English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ J ] / Jugular

Jugular Çeviri Portekizce

239 parallel translation
Beynini dağıt, şahdamarını ısır.
Rebentem-lhe a mioleira, mordam-lhe a jugular.
Siraküza'nın, adanın anahtarı olduğunu biliyormuş.
Ele sabia que Siracusa era a jugular da ilha.
Ama şahdamarına saldırmak istiyor.
Mas é a jugular que quer apanhar.
Petrol ülkeleri bu konuda tereddüt etmeyecektir.
Os países do petróleo não hesitaram apertar-nos a veia jugular.
Bence, Bu zavallı piçin ölüm nedeni boynundaki bu yaradan dolayı aşırı kan kaybetmesi.
Na minha opinião, a morte do desgraçado foi causado por uma terrível hemorragia. Devido a uma grande laceração da jugular.
Şahdamarını kesersen, sen ve duvarlar kanla kaplanırsınız.
Se cortar a veia jugular, ficará tudo coberto de sangue.
Şah damarı ve ana atardamarın parçalanmasıyla yemek borusu tahrip olmuş.
Laceração da jugular e das carótidas... destruição do esofago.
Sonra bir gece o köpek kendinden geçti ve arkadaşımın boğazını parçaladı.
Então, uma noite, o cão virou-se e rasgou a jugular do meu amigo.
Neden Buck'a doğranmış fileto alıp, bana ton balığı alıyorsun? Neden ona ton balığı almıyorsun?
Um cão cruel com dentes afiados que cortem uma jugular como uma faca afiada corta manteiga no Verão...
Üst kalça damarından ince bağırsak damarına... kalbin sağ kulakçığından geçen alt damara... oradan üst damara ve sağ şahdamarından beynin optik merkezine.
Veia glútea superior até à veia ilíaca, até à cava inferior, passando pela aurícula direita, até à cava superior, até à jugular direita e até ao quiasma óptico.
Şahdamarlarına doğru hiç mola vermeden kesti.
Não parou perto da jugular.
Güzel bir nabız ve boyun var aynı zamanda.
Um bom pulso e jugular também.
Morse'un şahdamarı açıldı.
Morse tem a jugular exposta.
Şahdamardan.
Essa jugular.
Boğazıma sarıldı, ben de kestim... Şahdamarından.
Ele agarrou-me pelo pescoço e eu cortei-lhe a a veia jugular.
Aslan gibi ana damarlardan birini ısırmaya çalışmaz.
Não te morde a jugular como um leão.
Boynunda iki tane iğne izi vardı.
Havia duas picadas na jugular.
Eğer boğaza bir iğne batırırsan, kalp dışarı çalışan bir pompa gibi davranır.
Se espetares uma agulha na jugular, o próprio coração funciona como bomba.
O hayvanların da, aynı bu Conneticut'taki adamdaki gibi, boğazlarına iğne batırılmış.
Estes animais foram perfurados na jugular da mesma maneira que o homem de Connecticut.
Boğazda.
Na jugular.
Boynunda iki tane iğne izi vardı.
Havia duas marcas de furos na jugular.
Eğer boğaza bir iğne batırırsan, kalp dışarı çalışan bir pompa gibi davranır.
- Exsanguinação. Se se espetar uma agulha na jugular de um animal, o coração actua como bomba.
O hayvanların da, aynı bu Conneticut'taki adamdaki gibi, boğazlarına iğne batırılmış.
Estes animais têm a jugular furada, tal como o homem de Connecticut.
Şahdamarına saldır!
Morde-lhe a jugular!
Şahdamarı!
Morde-lhe a jugular!
İç kanama mı?
Jugular interna?
Boynum!
A minha jugular!
Raporda, kanı çekilmiş bir cesetten bahsedilmiş. Ayrıca boğazında ve ana atar damarında diş izleri varmış.
As comunicações relatavam um corpo cujo sangue teria sido sugado, marcas de mordidas na jugular externa e veias cubitais médias.
Diğeri patladı.
Vou meter-lhe uma na jugular externa.
- Şahdamarı şişmiş.
- Distensão da jugular.
Eter işe yaramazsa ki işe yaramayacağını söylemiyorum ama işe yaramazsa vereceğim ilacı atar damarına vuracaksın.
Mas se o clorofórmio não funcionar, e não o estou a dizer que não, Max. Mas se não, uma injecção de haldol na jugular acaba com ele definitivamente. Na jugular.
Güzel, ama atardamardan yarım inç uzaktasın.
Boa, mas não acertaste na jugular por um centímetro.
Şah damarı kesilmemiş.
A jugular não foi cortada.
Şey, o... O bıçak... boğazını sıyırdı.
A faca acertou-te na jugular.
Bıçağı atardamara saplamayı.
Pões a lamina na jugular...
Nefes borusu kaymamış. Boyun damarları şişmemiş.
Não há desvio traqueal nem distensão venosa jugular.
İlk temas noktasının boyun damarındaki kesik olduğuna eminim.
Estou certa de que a incisão na jugular foi o ponto inicial de contacto.
Boynuna baksana, şahdamarına.
Olha para o pescoço dele, para a veia jugular.
Kahretsin. Kurşun şahdamarının üç milim ötesinden geçmiş.
A bala não te atingiu a jugular por 3 mm.
Bak şah damarım nasıl da leziz.
Dá uma olhada nessa minha jugular!
Bıçak, hem şahdamarı hem de iki ana damarı kesmiş.
Bem, a lâmina atravessou a veia jugular e ambas as carótidas.
- Doğruca şah damarına girmiş.
- Mordeu-lhe a jugular.
Şah damarı tamamen parçalanmış.
A jugular anterior estava cortada.
Şah damarı kesilmiş ama bıçakla değil.
Jugular. Não foi uma faca, mas um objecto irregular.
Kesilmiş şah damarı, aranızda üç beş santim vardı herhalde.
Jugular aberta? Sangue fresco? Tinha de estar muito perto.
External jugular.
A jugular externa.
Soluk borusunu boydan boya kesmiş, gırtlak kapağını, dil kemiğini, dilini.
Cortou completamente, a jugular, a epiglote, a carótida, a língua.
Onukovaladım ve o dabayanıkovalıyordu, sonra inledi ben de onu öldürdüm.
Eu matei-o. Estava no rio a tentar sair então espetei-lhe uma forquilha no pescoço. Certo, jugular.
Atardamarına sapladın, ahbap!
Você acabou de acertar uma na jugular, cara!
Kurşun burada. Boynu sıyırmış, yine de epey hasar var.
A bala não atingiu a jugular, mas causou lesões.
Kalp atışları yavaş ve şahdamarında kan basıncı yüksek.
e distensão venosa jugular.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]