Kokusu Çeviri Portekizce
4,534 parallel translation
Biraz kabarcıklansın yoksa un kokusu gelir.
Deixa ferver ou vai ficar com gosto a farinha.
- Yoksa çoktan kan kokusu aldınız mı?
Ou já sentiu o cheiro de sangue?
Zamanında bir yangın araştırmacısı gaz kokusu alıyorsan, kapı ziline bile basma demşti.
Sabes, um perito em incêndios disse-me uma vez, se sentires cheiro a gás, nem sequer toques à campainha.
Kokusu arazi araçtan geliyor.
O odor dela está na carrinha.
Perilerin kokusu vampirlere kedi nanesi gibi gelir.
Fadas são iguarias para os vampiros.
Yanık kokusu almıyorum.
Não sinto cheiro a queimado.
Kokusu buraya kadar geliyor.
Cheira mal por todo o lado até aqui.
Nefesimin kokusu dillere destandır. Ameliyathanede sizi şaşırtmak istemedim ama şimdi hazırım. Bakın.
Fui buscar uma pastilha por causa do mau hálito, para não o incomodar na SO, mas já estou pronta.
Kokusu geliyor mu?
- Sim. Consegue sentir?
Viski kokusu aldığımda bunu tanırım.
Reconheço o cheiro a whisky.
Yeni yapılmış kurabiye kokusu mu?
Cheiro a bolachas acabadas de fazer?
Aygır Kokusu. Aramızda kalsın..
Ouçam só esta, pessoal.
Kokusu da bildiğim hiç bir istiridye sosuna hiç benzemiyor.
Isto não cheira como nenhum molho de ostra que conheço.
Sarımsak kokusu aldığıma yemin edebilirim.
Sabes, posso jurar-te que sinto o cheiro de alho.
Sıradışı bir şekilde, uzaklardan yağmur kokusu alma yeteneğine ve bitki için yüzlerce kilometre yürüme isteğine sahipler.
Eles possuem uma capacidade extraordinária para farejar a chuva à distância e irão percorrer centenas de quilómetros para encontrarem a vegetação que ela traz.
Nebatiler, onu kestikleri zaman, agacın güçlü bir kokusu olan reçine ürettiğini öğrentiler.
Os Nabateus aprenderam que quando é cortada, esta árvore produz uma resina com um cheiro forte.
O eski Lockwood mahzenine ıslak köpek kokusu sinmiş.
Aquela velha adega dos Lockwood fede a cão molhado.
'İnsan kokusu alıyorum.'dedi. "
QUE O AR NÃO ESTAVA PURO. 'CHEIRA-ME A CARNE DE HOMEM'. "
Sprey kokusu mu bu?
Cheira-me a desodorizante?
Kokusu iyi gelmiyor.
Não cheira bem.
- Kokuyu alıyor musun? - Ne kokusu?
- Sentes o cheiro?
- Kokusu bana benziyordu.
Cheirou-me como eu a mim.
Pulitzer ödülü kokusu alıyorum.
Cheira-me a Pulitzer.
Ah o çürük kokusu, tamam mı ama çürüyen O değil.
Oh, ela é podre, tudo bem, mas não está a apodrecer.
Karamelin, balıkların, baharatların, mangoların kokusu vardı.
Cheirava a caramelo, a peixe, a especiarias e a manga.
Merkezdeki pazarı hatırlıyorum. Keskin bir çiçek kokusu vardı, yasemin kokusu.
Lembro-me do mercado central, com os seus odores amargos e alegres, a jasmim.
Yeni zar kokusu ya!
Olá, cheiro a dados novos.
Evet ama yanmasalar bile kokusu çok...
Pois, mas mesmo sem estarem acesos o cheiro é muito...
Sağ ol. Çok keskin bir kokusu var.
É um cheiro pungente.
Bela kokusu alıyorum sanki.
Isso pode significar problemas.
Parfümümün kokusu.
O cheiro do seu perfume.
Eğer Nate'in borçlarını ödediğini duyarlarsa kan kokusu alan köpekbalıkları gibi başına üşüşürler.
Se todos souberem que estás a pagar as dívidas, os tubarões vão sentir cheiro de sangue e virão a nadar na tua direcção.
Hindistan cevizi kokusu alıyorum.
Sinto o cheiro de coco.
Soğan suyunun kokusu yaradan geliyor.
Sinto o cheiro do caldo de cebola através da ferida.
Kan kokusu.
É sangue.
Ellerinde Çin ardıcı kokusu vardı.
As mãos dele cheirava a juniperus chinês.
Bu plastik kokusu beni kusturacak.
Vou vomitar por causa do cheiro a plástico.
Ne kokusu alıyorsunuz?
O que cheiram?
Para kokusu geliyor!
- Dinheiro! Cheira a dinheiro!
Ve... nane kokusu alıyorum.
E cheira-me a menta.
Kokusu özenle hazirlandi.
Têm um perfume especial.
Havada savaş kokusu alıyorum.
Sinto cheiro de guerra no ar.
Daha yeni televizyon kokusu bile gitmemişti.
Elas conseguiram. E ainda tinha o cheiro a televisão nova.
o mis kokusu...
O seu cheiro perfumado.
Bu şekilde oksijen şarabın içine iniyor ve aroma kokusu dışarı çıkar.
Isso leva oxigênio ao vinho que revela o aroma.
Havada aşk kokusu var Lisbon.
O amor está no ar, Lisbon.
- Kan kokusu alıyorum.
- Cheira-me a sangue.
Babamın dolabına bak. Kokusu en güçlü olan neyse onu kokla.
Vamos ver se encontramos algo do meu pai com um cheiro forte.
- Ama o nefes kokusu yok mu!
- O seu hálito.
Kokusu...
O seu cheiro.
Şarap kokusu.
Isso foi um salto.