Kalıyor musun Çeviri Portekizce
256 parallel translation
Hâlâ takılıp kalıyor musun? Doğru. Doğru.
Ainda estás na choradeira?
Yani kalıyor musun?
Então, fica?
Yemeğe kalıyor musun?
- Almoças cá?
Akşam yemeğine kalıyor musun?
Vai ficar para jantar, Mr. Thwaite?
Kalıyor musun? Bilmiyorum.
- Ainda não sei.
Edera. Kalıyor musun?
- Edera, tu ficas?
Yani, kalıyor musun, yoksa kasabaya mı gidiyorsun?
Quer ficar na vila ou quer ficar aqui?
Yani kalıyor musun?
Quer dizer que vai ficar?
- Yani, kalıyor musun?
Então, ficas?
Yani kalıyor musun?
Quer dizer que fica?
- Parti için kalıyor musun? - Kalmayı çok isterdim.
- Vai ficar para a festa do Chadwick, senhorita Duval?
- Kalıyor musun?
- Ficas? - Sim.
- Kalıyor musun?
- Vais ficar?
- Motel, bizimle yemeğe kalıyor musun?
Motel, você comerá conosco?
Evde hiç kimseyle yalnız kalıyor musun?
Alguma vez estás a sós com alguém da casa?
- Saçları ıslandığı zaman... - Onunla hiç yalnız kalıyor musun?
Alguma vez estás sozinho com ela?
- Akşam yemeğine kalıyor musun?
- Fica para jantar?
Kalıyor musun?
Vais ficar?
Kalıyor musun?
Ficas?
Kalıyor musun? Mantar yiyoruz. - Kusura bakmayın.
- Vais ficar em casa para comer!
Sen kalıyor musun?
E você vai ficar?
- Kurallara bağlı kalıyor musun?
- Tens a certeza que são essas as regras?
- Çok içme. Kalıyor musun?
- Não bebas demasiado.
Kalıyor musun? Ya sen?
Vai ficar?
Sen kalıyor musun?
Vai ficar? - Vou ficar!
Ne yapıyorsun? Kalıyor musun, geliyor musun?
Como é, ficas ou vais?
Geliyor musun, kalıyor musun?
Vem ou não?
Yakışıklı çocuklar etrafındayken odun gibi oluyor ve donup kalıyor musun, ve hatta o seni seviyorsa ya da sevmiyorsa bilmezsin?
Você fica congelada, dura como madeira quando está perto de um rapaz bonito você nem sabe se ele gosta ou não de você!
- Ongewasgone, sen kalıyor musun?
- Ongewasgone, ficas?
- Geliyor musun, kalıyor musun?
- Vens ou ficas?
Kalıyor musun?
Vais ficar aí?
Yemeğe kalıyor musun?
Fica para jantar?
- Akşam yemeğine kalıyor musun?
- Que é? - Vai ficar para jantar?
Peki... - kalıyor musun, yoksa gidiyor musun?
Bem ficas ou vais?
- Kalıyor musun?
- Seja como for, vais ficar?
Onun sebep olduğu izleri sık sık gizlemek zorunda kalıyor musun?
Costuma ter de esconder as marcas que ele lhe faz?
Biliyor musun, senin yanında dostumuz Shapeley amatör kalıyor.
Comparado contigo, o meu amigo Shapeley é um amador.
Geliyor musun, kalıyor musun?
Vem ou fica.
Eski günlerde nasıl sayıştığımızı hatırlıyor musun'çık çıkalım çayıra yem verelim ördeğe'...
Lembras-te de jogarmos ao "pico pico serenico"...
Kalıyorum. Sen kalmıyor musun?
- Vou ficar, você não?
Parayı almak için Pete'le kal, anlıyor musun, tatlım?
E continuas a tentar fazer o Pete aceitar o dinheiro, querida?
Benimle kalıyor musun, kalmıyor msun?
- Fica comigo?
Ateş açmak zorunda kalırdık ve Bolşevikler'in istediği savaş çıkardı. Anlıyor musun?
Teríamos de abrir fogo, e seria a guerra que os bolcheviques querem.
Anlamıyor musun? Kalırsam... belki...
Não percebes que, se eu ficasse, poderia...?
Otelde kalıyor. Müşteri, anlıyor musun?
- Estava hospedado no hotel.
Hatırlıyor musun, dişime takılan kalıbı kırdığımda nasıl delirmişti?
Lembras-te como ficou maluco quando parti o aparelho?
Sen kalıyor musun?
- Ficas por aqui?
Seni incitmek istemiyorum... fakat zorunda kalırsam seni öldürürüm, anlıyor musun?
Eu não quero fazer-te mal, mas se tiver de... rebento contigo. Entendes?
Sağ tarafta kalın demişti, hatırlıyor musun?
Ela disse para nos mantermos à direita, lembras-te?
- Testikov hangi odada kalıyor biliyor musun?
Sabes em que quarto está o Testikov?
Belki de orada kalırım. Beni anlıyor musun?
Pode ser que fique lá.