English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Kacak

Kacak Çeviri Portekizce

10,841 parallel translation
- Artık çıkacak mısın?
Já acabámos aqui?
- Madaky, Polonya Delegesi'nin konuşmasından hemen sonra çıkacak ve sırada o eleman var.
O Madaky vai entrar depois do discurso do delegado polaco. E ele é o próximo.
İşler birazdan şirazesinden çıkacak.
- As coisas vão ficar loucas.
- Buradan çıkacak mıyız?
- Quando é que vamos sair?
Eğer bu ateşi paradan yeterli uzaklıkta tutarsam bir şekilde tamamen maddesel olmaktan çıkacak.
Se segurar esta chama na distância certa da moeda, irá completamente, de alguma maneira, desmaterializar-se.
Hepsi ortaya çıkacak Donna.
A verdade aparecerá, Donna.
Gerçek ortaya çıkacak.
A verdade aparecerá.
Peki avlanmak için nehirle nasıl başa çıkacak?
Então, como é que passa o rio para caçar?
Güzel plan fakat farkındaysan çıkacak kat bitmek üzere.
Foi um belo plano, mas se é que não notaste, acabaram-se os andares.
Gerçek ortaya çıkacak, tamam mı?
A verdade há-de aparecer, certo?
Yani davaya ben baksaydım ve tanığım kaybolsaydı kaybolmasından en kârlı çıkacak kişiye gözlerimi çevirirdim. O kişi de sensin dostum.
Se estou a resolver um caso e a minha testemunha desaparece, vou ter que visitar a pessoa que mais ganha com a situação, que é você, meu amigo.
- Gigi ikinci sırada çıkacak.
A Gigi vai ser a segunda.
- Çünkü birazdan sahneye Selena Gomez çıkacak.
- Porque, a seguir... - Vamos ter a Selena Gomez.
İlk Candice çıkacak.
A Candice é a primeira.
Bekleyecek mi, yoksa ön duruşmaya çıkacak mı?
Ele vai esperar ou vai seguir com a audiência preliminar?
Bir bak bakalım, bir şeyler çıkacak mı. Seni aramamı istersen de haber ver.
Vai ver o que consegues fazer e se não houver notícias, se quiseres que te ligue, diz à mãe.
Eminim ki bu davadan çıkacak kararla da hakikat tescillenecektir.
Acredito que o veredito vai falar a verdade.
- Şekerin çıkacak yine.
Isso faz mal aos diabetes.
Savaş çıkacak. Kokusunu alabilirsiniz.
Vem aí guerra, já se sente o cheiro dela.
Bu delikanlının iddiaları doğru çıkacak olursa sen de fikrini... -... gözden geçirmek isteyebilirsin.
Se este sujeito for mesmo genuíno, talvez tenhas de reconsiderar.
- Ama komadan çıkacak.
- Ele acordará.
Sanki para senin cebinden mi çıkacak?
Vem do teu bolso?
Tischler olaylar bittiğinde kefaretle serbest kalacak, ve kredi almak için ortaya çıkacak, ha?
A Tischler desaparece quando há merda, e depois aparece para receber os créditos.
Sam Jackson çıkacak diye mi bekliyorsunuz?
Esperam que apareça o Sam Jackson?
Ben Bob başına fiyatını iki katına çıkacak.
Vou duplicar o preço pela cabeça do Bob.
Bundan ne çıkacak ki?
Vai vir daqui?
Çok fazla çıkacak.
Vou estar bem acima do peso.
Biri, sizi Bergen Kasabası'na götürecek ve diğerleri kesin ölüme çıkacak.
Porque um deles vai levá-los à Cidade Bergen... E os outros a uma morte certa.
Ekimde kitap çıkacak.
Publicamos em Outubro.
- Ne zaman çıkacak?
- Quando sairá?
Cumhurbaşkanı kongreye çıkacak ve Luis Roldán'ın kaçışıyla oluşan durumu açıklayacak.
O presidente comparecerá no Congresso para explicar a situação criada pela fuga de Luis Roldán.
Plomo çocukken Duran'e eğer yoldan çıkacak olursa onu hapse geri koyacağının sözünü vermişti.
Plomo prometeu a Durán quando ele era novo que se se portasse mal, o levaria de volta para a prisão.
Çıkacak ses seni korkutmasın.
Não te assustes com o barulho.
Ve kaçak bir hayat yaşamak istemiyorum.
E não quero viver a fugir.
Polisler kaçak Perry Granger'ı yakalattıracak anonim bir bilgi aldıklarında hayrete düştüler.
A polícia ficou surpreendida ao receber uma denúncia anónima que levou à detenção do fugitivo Perry Granger.
Drake sonuçta hala bir kaçak.
Sabes que o Drake fugiu da prisão.
Binadaki bütün ajanlar bu ava katılmak istediğini söyledi. ... ve Washington'dan aradılar YİK'in kaçak avcısı profiline uymadığını söylediler.
Tenho todos os agentes deste prédio a perguntarem-me se também podem participar, e Washington ligou para me contar que o CJC não está autorizado para apenas caçar fugitivos.
... sen eksantrik bir adam mısın yoksa bir kaçak mı?
És algum tipo de excêntrico ou estás em fuga?
Buranın sahibine göre kaçak durumdaki bayan kesinlikle buradaymış.
Segundo o proprietário, a fugitiva feminina esteve aqui.
Hindistan kaplan parklarında kaçak avcılara karşı rutin olarak evcil fillerle devriye atılmakta.
Os parques indianos usam elefantes domesticados para patrulhar as florestas em busca de caçadores.
Kaçak?
Fugitiva?
Ama son yüzyılda, kaçak avlanma ve ormanların yarısının yok olması yüzünden sayıları 2,000'e düştü.
Mas, no último século, esse número caiu para 2 mil, em razão da caça e da perda de metade da sua floresta.
Zambiya'nın çoğalan nüfusu, ceylanları hedef alan kaçak avcılar ve vahşi hayvan etine yönelik büyük, yükselen bir talep yaratıyor.
A população crescente na Zâmbia gera uma grande demanda por carne de animais selvagens, com caçadores a perseguir espécies como as Gazelas.
Matt'in ekibi, Güney Luangwa Koruma Derneği ve Zambiya Vahşi Yaşam Merkezi'nden gelen kaçak avlanma devriye ekipleriyle yakın çalışıyor kapanlara bakıyorlar, araçlarda av eti ve tüfek araması yapıyorlar.
A equipa de Matt trabalha em conjunto com as patrulhas anti-caça da South Luangwa Conservation Society e das autoridades de protecção do país, a procurar por armadilhas e veículos com armas e carne de animais selvagens.
Bunlar dünyanın zenginlikleri ve yediden yetmişe herkes bu hayvanları kaçak avcılardan yaşam alanı kayıplarından korumalı ve gelecek nesillere aktarmalı.
São património mundial e o mundo inteiro deve protegê-los dos caçadores, da perda do habitat e protegê-los para o futuro.
Bu da düpedüz kaçak güreşmektir.
E isso seria sair de cena.
Kaçak mı onlar?
São fugitivos?
250 adamları var ve belki de kaybedecek bir şeyi olmayan kaçak köleleri var efendim.
Eles tem 250 homens, e talvez escravos fugitivos. Francamente, senhor. Eles não tem muito a perder.
Kaçak uzaylılar var.
Temos extraterrestres � solta.
Karşılarına kim çıkacak?
Quem aceitará o desafio?
Depoda kaçak falan yoktu.
- Não. Não é uma fuga no tanque.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]