Justa Çeviri Portekizce
2,141 parallel translation
Ben, Qiao Yong, şehirdeki Adalet Eskort'tan.
Sou eu. Qiao Yong da "Escolta Justa", da cidade.
Babam ölmeden önce, Adalet Eskortu'nun doğruluk ve dürüstlük adına açık kalmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.
Antes do pai falecer, ele disse, Por tudo aquilo que é justo no mundo, a "Escolta Justa" devia continuar aberta.
Adil bir takas oldu.
Uma troca justa.
Fakat şimdi sorunları bir kenara bırakıp, birlik olmanın vaktidir.
Mas ponhamos de parte tais divergências, unindo-nos por uma justa causa.
Şimdi, aranızda bu kutsal evliliğe karşı olan var mı?
Agora, há alguém presente com uma razão justa para que estas duas almas não devam ser unidas pelo sagrado matrimónio?
Başarmaya çok yaklaşmıştık, değil mi?
Mesmo à justa, não é?
Bazıları adil bir duruşma olduğunu düşünüyor.
Mas alguns acreditam numa audiência justa.
Halkı için iyi olanı yapmaya çalışan mantıklı biriyim ben.
Sou uma pessoa justa, somente a tentar agir correctamente pelo meu povo.
Bu sefer daha da yakındı.
Desta vez ainda foi mais à justa.
Sonra da hayatın adil olmadığını söyleriz.
E nós dizemos que a vida não é justa.
Eğer bu evliliğe itirazı olan varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar sessiz kalsın.
Se alguém tiver uma causa justa para que eles não se unam, que fale agora ou se cale para sempre.
Büyük Darwin soyunda, ben ödülümü aldım. Sen ise yolda araba altında kaldın.
Segundo a teoria darwiniana, eu tenho a minha recompensa justa e você foi ultrapassado.
Eğer sorun size ayrılan bütçeyse, eminim bu miktar başkalarını fazlasıyla tatmin edecektir.
Se é uma questão de fundos. Tenho a certeza que outros achariam a minha compensação mais que justa.
Şu gotik tarzın iki yıl önce modaydı, yani belki şu vampir makyajından vazgeçip, daha dar kıyafetler giymeyi düşünmelisin.
O estilo gótico é de há dois anos, por isso, talvez devas deixar a maquilhagem de vampiro e pondera usar roupa mais justa.
Glaber'ın askerleri yok yere adam cezalandırıyor.
Os mercenários do Glaber punem sem justa causa.
Henüz pazarlığa başlamadık.
Holly, a minha oferta é mais do que justa.
Biyoloji adil değildir.
A biologia não é justa.
Bayan Nowicki adil olması için, tüm erkeklerin isimlerinin yazılı olduğu kağıtları bir şapkaya koydu ve kızlarda seçti.
Então, a Sra. Noki quis ser justa e pôs os nomes de todos os rapazes num chapéu e as raparigas escolheram um.
Hayat adil değil.
A vida não é justa.
Bizim sektörü adil bir şekilde gösterdiklerini söyleyebilirim.
Acho que ninguém na nossa indústria diria que é uma representação justa.
Şuna inanmalıyım ki o hava üssünün karşısından attığımız her adım kaybettiğimiz, ölen, yaralanan her adam bunların hepsine değdi çünkü amacımız adalet.
Eu tenho de acreditar que cada passo sobre aquela pista, cada homem que foi ferido, cada homem que perdi... Valeu a pena porque a nossa causa é justa.
Fakat bu savaşta, bu hava üssünü geçerken kaybettiğim her adamın bir amaç uğruna öldüğüne ve amacımızın adalet olduğuna inanmalıyım.
Mas esta guerra, eu tenho que acreditar que cada passo através daquela pista aérea, que cada homem que perco... Que tudo isso vale a pena, porque a nossa causa é justa.
İnsanlar bunun ironi olduğunu düşünür, aslında talihsiz olayların bir araya gelmesi.
Talvez as pessoas pensem que é ironia, mas é apenas uma justa posição desafortunada de acontecimentos.
Kafanı buna yorma.
