Küstah Çeviri Portekizce
1,014 parallel translation
Ama artık zamanı gelmiştir... küstah yabancılar dokunulmazlıklarına güvenerek Moskova topraklarını işgal ettiklerine göre.
Mas acabaram os tempos nos que os estrangeiros ousavam invadir impunemente a terra do estado de Moscovo.
Bay Küstah Kocamanağızlı, Siz odanıza geçiniz.
Mr. Atrevido Tagarela, Vai tu para o teu quarto.
Bugünkü gençler de çok küstah oluyor.
A impertinência da juventude de hoje é simplesmente aterradora.
Bu küstah köpek ne hakla tezgahın diğer tarafında duruyor ve bana emirler yağdırabiliyordu?
Que direito tinha este arrogante de me dar ordens?
Küstah köpek!
Cão insolente.
O tipleri bilirsiniz efendim küstah, şımarık, alaycı ve tümüyle yozlaşmış.
Você conhece o género, senhor, arrogante, malcriado, cínico e completamente decadente.
Katlanılmayacak kadar aptal, sıkıcı, küstah...
Intoleravelmente estúpido, bronco, autoritário...
Albay, cesur bir adamsınız ama keşke bu kadark küstah ve inatçı olmasaydınız. Daha fazla konuşmaktan zevk alabilirdim.
Coronel, você é um homem valente, e, não fosse você tão teimoso, eu poderia desfrutar mais da sua conversação.
Çok küstah, değil mi?
É mesmo terrível!
Küstah çocuk! Seni lime lime edeceğim!
Rapaz insolente, corto-te às fatias.
Küstah çocuk, ölmeye hazır ol! Uç!
Jovem insolente, prepara-te para morrer!
Kendine kral diyen şu küstah yahudiye bağlılığını reddet.
Renuncia à fidelidade para com o Judeu morto que ousou dizer-se rei.
Bazıları küstah bir şekilde yaklaşır. Arkadaşın Horemheb gibiler.
Alguns aproximam-se de nós com arrogância, como o seu amigo Horemheb.
Küstah olduğumu sanmayın ama sizi daha önce burada görmüştüm.
Não quero parecer atirada, mas eu já o vi aqui antes.
Aynı zamanda küstah ve itaat edemeyecek kadar da sersem.
Ela é insolente e resiste a obedecer.
- Seni küstah köpek! Asıl sen çekil. Emrediyorum!
Detenha-no quando eu ordenar!
Böyle bir şey yapan hiç bir İngiliz beyefendisi bu kulübe adımını atacak kadar küstah olamaz.
Nenhum cavalheiro inglês, que fizesse isso... teria a audácia de por os pés em nosso clube.
İster burada, ister dışarıda, bana göre hava hoş... o küstah suratına bir yumruk atayım yeter.
Não me importa se é aqui ou lá fora, desde que dê um murro na tua cara pretensiosa.
Biraz küstah olan sizsiniz, her kimseniz, bir köle mi?
Também é petulante para uma escrava.
Kaba ve küstah ve hırçın olduğunu biliyorum.
Sei que ele é rude, conflituoso e emotivo.
Atına atlayıp küstah bir şekilde arazime girdiğinde, çocukları ve kadınları korkuttuğunda, sanki sen kanunmuşsun ya da Tanrı'ymışsın gibi evime baskın yaptığında, sana şunu söyleyeceğim :
Quando você entra com seus homens em minhas terras... assustando as crianças e as senhoras. Quando invade o meu lar, como se fosse a lei... e o Deus todo poderoso.
Senden naber evlat? Şişman ve küstah görünüyorsun.
Espera um minuto.
Çok küstah, tavrı düşmanca.
Ele é insolente e hostil.
Bir küstah daha!
Mais uma insolência!
- Böylesini seviyorum : Yaşlı ve küstah
- É como gosto, grandes e mandonas.
Küstah olmak istemem ama siz karılarla daha önce tanışma zevkine ermiş miydim?
Não quero ser atrevido, mas não tive já o prazer de as conhecer?
Davy, hemen atlara binip o küstahı ziyaret edelim.
Davy, talvez fosse melhor montarmos e visitar o fulano.
Ne istiyorsun, ey küstah yabancı?
O que quereis, rude intruso?
- Küstah bir adam!
- É impertinente!
- Küstah ve üstelik de korkak.
- Impertinente e um verdadeiro covarde.
Seni küstah...
- lnsolente...
Ama çalışan sınıfın küstah trampetleri... San Filmino'nun güçlü zillerine cevap verebilecek güçtedirler.
Às multidões proletárias desavergonhadas respondiam os sinos de São Firmino.
Senin küstah suratını bir daha görmek istemiyorum.
Não quero ver a tua cara insolente outra vez.
Kibirli, küstah bir teğmenin komutanına kafa tutup, bundan sıyrılmasına göz yumamam.
Não proponho que se deixe um tenente presunçoso e obtuso levantar o dedo ao Comandante e sair impune.
Küstah bir alçaksın.
És um canalha abominável!
" Küstah ve kaba.
" Ela é rebelde e malcriada.
İşini bilen biri değil. Üstelik son derece de küstah biri.
Incompetente, impertinente, ineficaz, insolente e...
- Küstah olduğunuzu düşünüyorum.
- Acho que é um patife!
Nedenini bilmek ister misin? Çünkü oğlun sorumsuz, küstah, eğlence düşkünü ve kötü niyetli biri.
Porque seu filho Sylvester é um irresponsável... vagabundo, imprestável, não confiável!
Hükümet bu kararı, Kızılderili temsilcisi Adgard'ın hazırladığı dosyada belirtildiğine göre, Kızlderili Şefleri'nin hapisten af ile salındıkları halde küstah davranışları sebebiyle vermiştir.
"é reivindicação do Governo, como apresentado pelo agente índio Agard, " que estes chefes após serem libertados da prisão por um governo benevolente "insurgiram-se e incitaram a tribo contra a referida ordem."
Siz küstah bir budalasınız.
Que tolo arrogante.
- Küstah piç!
- Bastardo insolente!
Küstah.
Sua louca de barro insolente!
İngiltere kralı ve elçileri, kanala İngiliz kanalı demek için yaptıkları aşırı küstah çabalarından dolayı kendilerini o kanalda boğabilirler.
O rei da Inglaterra e seus embaixadores... tornaram-se tão impertinentes... que chamam o canal de Canal Inglês.
Yakın zamanda küstah bir biçimde hak iddia edip, ele geçirdiği, kuzeydeki bazı kasabalarımızı çok iyi biliyor olmalısın Thomas.
Sua impertinência em reconquistar algumas cidades de nossa fronteira... deve ser bem conhecida por você.
Ne küstah çocuk be.
Maldito rapaz arrogante.
Bu kadar küstah davranma.
Näo seja descarado.
- Bayağı küstah bir çocuk.
É muito atrevido!
- Küstah köpek! - Hain korsan!
Pirata malvado!
Şu haline bak, şu küstah yüzüne bak!
Virgem Santa!
- Ayağa kalk küstah köpek!
- De pé, seu rafeiro insolente.