Ların Çeviri Portekizce
64,330 parallel translation
Duyulmadık bir olay. Demir Kardeşler silah döverken fısıltılarını duyarlar ama birini bile görmemişlerdir.
As Irmãs de Ferro ouvem os anjos sussurrar quando forjam as armas, mas nem nós os vemos.
Bu vesileyle Gölge Avcıları'nın, barış muhafızlarının safına katılırım.
Para entrar nas fileiras dos Shadowhunters, os guardiões da paz.
Bay Rory, kişisel ayrıntılarınızı takdir etsem de belki mevcut soruna odaklansak daha iyi olur.
Sr. Rory, por mais que aprecie a profundidade das suas ideias, talvez devêssemos permanecer focados no assunto em mãos.
Yani bu bitik, senaryo yazmak için bastırılmış anılarını mı kullanmış?
Estás a dizer-me que esse idiota usou as memórias reprimidas - para escrever um guião? - Isso não é tudo.
Yardakçıların ortak yanı nedir bilir misiniz Kaptan Hunter? Fikriniz yok mu?
E sabe o que tem todos os carrascos em comum, capitão Hunter?
Yardakçıların ortak yanı, hepsinin sonunda ölmesidir.
Não sabe esta? A coisa que todos os carrascos tem em comum é que eles acabam todos mortos.
Zamanı değiştiren hızcıların peşine düşen zaman tayflarından biri sandım.
Pensei que era um Espectro do Tempo, os monstros que caçam velocistas que fazem asneira no Tempo.
Tek yapmamız gereken anılarını beyin zarına geri yüklemek.
Tudo que temos que fazer agora é carregar as suas memórias no seu córtex cerebral.
Eğer Kaptan Hunter'ın bazı noksanlıklarını gidermeden anılarını geri verirsek ona pek de iyilik yapmış olmayız.
Dificilmente fariamos algum favor ao capitão Hunter se apenas lhe restaurassemos as memórias sem tomar a liberdade de resolver algumas das suas deficiências.
Hız Gücü hızcıların zamanla oynamasını sevmez. Hazır ol.
A Força de Aceleração não gosta quando os velocistas mexem com o tempo.
Askeri mahkeme savcılarının bu davayı almama izin vermesi bile mucize olur.
Convencer a Justiça Militar vai ser um milagre.
Taken'ın yapımcılarından.
Dos produtores de Busca Implacável.
Evet, ama filmde çalışanların bazıları bu otelde kalıyor.
Sim, mas há aqui outras pessoas do filme que estão hospedadas no hotel e não quero que...
Markovlar, siz Amerikalıların dediği gibi duymamazlıktan gelmezler.
Os markovianos não, como é que vocês dizem, brincam em serviço.
Rusya'da da mı bağlantıların var? Sayılır.
Também tens contactos na Rússia?
Geçen yıl yaptıkları saldırıların % 90'ında bu tüfekleri kullanıyorlardı.
Em mais de 90 % dos casos no último ano, foram eles.
Saldırılarını planlamış.
Ele planeou os ataques. Sim.
Tanrıların kadiri mutlaklığına meydan okumuş çünkü.
Ele desafiou a omnipotência dos deuses.
Zoe o kötü zamanların bazılarını tekrar yaşayacak belki ama bana bak...
A Zoe terá de escutar coisas más, mas pelo resto...
Bazılarının ıstıraptan kaçmak için yapmayacağı şey yoktur.
Alguns fazem de tudo para evitá-la.
- Isabel Rochev anıların canlanıyor mu?
- Lembras-te da Isabel Rochev? - Lembro.
Haçlıların İstanbul'u yağmaladıkları sırada kullandıkları bir çeşit sopa. Onlar, bunu bir sandığa koyup kilisenin altına gömmüşler Kara Orman'da kafataslarının ardında ışıklar kapalıyken yeşil bir renge bürünüyorlardı.
Uma coisa de madeira que os Cruzados trouxeram de Constantinopla, puseram-na no baú, enterraram-na sob a igreja na Floresta Negra, atrás de crânios que no escuro brilhavam com cor verde...
Arkadaşının bu teklifi çok nazikçe ama Mühür Merasimi, Gölge Avcıları için kutsal bir törendir.
É uma oferta muito gentil do teu amigo, mas a Cerimónia das Runas é um ritual solene. Para Shadowhunters.
Valentine niye Aşağı Dünyalılar'ı fanilere saldırtsın?
Porque mandaria o Valentine os do Mundo À Parte atacar mundanos?
Sakıncası yoksa Clary'yi bulmak için Gölge Avcıları'nı kullanmam lazım.
Agora, se não se importa, preciso que estes Shadowhunters encontrem a Clary.
Manhattan'ın her yanından Aşağı Dünyalılar saldırıyor.
Há habitantes do Mundo À Parte violentos em toda Manhattan.
