English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Lakabım

Lakabım Çeviri Portekizce

235 parallel translation
Lakabım değil.
Não é alcunha.
Senin için de bir lakabım var.
Tinha um apelido para você, também.
Benim lakabım, Yargıç.
É um apelido, juiz.
Benim lakabım neydi biliyor musun?
Sabe como me chamavam?
Böylece Yedi Güzeller benim lakabım oldu.
Assim para gozar... Percebes?
Benim zaten bir sürü lakabım var.
O meu nome dá para tudo :
- Hayır, bu benim lakabım.
- Não, é a minha alcunha de voo.
Bence bir lakabım olsa iyi olur.
Eu acho que preciso.
Annie bunun benim yeni lakabım olduğunu söylüyor.
A Annie disse que este é meu novo apelido.
Evet, ofisteki lakabım bu. Göğüs.
É a minha nova alcunha no escritório : "Mamilos".
Lakabım Şehir Avcısı suçlarla savaşırım.
City Hunter é meu apelido Lutar contra o crime é o meu jogo
Lakabım arkadaşlarım için. Bana Michael diyebilirsin.
Mas a Marisol é uma menina bonita.
Buramdaki diş gibi, beş parmağıma da üzerinde lakabım yazılı olan...
Já és pago, ao trabalhar com o Esteban e essas merdas.
- Yine de lakabım üzerinde çalışıyorum. - Öyle mi?
Mas estou a pensar em adquirir uma alcunha.
İnternetteki lakabım siber eşkiyası'dır.
Na Internet, a minha alcunha é o Cyberthug.
Benim lakabım, Kanlı Joxer.
A minha alcunha é "Joxer Sangrento."
Lakabım Allie idi. Allie?
O meu apelido é Ally.
Yeni lakabım bu mu yoksa?
É a minha nova alcunha?
Yeni lakabım bu mu? " dedi.
Essa é a minha nova alcunha? "
Kendi lakabımı tercih ederim.
Gosto mais da minha alcunha.
En sonunda bir lakabım olmuştu.
Pois, finalmente eu tinha uma alcunha : Bobby "Otário".
Lakabımın Postmaster P olmasının nedeni mesajımın pozitif olması. O kadar.
É o Postmaster P porque passo mensagens positivas.
Benim neden lakabım yok?
Porque é que eu não tenho uma alcunha?
Çok güzel ama benim zaten bir lakabım var.
Isso... isso é bom, mas sabe, eu já tenho uma alcunha
Ama lakabım Kuzu Pirzolası'dır. Artık sadece babam böyle çağırıyor.
Mas a minha alcunha é "costeleta de cordeiro", só o meu pai é que me chama assim.
13 yaşındayken, lakabım "Magnum P.I."'dı.
Talvez quando tinha 13 anos, a minha alcunha fosse Magnum, P. I... - A sério?
Bir lakabımın olmasına engel olamadı ama.
Não me impediu de ter uma alcunha.
Eskiden çalıştığım yerdeki lakabım.
É só uma alcunha que tinha no sítio onde costumava trabalhar.
Şimdiye kadarki tek lakabım "Miskin" di.
A única outra alcunha que tive foi "Preguiça".
Hurley sadece lakabım tamam mı?
Hurley é uma alcunha que me puseram, sabes?
Bu lakabın o fırtınayla bir ilgisi var mıydı?
Essa alcunha teve alguma coisa a ver com o tufão?
Çekiçler, hangi İngiliz futbol takımının lakabıdır?
Os Martelos é a alcunha de que equipa de futebol inglesa?
- Benin lakabım "stil" dir.
Já tive belas críticas.
Çekiçler hangi İngiliz futbol takımının lakabıdır?
"Os Hammers." é a alcunha de que clube de futebol inglês?
- Benimkinin lakabı mı?
- O meu código?
- Ama lakabın Kiraz mı? - Evet.
- Mas a sua alcunha é Cherry.
- Hayır, sanırım onun lakabı "Ayışığı".
- Não, acho que a alcunha era "Moonlight".
Bir lakabın filan var mı?
Tens um apelido?
-... altın yüzük takacağım. - Senin lakabın yok ki.
Yo, vemo-nos depois.
Lillian Gish, D.W. Griffith'e "Filmin Babası" lakabını taktığında o da aynı tabiri kullanmıştı. "Bize filmin anlatım dilini öğretti." demişti.
Foi nos grandes épicos da época do mudo que os ilusionistas aprenderam a usar os efeitos especiais e visuais, para criarem os seus números mais espetaculares.
Katliam Çavuş lakabını taktığımız bölük çavuşumuz gördüğüm en sert ve acımasız eğitim çavuşuydu ve her sabah çoraplarını yıkardı.
O Sargento do esquadrão, a quem chamávamos Sargento Carniceiro, era o oficial mais duro e implacável que conhecemos... Costumava lavar as suas meias todas as manhãs.
Bobby Bartelmeo. Bana yakıştırılan bir lakabım yoktu.
Nunca tive uma alcunha que pegasse.
Ya da bir lakabın falan mı var?
Tem alguma alcunha?
Bir lakabın var mı?
Tens algum diminutivo?
Ve konuşacağım... Bu her zaman kaçar. Bruna Duris lakabı Örümcek.
Por falar nisso a escapar-se-nos por entre os dedos temos Bruno Duris, aliás Aranhiço...
O lakabı ben taktım.
Fui eu quem lhe deu a alcunha.
Eski kiliseye taşındığımızda bir polis buraya Ahır lakabını takmış.
Quando nos mudámos para a igreja velha, um dos guardas chamou-lhe A Esquadra.
Bebek Kız lakabı mıydı?
Baby Girl, era um nome de rua?
İçeride lakabın var mıydı?
- Então, esteve na cadeia...
Bir keresinde çakı kullanmıştım çünkü. - Lakabın Colton değildi, öyle mi?
- Jackknife, por causa da maneira como eu manejava facas.
Lakabı da mı yok?
- Não. E uma alcunha?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]