Laine Çeviri Portekizce
72 parallel translation
Bugün, Soho'daki, E laine Cassell Gallerisinde, L. Mars'ın fotoğraf sergisi açılışında, hayranları, meşhur ve zenginleri de beklediler.
Esta noite, na Galeria Elaine Cassell no Soho os admiradores aguardavam os ricos e famosos para a inauguração da Exposição de Fotografia de Laura Mars.
- Hey, Lainie.
- Olá, Laine.
Sanırım bu Newsweek olacak. Çünkü geçen senede.... onlarla çalışmıştık.
Acho que vamos optar pelo Newsweek porque a Laine escaldou-se o ano passado com o Homem do Ano.
Bu kişi Ohio'dan Senatör Laine Billing'tir.
A Senadora Laine Billings Hanson, do Ohio, é a pessoa escolhida.
CheyennR, Wyoming, Şu anda artık sen başkan Laine Hanson'sın.
Cheyenne, no Wyoming, em directo com Laine Hanson, nomeada para a vice-presidência.
Bu eski bir eser. Bir kadını ofise koymak ona bir şey ifade eder. AHer neyse, Leane Hanson kesinlikle doğru karardır.
Colocar uma mulher neste cargo diz-lhe bastante e ele pensa que Laine Hanson é a melhor escolha.
Ve Laine, Laine Hanson öyle biri değil.
ALaine Hanson não tem.
Gözlerime bak... ve Laine Hanson'ın... başkanlık için.... ilk tercihin olduğunu söyle.
Olhe-me nos olhos e diga que a Laine Hanson é a sua primeira escolha para a vice-presidência.
Laine Hanson, benim kesinlikle ilk seçimimdir.
Laine Hanson é a minha primeiríssima escolha.
Peki Laine Hanson'dan sonra... kim başkan seçilecek?
Se a Laine Hanson fosse atingida por um carro em queda quem é que o Presidente seleccionaria?
Belki Laine... bizim bilmediğimiz bir şeyleri çıkartır... ve hepimizi hayretler içine düşürebilir.
Talvez a Laine faça estremecer o mundo nas audiências dando mostras de fulgor e erudição que ninguém lhe conhece.
- Hayır, Ray benimle konuştu ve... beni bir dakikalığına da olsa komitenin içinde tutmayı reddetti... çünkü olaylar, Laine Hanson'a dayandığında... Sözlüğümü açtım ve tarafsızlık kelimesine tekrar bakıp a, attım.
- Se o Ray Spies me entrevistasse... recusar-se-ia peremptóriamente a incluir-me na comissão pois descobriria que, no que toca a L. Hanson, eu fui ao dicionário e risquei a palavra "objectividade".
Benim demek istediğim, Hanson, bizim parti için uygun değil. Politikası ve davranışlarının.... diğer parti üyelerinden bir farkı yok.
Estou a sugerir que Laine Hanson infligiu ao partido políticas e atitudes mais adequadas ao outro lado da barricada, de onde veio.
Laine Hanson, partiniz için en seçilebilir kişidir.
Laine Hanson é a única opção razoável no vosso partido.
Laine Hanson etkileyici biridir. Kendine iyi bakar.
ALaine Hanson é atraente, um verdadeiro pedaço de mulher.
Tehlikeye atılan, Laine Hanson.
É a Laine Hanson num bacanal com homens.
Sadece, Laine Billings.... ve Bayan Hanson'un... neden böylesine... tiksindirici bir.... davranış içersinde.... olduğunu bilmek için.
Só para que fique claro, ao certo quando é que a Sra. Laine Hanson risque-se da acta teve esse comportamento abominável e repugnante?
Bana bir şey ver, Laine.
Dê-me alguma coisa!
- Laine...
- Laine.
Büyüklük, acilliğin akrabasıdır, Laine.
A grandeza é filha órfã da necessidade.
Anladım ki, sen bizim planlarımızı karıştırıyor ve.... Laine Hanson'u başkan olarak görmek istiyorsun.
Constou-me que você vai interferir com o nosso plano de colocar a Laine Hanson na vice-presidência.
Şu andan itibaren, ben Laine Hanson'u tutmuyorum.
Não estou capacitado para apoiar Laine Hanson.
Bay başkan, ben Laine Hanson'a inanmadım. Aslında, benim istediğim kişi, bay Hathaway'dir.
