Kafası Çeviri Portekizce
18,236 parallel translation
Kafasından çıkarmayı ne kadar istediğine bağlı.
Depende da sua vontade de o tirar.
Kafasından çıkardıklarını gördüm.
Eu vi isso ser-lhe tirado da cabeça. Eu não...
- Sizce yanına gidip kafasına yapay zeka sokmamızı istediğimizde ne diyecektir?
O que achas que dirá quando lá chegarmos e lhe pedirmos para pôr uma IA na cabeça?
Yüzüne bakamıyorum bile çünkü her baktığımda Pike'ın Lincoln'ün kafasına silah dayayışını görüyorum.
Nem consigo olhar para ti. Porque, sempre que o faço, vejo o Pike a encostar a arma à cabeça do Lincoln.
Kafası yukarıda kalsın diye,... yastığının altına kitap yığını koyardım.
Costumava pôr pilhas de livros por baixo do colchão para que ficasse com a cabeça elevada.
Hep böyle, "Vatan" kafasındalar ama tek yaptıkları şey uyuşturucu satıp, Efes içmek, sonra da şikayet etmek. "Efesin tadı da çok değişti ya."
Agem como se o importante fosse "La patria", mas só sabem vender droga, beber cerveja dominicana e reclamar : "A cerveja não sabe tão bem como no nosso país."
Yani, bağımız o kadar derin ki sanki kafasının içindeyim.
A ligação é tão profunda, que parece que estou dentro da cabeça dele.
Böyle bir yerde kafasında neler dönebilir, hiçbir fikrin var mı?
Acha que entende o que vai na cabeça dela num lugar como este?
Yani, kafasında kurabiyeler dönmeyen biriyle?
Alguém que não seja maluca da cabeça?
- Aslında kafası güzel olacak, âşık olmuş gibi.
Na verdade, vai sentir-se meio pedrado, como se estivesse apaixonado.
Bu hafif bir tüfek, öldürebilmek için kafasını ya da kalbini vurman lazım
É arma para coelhos. Cabeça ou coração para matar.
Sadece kafasını hayır diye salladı.
E ele abanou a cabeça : "Não."
Ve yine, sadece kafasını salladı.
Ele abanou a cabeça mais uma vez.
Anneler tüm yaşamlarını olası felaketleri kafasına takmış bir şekilde geçirirler.
As mães passam a vida inteira obcecadas com catástrofes improváveis.
En azından "Kafası karışık" olarak değiştiremez misin? " dedim artık.
"pelo menos para : É complicado?"
Ancak, Natalie, şu anda herkesin kafasını kurcalayan soru...
Mas a grande pergunta, que está na cabeça de todos...
Gel şimdi. Kafasına dikkat et.
Coloca-o no chão.
Kafasını kesemezsin.
Não lhe podes cortar a cabeça.
Seçkin bir konuk, kesik kafasının şişman Han'ının duvarında sallanmasından değerli olmayabilir.
Um hóspede privilegiado pode valer menos do que ter a sua cabeça pendurada na muralha do teu Khan gordo.
İmparatorları'nın kafasını sokaklarımızda gezdirelim.
Que exibais a cabeça do imperador deles pelas nossas ruas.
Kanlı ellerimde kafasını tuttum.
Seguro a cabeça dele nas minhas mãos ensanguentadas.
Ayağı kaymış olmalı, kafasını taşa vurmuş.
Ele deve ter escorregado, batido com a cabeça numa rocha.
Kafasını kesemiyorsan kalbini alırız.
Se não consegue cortar a cabeça, corte o coração.
Bence kafasında bulunduğum için rahatlıyordur.
Ele acha a minha presença muito reconfortante.
Bence ikisinin de kafasına sıkıp dinlenmeye çekilelim.
Digo para darmos dois tiros na cabeça dela e está feito.
Aktifleştirmezsen arkadaşının kafasına sıkarım.
Vai ligá-lo, - ou dou um tiro no seu amigo.
Mary, mühendis kafasına sahip biri mühendis olmalı.
Mary, uma pessoa com mente de engenheira devia ser engenheira.
Kafası çalışan kız.
A inteligente.
Piper'ı kafasından vuran sert çocuk.
A mazona que deu um tiro na cabeça da Piper Shaw?
Teknik olarak, kafasından vuran ben değilim.
Tecnicamente, não aquela que lhe deu um tiro na cabeça.
İnsanların kafasına girecek gücümüz vardı.
Temos o poder de entrar na cabeça das pessoas.
Sanırım kafası kaldırıma falan çarpmış.
Acho que a cabeça dele bateu no lancil.
Ona doğru yürüyüp kafasına sıktım.
Fui na direção dele e dei-lhe um tiro na cabeça.
Asla evlenmeyeceğimi bir türlü kafası basmıyor çünkü Merdiven'i tırmanmak gibi büyük amaçlarım var.
Ela não entende que nunca me vou casar porque tenho aspirações de chegar até ao fim da Escada. - Bem.
Kafasındaki planı size anlatınca kendinizi kaybettiniz.
E quando ela lhe contou o seu plano, você perdeu a cabeça.
Bazı kişilerin davranışların konusunda kafası karışmış durumda. Ben de dahil.
E pessoas aqui estão confusas com o teu comportamento, como eu.
Kafasında delik var.
Ela tem um buraco na cabeça.
Kafasını tıraş etmişler.
Raparam a cabeça dela.
- Kafasına delik mi açacaklar?
O que é que eles vão fazer? Furar-lhe um buraco na cabeça?
Kafasına delik mi açacaklar?
Furar-lhe um buraco na cabeça?
O şey onun kafasını koparacak.
Aquilo vai arrancar-lhe a cabeça.
Kafasının içindeki çığlıklar onu öldürecek kadar güçlü olmadan veremez.
Não até os gritos na cabeça dela forem altos o bastante para a matarem.
Kafasında delik var kızın.
Azevinho? Ela tem um maldito buraco na cabeça.
O kafasında şapka olan silahlı bir adamdı.
Era um homem com um chapéu e uma arma.
Sara Harvey'nin kafasının içi böyle gözüküyor olmalı.
Dever ser assim o interior da cabeça da Sara Harvey.
Bunu da silah çekip benden 1 metre ötede kafasına sıkarak yaptı.
Ele fez isso sacando de uma arma e disparar na própria cabeça. A três metros de mim.
Evet, Meg'in üniversiteye gitmesi için artık çok geç. Chris ise bir yere girmek için çok kafasız. - Yaşasın.
Claro que já é tarde demais para a Meg ir para a faculdade e o Chris é burro demais para entrar em algum lado.
Kafasında sesler duyup hayaller gören bir çocuk sana da tanıdık geldi mi?
Fechado por alucinações e vozes na cabeça. - Soa familiar?
Kafasındaki, beynindeki birbirine bağlı sinapslarız biz.
Somos as sinapses na mente dele. Interligados.
Ne kadar cezbedici olsa da birinin kafasına sıkacak cesaretin olduğunu hiç sanmıyorum.
Por mais tentador que seja meter-lhe uma bala na cabeça acho que não és capaz.
Herkesin kafası karıştı şimdi.
- Estão confusos agora.