Keşiş Çeviri Portekizce
688 parallel translation
Kardeş bir keşiş, üstelik de gayet şişman.
Um pobre frade e bem gordo.
Ama bu keşiş gördüğüm en tehlikeli kılıç us...
É um dos espadachins mais perigosos...
Bence ödeştik, keşiş.
Já estamos quites.
Dur, keşiş.
- Não. Espera.
Selam sana kuşkucu keşiş!
Viva, frade desconfiado!
Boşuna Keşiş Tuck dememişler.
O nome fica-lhe bem.
Keşiş Tuck, Will Scarlett.
Frei Tuck, Will Scarlett.
Keşiş Tuck!
Frei Tuck!
Keşiş Tuck bizi evlendirir.
O Frei Tuck podia casar-nos.
Keşiş Tuck, kasabaya.
Frei Tuck, vai à cidade.
- ATSUSHI WATANABE Kör Keşiş - SO JIN Haydut Reisi
Lavrador Rikichi YOSHIO YSUCHIYA
Yıllarca, düşünceli, keşiş hayatı sürmen yanlış.
É errado ficar aqui... ano após ano, sofrendo, vivendo a vida de um ermitão.
Bir keşiş demek.
Era um eremita.
Oldukça garip biriydi, neredeyse bir keşiş gibi.
Ele era bastante excêntrico, quase um eremita.
Bir büroda kilitli keşiş gibi.
Como um eremita, trancado num escritório.
Ben bir Koliçev değilim, yalnızca mütevazı keşiş Filip'im. Ben Tanrı'nın emirlerini taşıyorum, çar olmanın niteliklerini değil.
Eu não sou Kolychev, mas o humilde monge Filipe, e não tenho nada a ver com os teus assuntos.
Benim eylemlerim neden seni böylesine ilgilendiriyor keşiş?
Em que é que te incumbem, monge, meus assuntos de czar?
Beni Keşiş gönderdi.
O Monk mandou-me cá.
Keşiş McGuinness'in arkadaşı olduğunu söyledi.
Ele disse que era amigo de Monk McGuinness.
Babamı cennetin kapısında dilenen sakallı bir keşiş olarak hayal ederdim.
E já imaginava o meu pai disfarçado de sacristão barbudo a fazer o peditório à porta do paraíso.
Fakir bir keşiş gibi burada kalıp, ruhani bir sadelik içinde olmak, beni, sana daha da yaklaştıracak bir yol mu?
Ficar aqui, como um monge em simplicidade de espírito? Este é o caminho que me levará para perto do Senhor?
Ben farklıyım. Bir keşiş değilim, özgür bir adamım.
Eu posso, sou do mundo, sou livre.
Bizi zorla dine döndürmek için birkaç nöbetçi veya keşiş çağır istersen.
É para não trazeres militares e monges que nos forçam a abraçar a vossa fé.
Tam bir keşiş olup çıktığım söylenemez... ama çok çaba gösteriyorum.
Não tenho sido exactamente o monge do ano, nem nada parecido, mas tenho-me esforçado.
Bu isimdeki bir keşiş burada yaşarmış.
Vivia aqui um monge, que se chamava Legont.
Bu kayıp seferden günümüze ulaşan tek belge keşiş Gaspar de Carvajal'ın günlüğüdür.
O único documento que restou da desaparecida expedição... é o diário do frei Gaspar de Carvajal.
Kapa çeneni, keşiş!
Cale-se monge!
Keşiş, dua etmeyi unutma ki Tanrı'nın gazabı merhametli olsun.
Monge, não se esqueça de rezar, senão Deus... pode enviar-nos um mau final.
Hepimiz Keşiş olamayız.
Nem todos podemos ser frades.
Bir keşiş açlığı anlayabilir.
Um monge pode entender a fome.
Oradayken bir keşiş gibi yaşamanı senden bekleyemem.
Não pedirei que vire monge enquanto está fora.
" Bu keşiş, Cenevre'de, Toulouse'da, Lyon, Paris ve İngiltere'de,
Este frade, dizem que esteve em Genebra, em Toulouse, em Lyon, em Paris, depois na Inglaterra, e que depois foi para a Alemanha, de onde veio para a Itália e foi preso.
Kehanetinde bulundu bir keşiş gibi.
Profetizou-me morte ruim.
Bu keşiş başlığını imgeliyor.
Designa o capuz do monge.
Ve bir keşiş düserek ölmüş.
E um monge caiu e morreu.
Hapishanede tanıştığım keşiş.
É o monge que conheci na prisão.
3 asır önce Dom Perignon adında bir keşiş.
Há três séculos, um monge de nome dom Perignon...
Ve bu o iki keşiş içinde geçerli.
E para os dois monges também.
Tabii, eğer piskoposla görüşeceksen keşiş gibi giyinmek zorundasın.
Claro, se vai ao Bispo, é o hábito que faz o monge.
Keşiş Wuhua.
Monge Wuhua,
"bir keşiş, dünyevi zevklerden vazgeçmeli."
"Um monge deve renunciar ao mundo do desejo".
lmperius adında bir keşiş var orada.
Há lá um monge chamado lmperius.
Keşiş!
Monge!
Bunlar keşiş!
São os monges!
Bu keşiş değil.
Ele não é nenhum monge.
1783'de Caligari adında bir keşiş,
O Gabinete do Dr. Caligari.
Keşiş, Eyalet Hapishanesi.
Monk, prisão do condado?
Yutkunmasına, eti yiyiş... sebzeleri kesiş şekline... viski bardağını ya da sigarayı tutuşuna dayanamıyordum artık.
Não suportava ouvi-lo mastigar... ou vê-lo cortar a carne, comer os vegetais... segurar o cigarro, um copo de uísque...
Burası yatak odam pir kesiş gibi yaşadığım yer.
Este é o meu quarto, onde eu vivo como um monge.
- Keşiş gibi mi?
- Que quer isso dizer?
bir keşiş olmayacağım
Não me farei monge. - Yee Lung!