Não acredito na Laine Hanson, sobretudo quando temos ao nosso dispor o Governador Hathaway.
- Laine Hanson.
- Laine Hanson.
Laine Hanson.... kanserdir. Liberalizm kanseridir. Sadakatsizliğin kanseridir.
Laine Hanson é um cancro, um cancro de liberalismo, um cancro de deslealdade.
Arkadaşımız ve çalışma arkadaşımız olarak gurur duyduğumuz... Laine Hanson.
Orgulhamo-nos de dar as boas-vindas à nossa amiga e colega Laine Hanson.
Evet. Benim adım Laine Hanson ve adresim ise...
Chamo-me Laine Hanson e moro...
Laine ve benim bir olayımız oldu... ve ondan sonra, birbirimizi daha hiç görmedik.
A Laine e eu tivemos aquilo e acho que não nos voltámos a ver.
- Buna'seks yalanı içinde bir yaşam'diyebiliriz. - Şimdi ne yapacağız?
Era um retrato de Laine, a "alameda sexual".
Evet, şey... boşanmamızı müteakip Liane ile evlendi.
Sim, casou com a Laine após o divórcio.
İlk senatörlük kampanyasında Will yöneticilik yapmıştı.
O Will foi responsável pela primeira campanha de Laine Billings para o senado.
Laine benim arkadaşımdı Çok çok iyi arkadaşımdı
A Laine era minha amiga uma grande amiga mesmo.
Laine'in kabul konuşmasını yapmasını izliyordum.
Vi a Laine fazer o seu discurso de victória.
Bu Laine için ve kocam için bir zaferdi.
Era um triunfo para a Laine e para o meu marido.
Laine'in diğer tarafında ise, Laine o şahsın elini sıkıca kavramıştı.
A Laine também dava a mão a uma pessoa colocada do seu outro lado, mas era só um segurar de mão.
Bir ilişkinin zina olması için o sıra onun evli olmuş olması gerekirdi
Você está certa, Laine. Para ela cometer adultério teria de estar casada na altura.
Laine Hanson'un bunlarla ezilmeyeceğini göster onlara.
Mostre-lhes que não vai aguentar aquela trampa.
Dinle beni, Kiminle yattığın umurumda değil kaç defa ve hangi pozisyonlarda yaptığın da değil. İdareye tehdit oluşturmadıkça umurumda değil.
Escute, Laine, eu estou-me a borrifar para quem você fodeu e quantas vezes e em que posições, desde que isso não ponha em causa a administração.
Bitiş konuşmanızla niye Laine Hanson'un benim adayım olduğumu gösterin onlara.
Mostre-lhes nas alegações finais porque motivo é a minha nomeada.
- Laine Hanson, Jack Hathaway. - Memnun oldum...
- Pois não. - Laine Hanson, Jack Hathaway. - É um prazer.
Shelly, bizim için endişelenmen gerekmez. Gerçeği açıkladın. İnternete Laine hakkındaki bütün bilgiyi sızdırdın.
Shelly, não precisa de recear que divulguemos que foi você quem colocou na Internet aquele horrível material sobre a Laine.
Yani Başkan'la Senatör arasında değil... ama Başkan'la Laine arasında mı?
Não entre o Presidente e a Senadora mas entre o Presidente e a Laine? Melhor ainda :
Ondan daha iyisi...... Jackson ve Laine arasında.
Entre Jackson e a Laine.
Ve ismimi söylüyorlardı :'Laine!
Gritavam para me incentivar.
Biliyor musun, Laine, o pisliklerin gözlerine bakabilirdin... ve onlara doğruyu söyleyebilirdin.
Sabe, Laine, você podia ter olhado aqueles sacanas nos olhos e contado a verdade.
Laine, hukuk fakültesinden uzun süre ayrı kalmış olabilirsin.
Laine, talvez se tenha esquecido do que aprendeu em Direito.
Her zaman... bir şeyler kazanılabilir.
É muito tempo para poder recuperar. E há sempre... Laine, querida, vai correr tudo bem.
Laine Hanson'ın farklı bir cevheri var.
Quero dizer, a Laine Hanson tem um fardo suplementar.
Lütfen otur, Lainie?
Sente-se, por favor, Laine?
Laine...
Laine...
Laine Hanson'a gelince, şey... - Herkesi aldın mı Glenda? - Evet efendim
Estão todos, Glenda?