Kitabım Çeviri Portekizce
4,383 parallel translation
Ders kitabımı.
Não sei do meu livro.
- Devam kitabımın konusu nedir Joe?
Como será a minha sequência, Joe?
Kitabım vardı, neredeyse iyiydi.
Tinha o meu livro, era quase bom.
- Keşke kitabımı getirseydim.
Sabia que devia ter trazido o meu livro.
Kitabımın ortasını kim yırttı?
Quem arrancou o meio do meu livro?
Şifre kitabımı ilk yardım çantasında taşımıyorum.
Eu não carrego o meu decifrador no meu kit de primeiros-socorros.
Dinle pek dua eden biri olmadığımı biliyorsun çünkü benim kitabımda bu yalvarmakla eş değerde.
Sabes que eu não sou de rezar. Na minha opinião, é o mesmo que implorar.
- Kitabım istediğim kadar konuşulmadı!
A publicidade ao meu livro não era o que eu queria!
Little Woman kitabım nerede benim bu arada?
Um ano. Onde está a minha cópia de "Mulherzinhas"?
Kitabımın bir sosyopatla aynı çevreyi paylaşması hoşuma gitmiyor. Can sıkıcı bir durum.
Não gosto da ideia do livro estar no mesmo espaço que um sociopata.
Kitabımı almaya geldim ben.
Vim buscar o meu livro.
Suç ortağın sanma beni. Kitabımı almaya gelmiştim.
Eu não sou o teu parceiro de crime.
Bence bu ilk kitabım olduğu için stres yapıyorum.
O mais stressante disto é ser o meu primeiro livro.
"Ye, Dua Et, Sev" kitabımı son seansımdan sonra evinde bırakmıştım ve hep onu bulacağını ve beni arayacağını umut etmiştim.
Deixei a minha cópia de "Comer Orar Amar" na tua casa depois da minha última sessão e sempre tive esperança que a encontrasses e me ligasses.
Bu arada kitabım çok iyi gidiyor çocuklar.
As coisas estão a correr muito bem com o meu livro.
Kitabımı anlatıyorum sadece.
Nada. Só estou a falar do meu livro.
Seni temin ederim, kitabımızda alkolikliğine vurgu yapmayacağım.
Asseguro-lhe que não irei realçar o seu alcoolismo no nosso livro.
Hâlâ kitabımı bulamadım!
Ainda não encontrei aquele livro!
Anne Frank'in sözü. Bu bana, Anne Frank kitabımı Ray Lewis'ten almam gerektiğini hatırlattı.
Foi dito pela Anne Frank, o que me recorda que preciso de pedir o meu livro de volta ao Ray Lewis.
Sıradaki kitabımızı seçiyoruz da.
- Estamos a escolher o próximo livro.
Kulüp için bir sonraki kitabımızı seçmeliyiz.
Temos de escolher o livro para o clube.
Bana Catullus'un Carmina kitabımı getirin.
Traga-me a minha cópia da "Carmina" de Catullus.
Tatlım, bu Jane Eyre kitabından bir alıntı.
Querido, isso é da Jane Eyre.
Yalan söyleyip, "Evet." demek isterdim, ama arabanızdan tarih kitabımı aldım...
Gostaria de mentir e dizer que sim.
Siktir et kitabı. O senin için yazılmadı tamam mı?
Que se lixe o livro, não foi escrito para ti.
- Çalışmadan önce harita kitabına bakacağım.
Vou consultar um atlas antes do trabalho.
Şu heyecanlı kitabı bitirmek zorundayım.
Tenho de acabar este excitante livro. - Harry Potter?
Kitabı hafızama aldım.
Eu decorei este livro.
- Yemek kitabı mı?
Meu Deus, o livro de culinária?
Senin için hazırladığım anı kitabına bak.
Vê todas estas memórias que eu fiz para ti.
Arkasında yarak kürek şeyler yazan kitabı mı diyorsun yoksa? Evet.
É o livro que tem aquelas cenas todas escritas na contracapa?
Kitabın neresinde şok tabancası taşıyamayacağımız yazıyor? İlk sayfasında.
Onde, no código de conduta, diz que não podes andar com um taser?
Ancak, kitabı yazarken, istismarı kanıtlayamadım.
Mas quando estava a escrever o livro, não consegui provar os abusos.
Bütün çabalarımıza rağmen Texas Ders Kitabı Deposu Bilinçlendirme Meclisi halkı Texas Ders Kitabı Deposu konusunda bilinçlendirmede başarısız oldu.
Apesar dos nossos melhores esforços, o Conselho para a Consciência da Escola dos Depósitos de Livros do Texas falhou na sua missão de gerar consciência pública da Escola dos Depósitos de Livros do Texas.
- Anı kitabı mı?
- É um livro de memórias?
Onun yerine olsam, o küçük kitabı ağzımı oynatmadan okumaya çalışırdım.
Se fosse a ele, concentrava-me em ler aquele livrinho sem mexer os lábios.
Sanırım son kitabından beri hiçbir şey öğrenmemişsin.
Parece que não aprendestes nada desde o teu último livro.
Tanrım, bir kahve sehpası kitabı okuyun!
Credo, leiam um livro!
Taktik Kitabı mı?
- O livro das peças?
Taktik Kitabı mı bu?
Isto é o livro das peças?
Koltuğun üzerindeki Taktik Kitabı'nı mı diyorsun?
Referes-te ao livro de peças em cima do sofá?
Taktik Kitabı'nı hâlâ atmadığım için özür dilerim.
Ouve, desculpa ainda ter o livro das peças.
Bakalım çok kıymetli Taktik Kitabı'na ne olacak? Yapma!
Vamos ver o que faz ao teu precioso livro de peças.
Kızımın okulunda canlı tarih kitabı günü var.
A escola da minha filha vai fazer um livro de história ao vivo.
Alexis bana kitabını almıştı, hala okumadım ama.
A Alexis comprou-me o livro dele, mas ainda não o li.
Saat kaçta ve hangi kitabı okuyormuş gibi yapacağım?
A que horas é, e o que é que tenho de fingir que estou a ler?
Kitabı kapağına bakarak değerlendirmeyin, bayım.
Não julgue um livro pela capa.
Kitabında seninle ilgili bir seks sahnesi yazdı,... ben bile soğuk suya uzanmıştım,
Ele escreveu uma cena sexo sobre ti que me fez ir beber água gelada.
Rochester Üniversitesi'nin kitabı mı?
É da Universidade de Rochester?
Kitabı hatırladın mı?
Lembra-se do livro?
- Kitabı hatırladın mı?
- Lembra-se do livro?