Lago Çeviri Portekizce
6,102 parallel translation
Ordayken sarhoş oldum ve göle atıldım.
Eu embebedei-me e mergulhei tipo bomba no lago uma vez lá.
Loise Gölü'nün oradaki Fairmont Şatosu mu?
Fairmont Chateau no Lago Louise?
Dünya'nın kabuğundan püsküren eriyik kaya, 100 kilometre boyunca bu kalderayı doldurarak bugünlerde bir göl haline gelmiştir.
A rocha fundida que emergiu da crosta terrestre deixou esta caldeira, com 100 quilómetros de comprimento, agora preenchida por um lago.
Skye'ı gördüm... kapsülde kanını makineler süzüyor, nefes almasını sağlıyorlar.
Eu vi a Skye... no lago. Máquinas a filtrar-lhe o sangue... e a respirar por ela.
Öylesine algısal bir zihni vardı ki tıpkı... berrak bir göl gibi.
Tinha uma mente tão perspicaz, como um... como um lago transparente.
O'nu gölün kenarında işaretsiz bir mezara gömdüler. Kuzey yolunun bittiği yerde.
Enterraram-na numa sepultura incógnita perto do lago, no fim da Estrada Norte.
Brian'ın göl evi var.
O Brian tem uma casa no lago.
Nerede bu göl evi bu arada?
Onde fica essa casa do lago?
Şu göl o kadar huzur verici görünüyor ki, ondan sanırım yaşadığımız boktan hayata kıyasla.
Talvez pela paz que esta casa de lago transmita, acho, comparado com esta realidade lixada em que nós vivemos.
Hayda...
LAGO DOS BOSQUES ENCONTRE-SE COM O NOSSO PASTOR.
Tek farkı "Nehirden karşıya geçmeyi istiyorum" yazmak yerine "WordStar'ı çalıştırmak istiyorum" yazacaksın.
É parecido. Só que em vez do "quero atravessar o lago", escreverias "quero correr o WordStar".
İlerde temiz bir göl var ama...
Há um lago limpo adiante.
Sadece geçip, göle gitmemiz gerekli.
Só precisamos de passar e chegar ao lago.
Kuzeydeki büyük göle doğru gidiyoruz çünkü, unuttun mu?
Porque vamos ao grande lago no Norte, lembras-te?
Balonla göl üzerinde gezinti nasıl olur?
Que tal um balão de ar quente a sobrevoar o lago?
Yukarı çıkmak zorundayım yoksa bir şeylerden şüphelenir.
Eu tenho de ir ali a cima, ou ele vai suspeitar de lago.
Meteorolojistler, bir hortumun suyu ve balıkları içine çekip kilometrelerce öteye bırakması sonucu bu olayın gerçekleştiğini tahmin ediyor.
Segundo os meteorologistas, o acidente foi causado por um tornado que sugou água e peixes de um lago, e deixou-os cair a quilómetros de distância.
Göl suyunu çekmemiz gerek.
Precisamos de drenar o lago.
Şerif, daima çocuğun Mead Gölünü boyladığını iddia etti.
Agora, o Xerife sempre sustentou que o miúdo acabou no fundo do Lago Mead.
Hikâyenin Mead gölünü boylayan bir çocuktan ibaret olduğunu düşünmüştüm.
Achei que a história era de que o miúdo estava no fundo do Lago Mead.
Biri bulur diye korktuk Sonra dikkatler Mead Gölüne dönünce, kimse bulamadı.
Estávamos preocupados se alguém os encontrassem. Mas de imediato, a atenção centrou-se no lago Mead, então mais ninguém ligou a isso.
Bizim gölete iki tane lezbiyen kuğu aldık.
Temos umas cisnes lésbicas no lago.
Göl kenarındaki bir evde oturacağız.
- Vivemos numa casa junto a um lago.
Şunu demeye çalışıyorum. Sen uzay kamyonunla başka yerdeyken Reginald'ı gölün yanında dışarı çıkaramam. Göl kenarında oturmayacağız.
Não vou levar o Reginald ao lago quando tu andas no camião...
Göl kenarında yaşarız. Ben balık tutmasını öğrenirim.
