Knock Çeviri Portekizce
121 parallel translation
Bir de Knock adında bir emlakçı vardı. Onun hakkında pek çok söylenti dolasıyordu.
Havia também o agente de imobiliária Knock.
Emlakçı Knock'a görünen, karanlıklar içinde etrafını sarıp boğan bir güç vardı, Nosferatu.
Parecia que o agente imobiliário, Knock, fora forçado a entrar na escuridão com a aproximação do estrangulador, Nosferatu.
Korku içindeki kasabalı bir kurban arıyordu :
A cidade acometida pelo medo procurava uma vítima : era Knock.
"Knock'u yakaladılar!"
"Apanharam o Knock!"
Booker knock-outla galip.
Ganha o Booker por nocaute.
Kutsal bir ışıkla onları yere serdin sekiz, dokuz, on ve knock out!
Derrubaste-os com um raio celestial - oito, nove, dez, fora.
( Hollering ) l don't want to knock anyone's religion, but...
Não quero ofender a religião de ninguém, mas...
Nakavt için uğraşma!
Não vás para o knock-out!
Nakavt için uğraşma.
Não vás para o knock-out.
Nakavt istiyor.
Vai para o knock-out.
Bayanlar, baylar.. .. şok edici bir sonuç, nakavtla sonuca ulaşan.. .. dünyanın yeni ağır s, klet şampiyonu...
Senhoras e senhores, num espectacular golpe de teatro, obtendo uma vitória por knock-out, o novo campeão do mundo de pesos pesados...
Milhouse, "knock, knock" şakalarını biliyor musun?
Milhouse, conheces algumas piadas "knock, knock"?
Tık tık.
Knock, knock!
- Knock knock.
- Knock knock.
- Küçük Jerry'nin bayılmış gibi yapmasını mı istiyorsun?
Quer que o Jerry Júnior faça um knock-out simulado?
Herşeyden önce, bir horoza bayılmış gibi yaptırabileceğini sanmıyorum.
Para já, acho que não consegue obrigar um galo a um knock-out.
Nakavt ile kazanan ve halen daha tartışmasız manevi krallığınızın hükümdarı İsa "Kurtarıcı" Mesih.
Campeão por knock-out e ainda governante indisputado do reino espiritual, Jesus "El Savior" Cristo.
- Tak, tak.
- Knock knock.
- Hey, Jimmy.
- Knock, knock. - Olá, Jimmy.
- Evet Jimmy?
- Knock, knock. - Que há, Jimmy?
Knock, knock!
Knock, knock!
Knock-knock.
Knock-knock.
Bu köşede eski ağırsiklet boks şampiyonu... 213 pound ağırlığında... 31'e 0 derece ve 25 knock-out ile...
Neste canto, o desafiante e antigo campeão mundial dos peso-pesados... pesando 96,5 quilogramas... com uma marca de 31 a 0, com 25 nocautes...
Rakibi, 205.5 pound ağırlığında... 26'ya 0 derece ve 23 knock-out ile... şu anki ağırsiklet boks şampiyonu...
Seu oponente, pesando 93 quilogramas... com uma marca de 26 a 0, com 23 nocautes o atual campeão mundial dos peso-pesados...
Bildiğim tek şey şampiyonun knock-out olduğu.
Agora ele só é o campeão da lona.
George kendi kendini knock-out etti.
George se nocauteou.
Üç kere denedi sonunda Muhammad Ali'yi yenemeyeceğinin farkına vardı. Ve kendini knock-out etti.
Ele treinou três assaltos, percebeu que perderia para Muhammad Ali... e se nocauteou.
Don't knock a multi-platinum single.
- Ganhou vários discos de platina!
Tık, tık.
Knock, knock.
Nakavt anını ben çektim, çünkü Stanley şarj yapıyordu.
Eu cheguei a filmar o knock-out porque o Stanley estava a mudar a carregar.
Tak tak.
Knock, knock.
"Her şeyin olabildiği darmadağın bir yerde durmak çılgınca"
"Knock off your nappin' " It's a crazy, messed-up place where anything can happen
- Knock, knock.
- Knock, knock.
Mouffetard, Bondoufle, Pontault - Combault, Marolles en Hurepois de Mandelieu la Napoule ve Knock le Zoote.
Marolles-en-Hurepoix, Mandelieu-La Napoule e KnOK le Zout.
Dışarı!
Knock out.
Duopoly, Parchoosey, Şaka Hamuru ve Vur-Kır Cyborg'ler.
Duopoly, Parchoosey, Humor Putty e Sock'Em Knock'Em Cyborgs.
Tık tık, hanımefendi.
Knock, knock, senhora.
Knock out 3. raund.
TKO, "Nocaute técnico", no terceiro round.
Aslında insanlarla böyle papaz olmamalısın ya da sırf sinirlendin diye, insanlara top fırlatmamalısın.
Não podes andar por aí a por as pessoas knock-out. Ou atirar-lhes com bolas, só porque estás chateado.
Sonra ne yaptın? Bezini mi değiştirdin?
- Puseste-o knock-out?
Sahanın dışına Knock it out of the park, Burrell!
Rebata para fora do campo, Burrell!
Brian, tık tık.
Ei, Brian, knock, knock.
Teknik nakavt.
O knock-out técnico.
Muhammed Ali onu yere sererdi.
Muhammad Ali teria deixado knock out.
Teknik olarak nakavt deriz.
Diria que, em termos de boxe, foi um knock-out técnico.
Knock off.
Parar.
Fransız Jean Despot, Norveçli Tiller'le mücadele ediyor.
Despeaux está a socar o norueguês procurando um knock-out.
Tak, tak.
Knock, knock.
Jackie, kapıyı çalsana.
Knock! Desculpa.
Qubeck77 - Tak, tak.
Knock, knock.
Tak tak.
Knock, Knock.