Lama Çeviri Portekizce
5,304 parallel translation
Saklayacak bir şeyimiz yok ama karşılama vagonu çok daha güzeldir.
Não temos nada a esconder, mas o vagão de boas-vindas é melhor.
- Kişisel algılama.
Não leves isso a peito.
Güzel bir çamur maskesi mi?
Uma bela máscara de lama?
Sesinde bir yargılama mı alıyorum?
Isso é algum julgamento?
Kişisel olarak algılama.
– Não leves a peito.
Arabalarına dönmeden önce ayakkabılarını atmak zorunda kalmıştılar zira görebileceğiniz en iğrenç çamurla kaplanmışlar.
Tiveram de livrar-se dos sapatos antes de voltarem às carroças, pois estavam cobertos com uma lama imunda.
Sakın yargılama yoksa bir gün sen de yargılanırsın.
Não julgueis... Para que não sejas julgado. Quem disse isso?
Tehdit, itham, yargılama gibi dürtüler, bilgiye internet üzerinden erişmekteki ihtilaf ve tartışmaların temel sebebi oldu. Diğer konularda yaşadığımızi sıkıntılara bir hayli benziyor aslında ;
O impulso de ameaçar, indiciar, acusar, que faz parte do que criou esta discussão e controvérsia sobre o acesso online e a informação na Internet, é muito consistente com o que vimos noutras áreas.
Beni yargılama.
Não me julgue.
Bence bugün yeterince yargılama yaptık.
Já tivemos julgamentos suficientes por hoje.
Renkler, gözlerimizin ışık dalgalarının ne kadar enerjik olduğunu algılama şeklidir.
A cor é a forma como os nossos olhos entendem as ondas de luz energéticas.
Kişisel algılama diyorum yani.
Só estou a dizer que não podes levar a peito.
Zina ve aç gözlülük çamurunda nefislerinizi şişmanlıktan çatlayana kadar doyururken hangi cüretle beni kirli siyaset... yapmakla suçlayabiliyorsunuz?
E como diabos tem a audácia de me acusar de ser corrupta quando está coberto de lama, a fornicar com tudo o que vê, a comer na própria porcaria, até não aguentar levantar-se?
Baba, eğer gidip kendin konuşmazsan Gnomo ve diğerleri bunu bir aşağılama olarak algılayacaklardır.
Pai, se não fores lá pessoalmente, o Gnomo e os outros irão interpretar isso como um insulto, sem dúvida.
İlla çamurun içinden mi yürümek zorundayız?
- Devemos andar diretamente na lama?
Kişisel bir aşağılama olarak algıladılar.
Ficaram ofendidos.
Sizi yargılama bana düşmez, zaten yargılamazdım da.
Não me cabe a mim julgá-la e não o faria de qualquer modo.
Ama bunu barışma anlamında bir gelişme olarak algılama Frank.
Mas, não consideres isto um sinal de reconciliação, Frank.
- Bana squanch'lama hiç.
- Não me asfixies.
Amacı kontrol ve aşağılama.
É uma questão de controlo e humilhação.
Mıymıntıyım.
Sou um pé na lama.
Sanırım Cinayeti kartı yollayan adam yerine yanlışlıkla çok daha acemi bir katile bağlamamı bir aşağılama olarak gördü.
O facto de eu ter atribuído o assassinato do "Adormecido", a um assassino inferior, foi como um insulto involuntário.
Bunu bir aşağılama olarak algılamış.
Experientes, como ele, dormem.
- Ömür boyu sürecek bir aşağılama.
Uma vida inteira de frustração.
Bu aşağılama karşısında bir şey yapmalıyım.
Tenho de fazer qualquer coisa por causa deste insulto.
Şimdi. Görüyor musun, bu bir aşağılama.
Viste, aquilo é um insulto.
Bir dövüşçü icin en büyük aşağılama gard almamaktır.
O derradeiro insulto... de um lutador que se recusa a lutar.
Arabadan indirilen bendim. Beni eve kadar yağmurda yürütmüştü park yerinden ayrılırken arabanın lastiklerinden bana çamur sıçratmıştı. Eve döndüğüm zaman dayağın beklediğini ben biliyordum.
Foi a mim que impediu de entrar no carro, foi a mim que obrigou a ir a pé para casa à chuva, foi a mim que me sujou de lama quando arrancou do parque do estacionamento, era eu que tinha uma tareia à espera quando chegasse a casa.
Sanırım benim hakkımda bir çeşit yargılama yapıyorsunuz.
Eu acho que está a fazer algum tipo de julgamento sobre mim.
Ön tampondaki yapışkan maddeleri temizlediğine emin ol.
Limpa bem a lama do para-choque dianteiro, certo?
Koşun!
Deslizamento de lama! Vão, vão! Mãe!
Toprak kayması bir sürü kül getirdi.
O deslizamento da lama trouxe muita cinza.
Bir aşağılama.
Um insulto.
Elbette, ama sakın beni yargılama.
Sim, mas não me julgues.
Çamur düzlüklerinden çıkarlardı hep.
Há um monte enterrado na lama.
Aşağılama devam etmemeli.
Humilhação deve chegar a um fim.
- Çinli demek aşağılama değildir.
A, "chinoca" não é um insulto.
Ah be kanka Funyunlarımı hacılama.
Vá lá, meu. Não comas todos os Funyuns.
Yeni göreve gelen yardımcı hekimimiz Alison Rafferty'ye hepinizin sıcak bir karşılama yapmasını istiyorum.
Gostaria que dessem as boas-vindas à nova paramédica-chefe, Senhorita Allison Rafferty.
Yeni kıza karşılama yapıyor.
Boa forma de fazeres a tua nova parceira sentir-se bem-vinda.
Söylemek zorundaydım. Altın bulmuştuk ama ben diğer nedenler ötürü memnun olmamıştım.
A esconder em algures como um cão, na lama, na chuva com o seu grande segredo.
Onu görmeye gitmelisin, evlat. Onu yargılama.
Tens que o ir ver, miúdo Não o julgues.
Yargılama avukatıyla konuşacağım.
Eu vou falar com os advogados de acusação.
Daha kötüsü çamur ve su, süreci hızlandırır.
Pior ainda, a lama e a água vão acelerar o processo.
Kapalı dölleme sistemi aklımıza gelince kemik iliği aspirasyonu ile aşılama arasında kaybettiğimiz zamanı geri kazandık.
Assim que inventámos um sistema de sementeira fechado, conseguimos acelerar o tempo entre a aspiração da medula óssea e a implantação do enxerto.
Her zamanki karşılama gibi değil...
Não são as boas-vindas que costumo ter,
Eğer kapıdaki sensen bu tür bir karşılama alacaksın.
Se fores tu à porta, vais ser muito bem recebido.
Adil olmayan yargılama ile ilgili?
Um erro judicial?
İnsanların kalplerinden neler geçtiğini gerçekte sizden ne istediklerini bilemezsiniz.
Não apareceu aqui sozinha na noite passada, eu estava aqui fora deitado na lama, morto, e eu acho que sabias disso.
Richard'lama yine.
Não digas Richard.
Saygısızlık olarak algılama ama mantığa oturmuyor.
Isto não faz sentido nenhum.