- A vida não é justa, Doug. Esquece isso.
Güzelliğinizi metheden pek çok rapor aldım Prenses ama en övgü dolusu bile görkeminizi anlatmayı başaramamış.
Tenho recebido inúmeros relatórios acerca da sua beleza, Princesa, mas até o mais elaborado não faz uma avaliação justa à sua beleza.
Doğru demiş olurdum, değil mi?
- Quer dizer, é uma assunção justa, certo?
Affedecek kadar uzun zaman, ama adil bir soru.
O suficiente para esquecer na minha opinião, mas.. é uma pergunta justa.
Bana adil bir anlaşma gibi geldi.
Parece uma troca justa.
- Haksızlık ama. - Merhabalar.
- A vida não é justa.
Bir kereliğine adil olamaz mı?
Que tal só uma vez ela ser justa?
Senin yüzünden harika bir başlangıç yaptım.
Não estás a ser justa.
Açıkça söylemek gerekirse, siz talep müdürüsünüz tıp mütehassısı değil.
- Para ser justa, é uma gerente de reclamações e não uma profissional em medicina?
Adil bir karar aceleye getirilemez, getirilmeyecekdir.
Uma decisão justa não pode ser e não será apressada.
Bizi buraya kapatıyorlar, kapıyı kilitliyorlar önümüze bir sürü birbiri ile çelişen kanıt atıyorlar ve sonra da bizden adil bir karar vermemizi bekliyorlar.
Põem-nos aqui dentro, trancam a porta, dão-nos imensas provas contraditórias e depois esperam que tomemos uma decisão justa.
Seninle limuzinli mızrak dövüşü yapacağız.
Nós os dois vamos fazer uma justa de limusinas.
Bu nedenle de ; bence adil bir alış-veriş oldu.
Pareceu-me uma troca justa
İş hakkında konuşmayacağız, çünkü bunu şimdi yapabiliriz.
Porque já podemos fazer isso. É uma troca justa.
Dörde karşı bir, pek adil değil, bir Jedi olsanız bile.
Quatro contra um muito dificilmente é uma luta justa, mesmo para um Jedi.
Havaalanına gitmeden önce kaldığın yere gidip eşyalarını alacak kadar vaktimiz var.
Temos tempo à justa para passar no teu apartamento e ir buscar as tuas coisas antes de irmos para o aeroporto.
Onu yanlış görevden biraz askıya al ve adil bir mücadelede kimin daha güçlü olduğunu gör.
Pegue-o suspenso por uma falsa acusação.. .. Então vamos ter uma luta justa e ver quem é mais forte.
Her zaman adil olmuyor.
A vida nem sempre é justa.
Haksız sayılmazsınız.
É uma pergunta justa.
Sanki lâzımmış gibi, başka bir ibret daha..
Mais outro exemplo, como se precisássemos de um, de que a vida não é justa.
Adil bir değiş tokuş olacak.
Parece-me uma troca justa.
Cam'in çenesini kapatmanın en kolay yolu onu bir nedenden dolayı kovmak olur.
A questão é que o jeito mais fácil de calá-la é demiti-la por justa causa. Conta-lhes.
Tam bir gizli kamera klasiği, adamım!
Justa realidade dourada, meu.
Bayan Jenkins, dürüst olmak gerekirse bunu kesin olarak bilmiyoruz.
Para ser justa, Sra. Jenkins, não temos a certeza absoluta disso.
Bizler de uzun zamandır mutant olduğumuzdan haklı mücadelenize destek veriyoruz. Sizin için elimizden gelen her şeyi yapacağız!
Como mutantes há muito tempo, apoiamos a vossa luta justa, e faremos tudo o que pudermos por vocês.
Dünyalılar! Büyük V-jina'nın sözlerine kulak verin!
Terráqueos, escutem a justa palavra da poderosa V-GINY.
Bir sebebimiz olmadan, hepsi için arama emri çıkaramayız.
Sem justa causa, não podemos arranjar mandados para todas elas.
Bu adil bir mücadele gibi görünüyor.
Parece uma luta justa.