Katarina Çeviri Portekizce
318 parallel translation
"İki oğlan bize bakıyor" dedim yanımdaki Katarina'ya.
"Há dois rapazes a olhar para nós", disse-lhe. Ela chamava-se Katarina.
Ve Katarina göğüsleri ve güzel kalçasıyla yanımdaydı.
Sempre com a Katarina do meu lado com as mamas e as coxas torneadas.
Sonra içlerinden en cesur olanı yaklaştı ve Katarina'nın yanına çömeldi.
Então um deles, o mais corajoso veio para cima de nós e sentou-se ao lado da Katerina.
Birden Katarina'nın "Neden gelmiyorsun?" dediğini duydum.
De repente a Katerina disse : "Tu não vens para aqui?"
Birden çocuk onun üzerine çıktı. Katarina onun kalçasını tutarak içeri girmesine yardım etti.
De repente ele já estava em cima dela e ela segurou-lhe as costas.
Katarina'nın mırıldandığını ve güldüğünü duyuyordum.
Eu ouvi a Katarina sussurrar no ouvido dele e rir-se.
Katarina "Git ona!" dedi.
A Katarina disse, "Vai lá ter com ela agora".
Katarina yandan bize bakıyordu ve onun sırtına dokunuyordu.
A Katarina ficou do lado dela a olhar e segurou-o de costas.
Çocuk boşaldığında Katarina ona sarılıyor ve eliyle mastürbasyon yapıyordu.
Quando ele se veio, ela abraçou-se a ele e fê-la vir-se com a mão dele.
Ve Katarina boşaldığında çılgınlar gibi bağırıyordu.
E quando ela teve o orgasmo gritou muito alto.
Katarina pantolonunun düğmelerini çözdü ve onunla oynamaya başladı.
A Katarina desabotoou as calças dele e começou a brincar com ele.
- Katarina son zamanlarda sana iyice tutuldu.
- A Katarina tem uma queda por ti.
- Bak görüyor musun, Katarina?
- Ouviste isto, Katarina?
- O yazıyı yazan Katarina'ydı.
- Na verdade foi ela que o escreveu.
- Sen bu kadar akıllı mısın Katarina?
- És assim tão inteligente?
Bu yüzden Katarina oturup makaleyi yazdı ve bana telefonda okudu.
Então a Katarina escreveu-o e ditou-o ao telefone.
Şerefe, Katarina!
Saúde, Katarina, minha boneca!
- Neyiniz var, Katarina?
- O que foi, Katarina?
Tepeden tırnağa berbat bir herifim ama başka türlü de olamıyorum.
O que é curioso, é que para a Katarina... Não sou nada mais que um covarde.
Keşke Katarina'da böyle yemek yapmayı öğrenseydi.
Adoraria que a Katarina aprendesse a cozinhar assim.
Katarina benden çok daha iyidir.
Mas a Katarina é uma boa cozinheira.
- Duyuyor musun, Katarina?
- Ouviste, Katarina?
"Katarina İsviçre'deki servet üzerinde hak iddia etmekten vazgeçerse boşanmayı kabul ederim."
Isto é o que ele vai dizer : "Concordo com um divórcio, " se a Katarina declinar os nossos bens na Suíça. "
O zaman İsveç'te ne var ne yok sen al diyecek.
- Mas Katarina, eu disse... - "Fica com tudo na Suécia."
Katarina bir iş adamı. Bu iki sözcük de aynı derecede vurgulanmalı.
A Katarina é um "homem de negócios", com ênfase em ambas as palavras.
O zaman biz çocuğuz.
Mas a Katarina e eu somos crianças.
Katarina'nın içinde ağlayarak oturan küçük bir kız var,... düşmüş, canı yanmış..... ama kimse onu avutmaya gelmiyor.
No fundo, a Katarina é uma criança que chora porque caiu ao chão e ninguém a veio ajudar.
Ben de hiç büyümemişim,..... ne denli terbiyesizlik edersem edeyim,..... Katarina beni sevsin istiyorum.
E eu também não cresci. Choro porque a Katarina não me ama, apesar de eu me portar mal.
Sen kendini bu kadar yeri doldurulamayacak bir insan mı sanıyorsun sevgili Katarina?
Achas-te assim tão indispensável, querida Katarina?
Artık Katarina ve Peter'ın neden bir cehennem hayatı yaşadıklarını biliyorum.
A Katarina e o Peter discutem porque não comunicam.
Bu arada, Peter ve Katarina'dan bir mesajım var. Pazartesi günü seni buradan arayacaklar.
A propósito, o Peter e a Katarina vão ligar-te na segunda.
Peter ve Katarina'ya ne diyeceksin?
Que dirás ao Peter e à Katarina?
Yaşlı Katarina Kepler inanılmaz derecede aksi bir kadındı.
Katarina Kepler era uma velha mulher intratável.
Peter ve Katarina seninle hiç görüşmediler mi?
O Peter e a Katarina nunca se consultaram consigo?
Katarina sadakatsizdi... ve ben de.
A Katarina foi-me infiel, e eu também.
Deneyimini yaşamazsın... Katarina'yı banyo paspasında acı veren bir gırtlakla görmek dışında,
Não teria a sua experiência incrível, e a Katarina estaria no chão da casa-de-banho com a garganta cortada.
Katarina'ya söylesem mi?
- Devo dizer à Katarina...
Katarina?
Katarina?
Bilmiyorum, Katarina.Kahrolası sezgim bunu bırakıvermiyor.
Não sei, Katarina. A minha maldita intuição não me larga.
Ve sonra Katarina ile karşılaştı ve ona delice aşık oldu.
Depois conheceu a Katarina e apaixonou-se perdidamente.
Katarina'nın onun üzerinde çok kontrolü vardı.
A Katarina tinha muito controlo sobre ele.
Katarina Paris'te olacaktı... hafta ortasına kadar.
A Katarina estava em Paris até meio da semana.
Felaketten beş gün önce... Katarina ve Peter uykusuz bir gece geçirirler.
Cinco dias antes da catástrofe a Katarina e o Peter passaram uma noite sem dormir.
Katarina, söz verdin.
Katarina, prometeste.
Artık Katarina yatağı gidiyor.Yediye çeyrek kala kalkmak zorundayım.
A Katarina vai para a cama. Tenho de me levantar às 6h45.
Yorgunum, Katarina.
Estou cansado, Katarina.
Felaketten dört gün önce, Katarina moda gösterisini hazırlar.
Quatro dias antes da catástrofe, Katarina prepara o seu desfile de moda.
- Hadi, Katarina.
- Anda daí, Katarina.
Özür dilerim, Katarina.
Desculpa-me, Katarina.
- Ama sevgili Katarina..
- Mas, minha querida Katarina...
- Hadi, Katarina.
- Anda lá, Katarina.