Koyun Çeviri Portekizce
4,572 parallel translation
Ellerinizi görebilecegim bir yere koyun!
Mãos onde as possa ver.
Çok pisirin, çok tuz koyun.
Demasiado cozinhado, demasiado salgado.
Onlar koyun.
Elas são ovelhas.
Ellerinizi önünüzdeki koltuğun arkasına koyun.
Mantenham as mãos à frente.
Ellerinizi yavaşça konsola ve koltuğun arkasına koyun!
Coloquem as mãos, muito lentamente, para trás do banco.
Aptal bir doldurulmuş koyun.
É só um estúpido carneiro de peluche.
Beni o odaya koyun, sizin için biriyle sikişeyim.
Ponham-me nesse sala e eu fodo alguém por vocês.
Bir kurbanlık koyun daha.
Outro cordeiro a caminho do matadouro.
Bütün salonları kapatın. Tüm batakhaneleri tüm kumarhaneleri ve tüm genelevleri. Sonra da katil için 200 $ ödül koyun.
Fechem todos os salões, todos os bares, todos os locais de jogos, todos os prostíbulos, e coloquem uma recompensa de 200 dólares pelo assassino.
Evet, etrafa bir bakıp cephedeki hastanede hangi aletlerin olduğunu bulun ve onları bir kutuya koyun.
Dêem uma olhadela, vejam que itens têm lá e coloca-os na caixa.
Bunu en iyi paketinize koyun.
Coloca isto na tua melhor embalagem.
Hiç beni ilgilendirmez- - altınıza bir havlu koyun.
Isso não é problema meu. Ponham só uma toalha no chão.
Koyun ruj mu sürmüş?
- Aquela ovelha estava a usar bâtom?
- Bu bir koyun.
- É uma ovelha.
- Koyun.
- Uma ovelha.
İçindekini en pahalı şampanyanızın boş şişesine koyun.
Mas meta-o numa garrafa vazia. do seu champagne mais caro.
Ayrıca masaların ve sedyelerin köşelerine plastik korumalar koyun.
E coloquem protectores nas esquinas das mesas e das macas.
Odanın ortasına koyun. Önce onların peşine düşer.
Pomo-las no meio da sala, vai direito a elas.
Yere koyun. Silahlar önünüze, yere, hemen!
Armas no chão à vossa frente, imediatamente.
Ellerinizi görebileceğimiz bir yere koyun.
Mãos bem à vista!
Pekala, onu bi araca koyun, tamam mı?
Muito bem, porque é que não a colocas numa viatura está bem?
Sedyeyi koyun!
Vamos trazer a maca!
Onu özel kata yerleştirin. Tam güvenlik istiyorum, her çıkışa adam koyun.
Quero um isolamento seguro, armas em todas as saídas.
- 3. koridora koyun.
Coloquem-no no compartimento três.
Evrakları cebine koyun.
Põe os documentos no seu bolso.
Eşinizin beline sağ elinizi koyun.
Coloca a mão direita na cintura da tua parceira.
Ellerinizi cebinize koyun.
- Ponha as mãos nos bolsos.
İkinci Dünya Savaşı sırasında memleketlerinde işler kötü gitmiş bu yüzden koyun yetiştirmek için buraya gelmişler.
As coisas ficaram más na terra deles na altura da da Segunda Guerra Mundial, então, eles vieram para cá criar ovelhas.
Koyun falan görmedim ben.
Não vejo nenhuma ovelha.
Üç gün önce koyun otlatmaya gitmişti böylece festivali tamamlayabilecektik.
Foi para o pasto há três dias para podermos competir no festival.
Ama birisinin öldüğünü söyleseydin koyun falan umurumda olmazdı.
Mas, se algum deles morresse, não estaria nada preocupado com ovelha alguma.
Big Pine Timber'ın satın almak istediği arazi Basklı koyun çobanı...
A terra que a Big Pines Timber quer comprar pertencia a um pastor basco.
Kayıp koyun.
Ovelha perdida, sim!
Kapının hizasına koyun lütfen.
Ponha-o em linha com a porta, por favor.
Bomba geldiğinde evdeyseniz cam kenarına beyaz bir tabak koyun.
Quando a bomba cair, ponham um prato branco no peitoril da janela.
Bir iz sürücü koyun şunun içine.
Ponham-lhe um localizador.
Ellerinizi başınıza koyun.
Mão atrás da cabeça.
Silahları bara koyun.
As armas em cima do bar.
- Hey, hey, hey. - Silahlarınızı masanın üzerine koyun!
Coloquem as armas na mesa!
Sokak aralarına lütfen, trafik lambası koyun.
A luz está verde, por favor atravessa a estrada.
"Genel olarak koyun Tanrı'nın zırh", ye durmak mümkün olabilir şeytanın hilelerine karşı.
" Revesti-vos de toda a armadura de Deus, para que possais estar firmes contra as astutas ciladas do Diabo.
Iş onu koyun.
Acabar com o esquema dele.
Yine de her koyun kendi bacağından asılıyor.
Ainda assim, sabes, é cada um por si.
Aldığınız yere koyun her şeyi.
Com licença. Alguém que abaixe isso.
Bütün pencerelere demir parmaklıklar koyun.
Grades de ferro em todas as janelas.
suraya koyun.
Ponham-na ali.
Klaus'un icabına bakana kadar kolay ulaşılabilir bir yere koyun.
Põe-no num lugar prático até lidarmos com o Klaus.
O resmi yerine koyun.
Restitua o quadro à parede.
Ellerinizi başınızın arkasına koyun.
Põe as mãos atrás da cabeça.
Onu ikinci odaya koyun.
Coloque-a no segundo quarto.
- Hepsini yerine koyun.
Está bem, bem, queres saber uma coisa?