English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ K ] / Karmasık

Karmasık Çeviri Portekizce

5,184 parallel translation
Ve hayatımı karmaşık bir hale sokmak istemiyorum.
E não quero confusões.
Olay nedir? Pekala, biraz karmaşık bir mevzuu olduğu açık fakat bu konuyu her konuştuğumuzda ikimizde aşırı derecede azıyoruz ve işin sonu sikişle sonlanıyor.
Está bem, questões que complicam, o facto de que cada vez que discutimos isso, ficamos excitadíssimos e acabamos a foder.
- Rath, bak, bu biraz karmaşık.
- Rath, é complicado.
- Karmaşık falan değil.
- Não é complicado.
Kulağa çok karmaşık geliyor.
Parece muito sofisticado.
- Aile, karmaşık bir şeydir.
- A Família é uma coisa complicada.
Şimdi kutu kutu pensenin karmaşık anlamını daha iyi kavrayabiliyorum.
Vejo alguns elementos de "Red Rover", com um pouco de escardilho misturado.
Bu biraz karmaşık bir durum.
Então diz-lhe para se ir embora. É um bocado mais complicado.
Bunlar şimdiye kadar gördünüz en karmaşık beyin taramaları.
Estas são as tomografias cerebrais mais complicadas que já viram.
Onları ayırmak sırf bu yüzden bile çok karmaşık bir işlem.
Separá-las é ainda mais complicado devido ao facto...
Muayene masasında yatan karmaşık duygularla dolu hamile bir kadına ilk seçenek olarak gebeliği sonlandırmayı önermesini çok yadırgadım.
Só acho chocante a primeira opção apresentada a uma mulher grávida confusa emocionalmente ser a interrupção.
Hiç mantıklı değil. Bilmeceler söyleyen biri değildir. Karmaşık biri değil, bunun için gerekli dikkat süresi yok.
Não faz sentido, ele não faz charadas, não é complicado.
Bilmiyorum. Orası biraz karmaşık.
Não sei, é complicado.
Her canlı doğa tarafından yazılmış ve evrimce düzenlenmiş bir başyapıttır. Çalışmanın ve üremenin talımatlarını yaşamın karmaşık düzeneğini içerirler.
Cada ser vivo é uma obra-prima, escrita pela natureza e editada pela evolução, as instruções para operar e reproduzir a complexa maquinaria da vida.
Kızımı bana getirebilirdin ama seni ilgilendirmeyen şeyleri araştırıp anlaşmayı karmaşık hale getirmeyi seçtin.
Podias ter-me trazido a minha filha, em vez disso, decidiste complicar o nosso acordo investigando coisas que não te dizem respeito.
Evet, uh, karmaşık.
- Bem, é complicado.
Narin parçaların karmaşık bir derlemesi. Her birinin bir amacı var.
Um conjunto tão complexo de partes delicadas, cada uma com um propósito.
Eminim ki onun çok karmaşık bir insan olduğunu, şimdiye kadar anlamışsınızdır.
Sei que já deve ter percebido que ela é uma pessoa bastante complicada.
Ama onunla, işler biraz daha karmaşık vardır.
Mas, com ela, as coisas são um pouco mais complicadas.
Jafar, bu mesele gittikçe daha da karmaşık oluyor.
Jafar, este assunto está a ficar complicado.
Anne, bu olay biraz daha karmaşık.
Mãe, é tudo muito complicado.
Düşündüğümden daha da karmaşık.
É tudo mais complexo do que eu pensei.
Jason, Normandiya Çıkarması'nda yaklaşık 200.000 müttefik hayatını kaybetti.
Jason, sofremos mais de 200 mil baixas aliadas na Normandia.
Sadece aramızdaki her şeyin ne kadar karmaşık olduğunu biliyorsun.
Como as coisas são complicadas entre nós. Entendes?
Aslında ben bizim ilişkimizin hayatımdaki en az karmaşık ilişkilerden biri olduğunu düşünüyorum.
Sinto que a nossa relação é uma das menos complicadas da minha vida.
Bu iş bu kadar karmaşık olmamalı. Oldu bile.
- Não devia ser assim tão complicado.
- Karmaşık biri.
- Uma pessoa complicada.
Kesinlikle ev yapımı, ama yapısı karmaşık.
É definitivamente caseiro, mas complexo.
Ayrıca çok da karmaşık bir şekilleri var.
E têm também um formato muito complicado.
Karmaşık mesajlar alıyorum şu an.
Estou a receber informação contraditória.
İşler ters gittiğinde, birinin kıçınızı çatışmadan çekip çıkarması lazım. İletişimde olacağım.
Alguém terá de vos safar quando as coisas correrem mal.
Hitler'in, dünyanın diğer ucundaki savaş uçaklarının yerlerini bulabilen, çok karmaşık bir radar sistemi.
É um sistema de radar complexo, que consegue localizar um dos aviões de guerra do Hitler, do outro lado do mundo.
Tekrarlıyorum, karmaşıklık. Diyorsun ki birileri doğurganlık krizinin çıkacağını biliyordu ve buna karşı aşılamayı buldular ki bu ne demek oluyor?
Queres dizer que alguém sabia que a crise vinha a caminho, e se vacinou contra ela, e o que é que isso significa?
Sonra işler karmaşık bir hal almaya başlamış.
E, depois, as coisas começaram a descontrolar-se.
Dünyadaki en karmaşık yapı hakkında, kapsamlı bilgilere ulaşmaya çalışıyoruz. Beynimiz hakkında.
Nós estamos a tentar perceber melhor o objecto mais complexo do mundo : o nosso cérebro.
Onlar robotlar yerine bikiniyi, karmaşık yerine basit olanı seçtiler. Ve iki insan arasında yaşanmışlık varsa ve işler zorlaşırsa en kolay ve yol en yakın yol sürtük kişinin kollarına kendini atmaktır.
Preferem biquínis em vez de robôs, simples em vez de complicado e quando há historial entre duas pessoas e as coisas se complicam, é fácil cair nos braços da opção mais próxima e vadia.
Çok karmaşık.
É tão complexo!
- O kadar karmaşık değil Stewie.
Não é assim tão complicada, Stewie.
Gördüğüm en gelişmiş, en karmaşık sistemdi.
Era o sistema complexo e mais avançado que já vi.
Bazen insanlar daha karmaşık olabiliyor.
Às vezes as pessoas podem ser muito complicadas.
Gördüğüm en karmaşık tasarımdı.
Era o layout mais complicado que eu já tinha visto.
Bu durumda, kadeh kanadı çok karmaşık olabilir.
Nesse caso, essa dobra do guardanapo na taça pode ser muito complicada.
Bu karmaşık bir durum.
- Isso é complicado.
Evet, napalım karmaşık biriyim.
- Sim, sou uma complicada.
Bu durum kemoterapi neticesini daha da karmaşık hale getiriyor.
Isso torna a químio muito mais complicada.
Kocaman, karmaşık bir askeri proje.
É um enorme e complexo, projecto militar.
Seni beğenirdi... karmaşık karakterli, zeki ve güzelsin.
Ele iria pensar que é... sofisticada, inteligente, bonita.
İşte, bu çok karmaşık sanki.
Esta tem rabiscos.
Biliyorum durum karmaşık ve ikimiz de farklı yerlerden bu noktaya geliyoruz.
Entendo que seja complicado e que são situações completamente diferentes.
Sonra çocuklar olur ve kendini daha karmaşık bir şeyin içinde bulursun- -
E depois tens filhos, e depois misturas isso tudo...
Hayat karmaşık bir şey, ne var bunda?
A vida é complicada, e daí?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]