Gölge Avcıları'nı koruyorsun!
Tu estás a proteger Shadowhunters!
Buradaki Aşağı Dünyalılar'ın hepsi öldü.
Todos os do Mundo à Parte aqui todos mortos.
Bu saldırılar olurken tek başına kalmamalısın.
Com estes ataques, não devias andar sozinho.
Gölge Avcıları'nı takip ederken mühürlerinden faydalanıyoruz.
Sempre localizámos os Shadowhunters pelas suas runas.
Aşağı Dünyalılar, Gölge Avcıları'nı avlıyor. - Asıl yanlış bu.
Habitantes do Mundo À Parte a caçar Shadowhunters, isso é que é errado.
Meclis, Gölge Avcıları'nın takibinde mühürlerini kullanıyor.
A Clave localiza os Shadowhunters através das suas runas.
Gölge Avcıları'nı daha medeni zannederdim.
Pensava que os Shadowhunters eram mais evoluídos.
Anlaşmalar'ın imzalanmasından önce Gölge Avcıları sırf zevk için Aşağı Dünyalı avlarlardı.
Muito antes dos Acordos, os do Mundo à Parte eram caçados por Shadowhunters por desporto.
1980'lerde Aşağı Dünyalılar'ın talepleri Meclis tarafından reddedilmişti.
Nos anos 80, o Mundo à Parte exigiu coisas à Clave com as quais não concordaram.
Gölge Avcıları da sevdiğini kaybetmenin acısını yaşamalı.
Mas os Shadowhunters têm de sentir como é perder quem amamos.
Tarihçi olmamın sebebi Kutsal Hazine Avcıları'dır. - Biliyor muydun?
"Salteadores da Arca Perdida" foi a razão de eu me tornar historiador.
- İki adam da yakın mesafeden göğüs kafeslerine sezuki darbesi alarak öldürülmüş. Suikastçılar Birliği tekniklerinden biri.
Ambos cavalheiros foram mortos muito próximos com ataque Sekuki aos processos xifoídes dos seus esternos.
Gelecekten gelen uzaylılar tarafından kovalandığını sanıyor.
Ele tem delírios sobre ser perseguido por homens espaciais futuristas.
- Zamanın oturması zaman alır ve er ya da geç anılarımızı kaybettiğimiz gibi süper güçlerimizi de kaybedeceğiz.
- Olha, os tempos difíceis demoram a passar, e mais cedo ou mais tarde, vamos perder nossos super-poderes do mesmo modo que estamos a perder a nossa memória.
Suikastçılar Birliği'nin eski lideri Malcom Merlyn'le birlikte üçümüz geleceği yeniden yazma gücüne sahip, sihirli bir nesne olan Kader Mızrağı'nı bulacağız.
Juntos, com Malcolm Merlyn, antigo lider da Liga de Assassinos, os três iremos localizar a Lança do Destino, um mitico objecto que consegue reescrever a própria realidade.
Hunter'ın hatırlamasını sağlayamadım çünkü anıları gömülmüş veya kilitlenmiş değil.
Olha, não consegui fazer com que o Hunter se recordasse porque suas memórias não estão enterradas nem fechadas.
- Flash'ın karşılaştığı tüm hızcılar ya ölmüş ya da şu anda dostu.
Todos os velocistas que o Flash enfrentou ou estão mortos ou são seus amigos.
Sanırım Rip Hunter'ın anıları.
Do Rip Hunter, assumiria eu.
Senin tabirinle bu "teknolojik ıvır zıvır", Kaptan Hunter'ın anıları.
Esta tecno-treta como tu tão eloquentemente disseste, são as memórias do capitão Hunter.
Orada bizim tıpatıp aynılarımız var. Karakterleri de sonsuz sayıda değişene göre çok yakın veya inanılmaz uzak olabilir.
Lá, temos outras versões de nós mesmos que podem ser similares ou diferentes baseadas em infinitas variáveis.
Kev'in tatlıları diye aratın.
Guloseimas do Kev, pesquisem.
Hayır, sağ olasın Quentin ama haklılar.
Mas eles têm razão.
Çünkü benim yaptığım şeyle senin şu an yaptığın şey aynı değil! Hayatta kalmak için gereken neyse onu yapıyoruz ve bu birkaç yasayı çiğnemek veya sana inanan insanlara ihanet etmekle olacaksa, olsun varsın! Birebir aynılar.
O que fiz e o que estás a fazer, não são a mesma coisa!
Bence kasanın yerini bildiği için onu kaçırdılar.
Acho que ele sabe onde está o depósito, por isso levaram-no.
Şehirdeki tüm savcılar, başsavcının bir seri katil olduğunu öğrendi iyi değil anlayacağın.
Os advogados da cidade descobriram que o promotor é um assassino em série. Então nada bem.