animal novo.
Görmüyorum Arabanın altında bir şey yok, Jojo
Ele não está debaixo do carro, Jojo.
Bu Kyle'ın 4 yaşındaki fotoğrafı ve bu da arkadaşı, katır Jo-Jo.
Este é o Kyle, com 4 anos, e a sua grande amiga, Jojo, a mula.
Karabaş ya da Minnoş cennetin kapısından geçebilecekler mi?
Se JoJo ou Muffy entrarão pelas portas do Paraíso.
Sessiz ol Jo-Jo. Sakin ol kızım.
JoJo, pouco barulho.
Jo-Jo'ya yardım edebilir misin?
- Pode ajudar o Jojo?
Yeni bir ciğere ihtiyacı varmış.
O Jojo já está bom. Só precisava de um fígado novo.
Gördün mü, Jojo? Kızın hoşuna gitmiş.
Vês, JoJo, ela gosta.
Ben Stan Michaels. Ben ve JoJo'nun okuldan arkadaşıyım.
Sou Stan Michaels amigo da escola do Ben e JoJo.
Jojo 22 numaralı odaya.
Sargento Jojo, chamada ao 22.
- JoJo bir satıcıydı.
JoJo era um traficante.
Balina Jojo.
JoJo, a Baleia.
Bağışlayın. Bu resim bende.
Tenho um quadro que a Jojo Fez...