English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Labrador

Labrador Çeviri Portekizce

162 parallel translation
21 Mayıs 1962'de Labrador açıklarında kaybolduğu bildirildi.
Foi dado como desaparecido a 21 de Maio de 1962, ao largo de Labrador.
Labrador, Barbados, Trinidad, Salvador,
Labrador, Barbados, Trinidad, Salvador,
Bizi körfezden çıkarıp Labrador kıyılarına götürüyor.
Ele está a levar-nos para fora do golfo, para a costa de Labrador.
Ama içinde Labrador da var.
Mas tem um bocado de Labrador misturado...
Labrador ne demek?
E o que é Labrador? É merda de cão!
Benden bir defa bir kadını tedavi etmem istendi ki o... bir Labrador cinsi köpekle ilişki kurmuştu.
Uma vez pediram-me que tratasse uma mulher que tinha tido... relações... com um Labrador retriever.
- Siyah, Labrador.
Preto. Lavrador.
Labrador Retriever değilim ben.
Não sou um Labrador Retriever.
16 saat içinde Labrador kıyılarına varabiliriz.
Podemos atingir a costa do Labrador em 16 horas.
Harika bir Labrador'du.
Era um cãozinho adorável.
O labradorun ölmek için fazla iyi olduğunu anlamıştım zaten.
Aquele Labrador era bom demais para estar morto.
O Labrador'dur.
Isso é "labrador".
Labrador.
A minha "Labrador".
Rachel'a Noel için 2 tane Labrador köpek yavrusu aldım, ve sen de şey...
Eu comprei cachorros Labrador para a Rachel e tu apareces com...
Negatif. Çocuklar ve labrador : Negatif.
Filhos e um perdigueiro, negativo.
Hangi cehennemdeydin?
Terra Nova, Gronelândia, Islândia, Labrador. Basta.
Newfoundland, Grönland, İzlanda, Labrador- -
Estamos há tua procura há 3 dias.
Yarı Alsas, yarı Labrador.
Meio lobo da Alsácia, meio labrador.
Crufts'a gidiyorum, "Bu köpeği Labrador bölümüne koyabilir miyim?" "Hayır." "Neden?" "Çünkü o Labrador değil." "Doğru"
Se eu for ao Cruffts inscrever essa raça de labrador, dizem-me que não, porque não é um labrador.
1962'de Labrador Limanı'ndan ayrıldığından beri kayıp.
Oficialmente perdido a 21 de Maio de 1962 na costa do Labrador.
Labrador cinsi bir köpeğin Picasso'ya bakması gibiydi.
Era como um tosqueiro a admirar um Picasso.
Seymour adında, 45 kiloluk siyah bir Labrador.
Um Labrador preto com 40 quilos, chamado Seymour.
- Labrador.
- Um labrador.
Üç çocukla, Surrey'de evde bir, altında BMW'yle.
Três filhos, Labrador, a viver em Surrey, BMW na garagem.
Alman kurt köpeği ya da labrador.
- Um pastor alemão ou um labrador.
Labrador.
é um labrador.
- Çikolata renkli bir Labrador.
- É um labrador castanho.
Çikolata.
- Um cachorrinho... - Um labrador chocolate.
Bu, bir Labrador için pek normal değildi.
Tem uma mancha na barriga, nada comum num Labrador.
Bir gün, mutfaktaydım... Sanırım 15 yaşındaydım...
Um dia, estava na minha cozinha, acho que tinha 15 anos, e entrou o Fred, o meu grande labrador cor de chocolate.
Fred içeri girdi, benim çikolata renkli labrador'um... ağzında ölü bir tavşan vardı.
E na boca trazia um coelho morto.
Kavga etmişler adam iş gezisine çıktığında Labrador'unu öldürtmüş.
Tiveram uma briga. Ele partiu numa viagem de negócios. e ela mandou o veterinário abater o labrador dele.
- Bir labrador mu?
- Não é um Labrador?
Nereden ölü, doldurulmuş, sarı bir labrador bulacağım?
Onde é que vou encontrar um laboratório de coisas mortas amarelas?
Farkına vardım ki o teorik olarak çok iyi ama pratikte insanlarla iletişim problemi var, ve sen ise egitilmemis bir labrador kadar sıcak kanlısın...
Bem, pensei que sendo ela ridiculamente marrona ao ponto de quase não ter qualquer aptidão para relações interpessoais, e tu sendo caloroso e amoroso como um labrador não treinado... e mais ou menos tão útil em situações médicas de alto stress como um labrador não treinado...
Ve yuksek tansiyonlu medikal durumlarda da egitilmemis bir labrador kadar faydalısın... ikinizin toplamı güçbela bir doktor ediyor ve birde labrador.
Juntos, vão ser um médico medianamente aceitável... Barra labrador.
- Eski Labrador köpeğimiz.
- O nosso velho cão. O labrador.
Ben Oscar adında bir kedisi vardı Benim Labrador bağlamaya çalıştığınızda için kullanılır.
Eu tinha um gato chamado Oscar que tentou subir no meu Labrador.
Kısmen Labrador'umdur.
Eu sou meio labrador. Atire a bola.
- Evet. "Gabe Labrador."
- Pois. "Gabe Labrador."
Gidip Labrador'u halledeceğim.
Eu vou retirar o Labrador.
"Labrador'u halledeceğim." İşte bu gerçekten iyi.Evet duydum.
- "Retirar o Labrador." Está-se mesmo bem lá. - Sim, eu ouvi.
Labrador sadece dolandırıcıdır.
Olha. O Labrador...
Hey, hey. Bu Labrador'daki peruğun aynısı.
Aquilo parece a peruca que eu tirei ao Labrador.
Salda olan bir çocuğu bulmak için bir Labrador'u takip ediyorsun...
Estás a seguir um Labrador, não um cão de caça, num esforço enorme para encontrar um rapaz...
Sarışın bir labradorum var.
Eu tenho um Labrador amarelo!
Eminim seni bir ruh emici-labrador-katil bir yaratığa dönüştüren nedenler vardır.
De certeza que há alguma razão para te teres tornado uma sugadora de almas, e assassina usurpadora de um Labrador Retriever.
Eğer köpek almamıza izin verirse alacağımız köpek, kahverengi bir Labrador olur.
Se ela nos deixasse arranjar um cão, arranjávamos um labrador castanho.
Ve kahverengi Labrador olmazsa köpek de olmaz.
Um labrador castanho ou não há cão nenhum.
Yakışıklı adama... Hani şu kirli sakalı ve kıvılcım saçan gözleri olan.
Aquele charmoso, com o labrador amarelo e os olhos brilhantes.
Harold Hundin'in dördüncü ve son eşi genç Hallie,... Labrador yetiştirip onları Gören Göz Köpekleri olarak körlere bağışlamaktaydı.
A quarta e última mulher de Harold Hundin era a jovem Hallie, que criava Labradores e os doava como cães-guia a invisuais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]