Lars Çeviri Portekizce
989 parallel translation
Kranz. Siz nasıl dolandırıcılarsınız böyle?
Que espécie de patife é você?
Umarım ihtiyar babamı hoş karşılarsın.
Mas entre, por favor. Não o incomoda um velho pai, espero?
Eminim neler olduğu hakkında endişeli olmamı anlayışla karşılarsın.
Com todo o prazer, Sr. Wemmick. Tenho a certeza que saberá que estou deveras ansioso para saber o que aconteceu.
- Evet? - İkinci kattaki arka posta kutusunda "Bay ve Bayan Lars" yazıyor.
- O nome no segundo andar, na caixa de correio é Sr. e Sra. Lars.
Lars Thonwald.
Lars Thorwald.
Ben ne kadar katilsem, Lars Thorwald da o kadar katil.
O Lars Thorwald é tão homicida como eu.
Long lsland trenine binerim..... sen de beni 4 : 15'te istasyonda karşılarsın.
"Apanharei a Linha de Long Island" "e poderá ir esperar-me ao comboio - o das 4 : 15."
- Servise yardım et. - Memnuniyetle.
Depressa, para trás, do balcão, Lars!
Yıllardır silah taşımadım. Bir daha da taşımayacağım. - Ya dün?
Lars, eu não uso uma arma há anos... e nunca mais vou usar uma.
Lars'ın dediğine göre dün gece ahırına girip en iyi ineklerini çalmışlar.
O Lars diz que lhe roubaram... algumas das suas melhores vacas.
Bak Lars, Teksaslı olacağımız tutmuş işte.
Lars, acontece que somos texanos.
- Hadi gel Lars.
- Vamos, Lars.
Lars Nordquist!
Lars Nordquist.
Bu Lars, kerestecilik den, eski patronum.
Este é o Lars, meu ex-chefe lenhador.
- Merhaba, Bay Lars.
- Olá, Sr. Lars.
- Her yerde iyi görünüyorsun.
Está genial para qualquer lugar, não, Lars?
Ha, Lars? - Tabi, elbette.
- Claro.
Sorun nedir, Lars?
- O que sucede, Lars?
Bahse varım Lars'ın seni nerde bulduğunu biliyorum.
Apostei saber onde o Lars te encontrar.
Lars'a söyledim, " Sen git Sam'i bul, fakat civardaki şu herhangi eğlence kızlarıyla oynaşma yoksa kafanı koparırım. Seni o kadar kısa bir sürede, eve getirdi, ben...
"Vai procurar o Sam... mas não te ponhas a brincar com essas moças ou vou-te partir a cabeça... assim que voltes a casa..."
- Lars, ben demedimmi...!
Lars, disse-te...!
Ölü de olsam herkesle konuşamayacağımı siz de anlayışla karşılarsınız sanırım.
Não posso falar com plebeus, embora esteja morta.
- Senelerdir ziyarete gelen ilk yabancılarsınız.
São os primeiros estranhos que nos visitam.
Sizin talim kölenizim. Adım Lars.
Sou o servo dos teus treinos.
- Ondan ne istiyorsun?
Chamo-me Lars. - O que queres dela?
Lars ve Chekov'un talim köleleri burada doğmadılar. Onlar nereli?
O Lars e a serva de treino do Chekov não nasceram cá.
Lars?
Lars?
Eğer Lars'a fırlattığım fazeri bulursak, bu tasmalardan kurtulmak için devreleri kullanabiliriz.
Se dermos com o phaser que atirei ao Lars, podemos usá-lo para pôr os colares em curto-circuito.
Sen güneşsin, sen denizsin, sen tanrılarsın.
Você é o sol, você é o mar, você é os deuses.
Komutanının aracını nasıl aşağılarsın, pislik?
Como te atreves a insultar o carro do General? Seu merdas!
İnsanlar gelir, sen karşılarsın, masalarını gösterirsin.
As pessoas entram, tu cumprimentas e mostras-Ihes as mesas.
Kötü biri olmalısın, Tanrı cezanı vermiş. Ne cüretle beni aşağılarsın!
Se o vesgo fosse bom, Deus não teria cegado seu olho.
İkiniz de iyi savaşçılarsınız.
São ambos bons guerreiros.
Artık adım Lars Lofquist, bir enerji şirketinde müfettişim.
Agora sou Lars Lofquist, inspector da companhia de electricidade.
Adama, hepiniz iyi savaşçılarsınız.
Adama, vocês são todos bons Guerreiros.
Bu zaafımı nasıl yargılarsın?
Julgas-me na minha infelicidade?
Ama sizler savcılarsınız. Suçla savaşmaya yemin ettiniz.
Mas são promotores públicos, juraram processar os culpados.
Herşeye gücü yeten ulu Tanrım, umarız sonsuz merhametinle bu ölen kızkardeşimizin ruhunu cennetine kabul eder, onu ve bizi mutlu kılarsın.
Pois por muito agrade Deus todo poderoso na sua misericórdia Para ficar com a alma da nossa querida irmã que partiu nos entregamos o seu corpo à terra
Bir daha tahliye olduğunda sen karşılarsın!
- Para a próxima, vais buscá-lo.
Peki beyler... Siz artık şartlı üç-Lamda'larsınız.
Bem, cavalheiros... vocês são agora Tri-Lambs experimentais.
- Lars Kwan.
- O Lars Kwan.
Umarım bunu kişisel olarak algılarsın.
Ouve, espero que não leves isto a peito.
Kendi topraklarımda beni nasıl aşağılarsın?
Com que direito vem me insultar em minha terra?
Sonra beni yargılarsınız.
Depois julgareis.
Onun hakkında söyleyeceğiniz her şeye... şüpheyle yaklaşmamı normal karşılarsınız herhalde.
Deveis compreender que sou céptico... quanto à vossa opinião sobre ela.
Lars Knudson'un dul eşi, Danimarkalı kibrit kralı.
Viúva de Lars Knudsen, um milionário dinamarquês.
Kararları sen verir, herkesi yargılarsın, ben de senin yanında olurum.
Serás o juiz e eu estarei a teu lado.
Bay Napier anlayışla karşılarsınız ki yüzünüzdeki sinirler tamamen parçalanmıştı.
Os nervos estavam completamente rígidos, Sr. Napier.
- Lars Nordquist!
Lars Nordquist!
Ya Lars?
E o Lars?
- Sadece yargılarsın!
- Você acabou de me julgar!