Vivemos junto a um lago, eu aprendo a pescar.
Reginald ile "Babasının Gölüdür O" adında bir gazete çıkarırız.
Eu e o Reginald começamos uma newsletter... "Pai e Filho no Lago".
Gölün yanından gidiyorum, güzel bir yolculuk oluyor.
Passo sempre à beira do lago, dá-se uma volta gira.
Dün gölden kurtardığım kız.
É a miúda que salvei do lago, ontem.
Pekâlâ, son olarak önümdeki derenin ilerisindeki tarlayı da halledeceğim.
Certo, vou até ao último campo, estou a chegar perto do lago, é o último.
Büyük dereye yakın, Loch Fannich'ten pek de uzak değil.
É perto de um grande vale, não muito longe do Lago Fannich.
Daha sonra su atı, dülgeri suya çekmiş ve kendi soğuk ve balıksı evinin derinliklerine doğru sürüklemiş.
E o monstro do lago levou o construtor directo para a água e para as profundezas da sua fria e misteriosa casa.
Loch Garve'ın doğu yakasının suları asla donmaz çünkü su atının bacalarının sıcaklığı buzu eritir.
E as águas do lado leste do lago Garve nunca congelarão porque o calor que vem da chaminé do monstro - derrete o gelo.
Su atı dalgaların altında yaşar ve balık dişleri vardır. Salyangoz, su bitkileri ve soğuk, ıslak şeylerle beslenir.
O monstro do lago tem dentes de peixe e alimenta-se de lesmas e plantas aquáticas.
Bir göleti taşların üzerinden atlayarak geçmek gibi kafamdan bin bir düşünce geçiyordu.
A minha mente saltava e dançava de um pensamento para outro, como uma pedra atirada a um lago.
Burayla gölün kenarı arasında 257 mor çiçek var.
Existem 257 flores roxas entre este sítio e o início do lago.
Gölde boğuluyordu, birden beliriverdi.
Estava a afogar-se no lago. Acabou de aparecer, do nada.
Tek yapman gereken silahı en yakındaki göle atmak koruyucu elbiseyi de ormanda yakmaktı.
Só tinha de atirar a arma no lago mais próximo e queimar o fato Tyvek, na floresta.
Kurucu'nun sinyal aktarım dizisi Adirondack dağlarındaki Long Lake Dam bölgesinde yer almakta.
A transmissão da rede do Fundador está localizada no Grande Lago Dam, nas Montanhas Adirondack.
Bahçeye süs havuzu yaptırırız.
Podemos pôr um lago Koi nas traseiras.
Yıllardan beri tatil zamanlarında hep onun yazlık evine giderdin.
Passaste todos os verões na sua casa do lago durante anos.
Seni bulmadan birkaç dakika önce göle atmıştım.
Atirei-o ao lago, minutos antes de apareceres.
Julia onu gölden kurtardığından beri biliyordun ve kimseye söylemedin.
E sabias quem era desde que a Julia a resgatou do lago, só que não disseste nada a ninguém.
Melanie'yi gölde gördüğüm ilk an delirdiğimi sandım.
Pensei que enlouquecera quando vi a Melanie no lago.
Göl kenarindaki malikanenin büyük salonunda bir kapi var. Evet.
Uma porta no salão de baile daquela mansão ao pé do lago.
Ve şimdi de göğsündeki iki mermi deliğiyle birlikte Washington Gölü'nden Frank'in cesedini çıkardılar.
E agora encontraram o corpo do Frank no Lago Washington com dois tiros no peito.
"Gölü geçtim, sarkan agacin yaninda, kizi gözetledim."
Depois de passar o lago, ao lado do salgueiro, avistei-a.
Gölü geçtim, sarkan agacin yaninda, kizi gözetledim.
"Depois de passar o lago, ao lado do salgueiro, avistei-a."
Gölü geçtim, sarkan agacin yaninda, kizi gözetledim.
Depois de passar o lago, ao lado do salgueiro, avistei-a.
Göle kim önce varacak diye bin yenine iddiaya girerim.
Aposto mil ienes que chego antes de você no lago.
Koca bir göl var, dağlar var.
Há um grande lago, montanhas.
Gölden.
Pelo lago.