Joseph Çeviri Portekizce
3,305 parallel translation
Joseph Ranzone.
Joseph Ranzone.
Joseph, sen amansız ne bilmiyorsun.
Joseph, não sabe o que é implacável.
Joseph Buquet, diline hakim ol!
Joseph Buquet, fique calado
Favori yazarım Joseph Campbell'ın bir sözü var ve şöyle bir şey :
Há uma citação do meu autor favorito, Joseph Campbell, que é mais ou menos assim :
Mark Thomson, Ricky Lopez Joseph McNally.
Mark Thomson, Ricky Lopez, Joseph Mcnally...
Joseph Flores'i görmeye gittim.
Fui ver o Joseph Flores.
Joseph gibi adamları bilirim.
Conheço homens como o Joseph.
Joseph bir gruptaydı.
O Joseph estava num grupo.
Kız kardeşimle şarkı söylemeyi bırakıp Joseph'la söylemeye başladım.
Além de deixar de cantar com a minha irmã, comecei a cantar com ele.
Joseph onları uyarmış, "Gitarımı çalmayın" demişti.
O Joseph avisara-os : "Não toquem com a minha guitarra."
Joseph onu cezalandırdı.
Ele castigou-o por isso.
Joseph, birçok açıdan istekleri gerçekleşmemiş bir müzisyendi.
O Joseph, era de certa forma, um músico frustrado.
Ama Joseph çözülmesi güç biriydi, Joseph'ı iki üç cümleyle tarif etmek kolay değildir.
Mas o Joseph é uma pessoa complicada, e não é fácil descrevê-lo como sendo boa pessoa.
Michael'a, "Babana neden Joseph diyorsun?" diye sorduğumu hatırlıyorum.
Lembro-me de perguntar ao Michael : "Por que o tratas por Joseph?"
Michael'ın açıklamalarına bakınca, çocukların babalarını Joseph olarak gördükleri çok açık.
E foi muito claro, a forma como o Michael explicou, que olhavam para ele como sendo o Joseph.
Onu babaları olarak görmediler, Joseph olarak gördüler.
Não o viam como pai, viam-no como Joseph.
Çocuklarının onun için böyle düşünmesi, Joseph'ı incitmiş olmalı, ama bunun sebebi kendisiydi.
Isso tinha de magoar até o Joseph, saber que os seus filhos o viam assim, mas foi assim que ele preparou as coisas.
Her gece Şikago'dan Indiana'ya, Gary'ye dönmek yerine, Joseph'a gidip benimle kalmak istediğini söyler, otelde benimle kalırdı.
Em vez de regressar a Gary, Indiana, depois de Chicago todas as noites, ele pedia ao Joseph se podia ficar comigo, e passar a noite no hotel comigo.
Joseph, günün birinde Kaliforniya'ya gideceğimize söz vermişti.
O Joseph tinha-me prometido que um dia íamos para a Califórnia.
Joseph, ilerleyip gelişmek için
De modo a seguir em frente e progredir,
Katherine Jackson MICHAEL'IN ANNESİ imzalamak zorunda olduğunu söyledi. Çocukların, yazdıkları şarkılarla beğeni toplamasını istiyordu ama bunu Motown'da yapamazlardı.
Katherine Jackson MÃE DO MICHAEL o Joseph disse que tinha de o fazer porque queria que as crianças tivessem créditos pelas letras e isso, e não podiam fazer isso na Motown.
Joseph, asıl önemli olanın gruptakilerin bireysel başarısı değil, grubun kendisi ve aile olduğunu düşünüyordu.
O Joseph achava que o que era muito importante não era o sucesso individual do grupo mas o grupo em si e a família em si.
Michael, Joseph'da baba yakınlığı bulamadığı için Quincy'yi baba yerine koydu.
E o Michael via o Quincy como o pai que gostaria que o Joseph tivesse sido.
" Joseph'a söylersem başın fena halde derde girer.
" Se eu contasse isto ao Joseph, estavas metido num sarilho.
Joseph ona sürekli, " Michael, arkadaşlarına dikkat et.
O Joseph dizia sempre : " Michael, cuidado com a tua gente.
Ben ATF'den Özel Ajan Joseph Keenan.
Sou o agente especial Joseph Keenan, da ATF.
Soruşturma sonucunda Özel Ajan Joseph Keenan'ın 263 no.lu ofisin başına getirilmesine karar verildi.
Esta comissão investigadora determina... que o agente especial, Joseph Keenan, será retirado... do seu cargo de director do escritório 263.
Merhaba, benim, Joseph.
Sou eu, o Joseph.
Joseph!
Joseph!
Joseph, bu arada ben Dr. Brundage.
Joseph, sou o Dr. Brundage, já agora.
Bu, Joseph Pascal.
Este é Joseph Pascal,
Ancak, kurban, Joseph Klandermann gerçek adıyla Nathaniel Muskit, aranan bir suçluydu.
Contudo, a vítima, Joseph Klandermann, cujo nome verdadeiro era Nathaniel Muskit, era um criminoso procurado.
Merhaba, Joseph.
Olá, Josef.
Joseph? Benim adım Erik.
Josef, chamo-me Erik.
Joseph.
Josef...
Joseph, beni dinle.
Josef, ouve. Está tudo bem.
O gece kapı çalıyor Joseph dışarı çıkıyor ve sonra susuyor.
Durante a noite, alguém bateu à porta. O Josef foi lá e abriu. - Não temos a certeza.
- Teknisyenler kız kardeşin, annenin and Joseph'in evinin ve basketbol salonundaki babanın kanını araştırıyor.
O laboratório recolheu diversas amostras. Da irmã mais nova, da mãe e do Josef na casa e do pai no ginásio.
- Joseph'in bahsettiği mektup.Dinle.
- A em que o Josef falou. Ouve.
- Joseph'inkinden başka parmak izi yok.
Não tem impressões digitais, à excepção das do Josef.
Joseph ile konuş.
Fale com o miúdo. Fale com o Josef.
Joseph'i hipnoz etmemi mi istiyorsun?
Quer que eu faça hipnose com o Josef?
Joseph? Beni duyabiliyor musun?
Josef, consegues ouvir-me?
Joseph?
Josef?
Joseph bunu yapmanı Evelyn mi söyledi sana?
Josef... Foi a Evelyn... que te pediu para fazeres isso?
Sanırım katil Joseph.
Acho que o Josef é o assassino.
Evelyn, Joseph'ten ailesini öldürmesini istedi.
A Evelyn queria que o Josef matasse a própria família.
Bunu Joseph'in yaptığını biliyoruz.
Sabemos que foi o Josef que o fez.
Evelyn, Joseph'in ailesini onu çalmakla suçladığını söyledi.
A Evelyn disse que o Josef acusou os pais de o terem roubado. Dá-me um minuto.
- Joseph.
- Josef.
Joseph bir mektup okuduğunu söylemişti.
O Josef disse que leu uma carta.