Kaçıyorsun Çeviri Portekizce
2,724 parallel translation
Olay mahalinden mi kaçıyorsun?
Vais fugir de cena?
Şimdi Nevada'da kanundan kaçıyorsun.
Então, andas a fugir às autoridades do Nevada.
Şimdi de kaçıyorsun.
- Agora corres.
Nereye kaçıyorsun?
Onde você está correndo?
Mike, neden benden kaçıyorsun?
- Mike, porque estás a evitar-me?
Ne zaman seninle konuşmaya çalışsam, kaçıyorsun.
Sempre que tento falar contigo, corres para o lado oposto.
Sorumluluklarından kaçıyorsun.
Foges às responsabilidades.
* Bebeğim, sana söylediğim her şey doğruydu benden kaçıyorsun, saklanıyorsun.
? ?
Hep benden kaçıyorsun.
- Estás sempre a abandonar-me.
Senin için endişelendim. Ama yardım etmek istedikçe benden kaçıyorsun.
Desculpa-me, não queria assustar-te, mas tens-me evitado desde o evento de beneficiência.
Kimden kaçıyorsun?
De quem estás a fugir?
Shin... sen yine benden mi kaçıyorsun?
Shin... Estás a fugir de mim outra vez?
O yaşıyor, buna inanmayacaksın, çünkü olduğun şeye bile tahammülün yok, o yüzden kendinden kaçıyorsun ve senin gibi insanlardan nefret ediyorsun ve seni sevenleri incitiyorsun.
Ele está vivo, mas não queres acreditar... porque não suportas o que és, foges de ti mesmo, odeias todos iguais a ti... e magoas qualquer um que se importe contigo!
Benden kaçıyorsun. Konuşmalıyız.
Tens andado a evitar-me, está na altura de falarmos.
- Kimden kaçıyorsun? - Ne?
De quem está a fugir?
Tek başına kaçıyorsun falan.
Sozinho e exilado...
Hadi ya. - Kimden kaçıyorsun?
- Está a correr porquê?
Deliriyorsun sen. Aklını kaçırıyorsun.
Estás a enlouquecer.
Hadi ufaklık, filmi kaçırıyorsun.
Anda lá, companheiro.
Kendini dış dünyadan soyutlayıp yeni insanlarla tanışmaktan kaçınıyorsun çünkü bir daha o hissi yaşamak istemiyorsun.
Fecha-se para o mundo e evita conhecer novas pessoas porque não quer sentir esta perda nunca mais.
Hükümete ait bir mahkûmu kaçırıyorsun mankafa!
Estás a raptar um prisioneiro do governo, branquinho!
Teklifini kabul edip, Chuck ve Buz'u buradan kaçırmaya çalışacağımı sanıyorsun.
Achas que vou simplesmente aceitar a tua oferta, e tentar escapar com a Frost e o Chuck.
Fazla kaçırdığım için, bitirmek istemedim. Ve utandım. Saçma davranıyorsun.
Não queria beber o resto, porque já bebi muito, e eu estava com vergonha, Tu estás estranho.
Oyuncağın bütün olayını kaçırıyorsun.
Não estás a perceber o objectivo da brincadeira.
Amy, olayı kaçırıyorsun.
Amy, não estás a perceber.
Bir muafiyet belgesi imzalattı acil yangın kaçış talimi verdi ve ferahlatıcı bir kalp masajı dersi verdi. Şaka mı yapıyorsun?
Gozas?
Sadece sorumluluk almaktan kaçınıyorsun.
Estás é a tentar evitar ser responsável.
Ahbap, bir noktayı gözden kaçırıyorsun.
Mano, não estás a ser objectivo.
Ama Somali'deki kaçırma olayı- - 6.30'da kalkıyorsun, eve gece 2'de dönüyorsun.
Mas este sequestro na Somália... Levantas-te às 6 : 30 e voltas às 2 da manhã.
Vallahi çok şey kaçırıyorsun.
Não sabes o que estás a perder.
Filmi kaçırıyorsun.
Estás a perder o filme.
- Altı eyalette adam kaçırma, gasp ve cinayetten aranıyorsun. - Beni dinleyin.
- É procurado em seis estados por rapto, extorsão e homicídio.
- Altı eyalette adam kaçırma, gasp ve cinayetten aranıyorsun.
- Fui tramado! - É procurado em seis estados, acusado de rapto, extorsão e homicídio.
- Evet kaçırıyorsun. Ayrıca çok mantıksız davranıyorsun.
E também estás a ser totalmente irracional.
Yemeği fazla kaçırıyorsun.
Comi um pouco demais.
Elmaslardan fazlasını kaçırıyorsun, değil mi, Roughcut?
Está contrabandeando mais que diamantes, não, Rough Cut?
Çocukluğuma atıfta bulunma şansını hiç kaçırmıyorsun.
Não perde uma oportunidade de se referir a mim como "rapaz".
Ama sen de aklımı kaçırdığımı sanıyorsun. Kendimi insanlığa kapatmış bir vampirden koruyabileceğime inanmak istediğim için.
Mas tu achas que eu sou doida... em acreditar que posso proteger-me sozinha de um vampiro que desligou a sua humanidade.
Kaçınılmaz olanı uzatıyorsun.
Estás a prolongar o inevitável.
Robert Mitchum'ı kaçırıyorsun.
Vais perder o Robert Mitchum.
Önemli noktayı kaçırıyorsun.
Não estás a entender.
Onu gözden kaçırıyorsun.
Falta-te o Brody.
Uykun kaçınca ne yapıyorsun?
Que fazes quando não consegues dormir?
Onu gözden kaçırıyorsun.
Está a escapar-te ele.
Hadi ama Reid, dolabında sadece 4 çift ayakkabısı olan kaç kadın tanıyorsun?
Quantas mulheres conheces que têm apenas 4 pares de sapatos no armário?
Sana durmanı söyledim! Neden kaçıyorsun, ha?
Porque está a fugir?
Susturucu kullanan kaç tane kızgın sevgili tanıyorsun sen?
Quantos namorados enraivedicos conheces que iam comprar um silenciador?
- Ana fikri kaçırıyorsun!
- Não estás a perceber!
- Kaç yıldır Bali'de yaşıyorsun?
Foi há 39 anos. Há quanto tempo está em Bali?
Üzgünüm Tony ama sana bu tarz şeyleri söyleyemem, hemen ağzından kaçırıyorsun.
Não te posso contar muito, porque és uma boca aberta.
Kaç yaşında olduğumu sanıyorsun?
que idade pensa que tenho?