Lazımdı Çeviri Portekizce
2,641 parallel translation
İngiltere'de yığılan suçluları koyacak bir yer lazımdı.
E eles precisavam de um lugar para colocar os criminosos que surgiam.
Saat 18.00'da burada olman lazımdı, Tiger.
Tiger, era para teres estado aqui às seis.
- Ayakkabı lazımdı.
- Tu precisavas de sapatos.
Neler olacağını anlaman lazımdı.
Devias saber o que se passa.
Kızın ölmüş olması lazımdı.
Ela devia estar morta?
Bunca yıl boyunca beni korumanı senden istemedim. Çünkü asıl benim seni korumam lazımdı.
Durante estes anos todos tu protegeste-me, e agora eu é que te devo proteger.
Şaçları bundan dökülüyo olması lazımdı. Çünkü birkaç tane peruğu vardı.
Aparentemente o cabelo dela caiu, pois ela tinha várias perucas.
Yolun aşağısında bir gitarcı olması lazımdı.
Acho que vi uma loja de guitarras mesmo ao fundo da rua.
Kuzeye gidiyor olsaydık Kızıl Çatal Nehri'ne gelmiş olmamız lazımdı.
- Para norte. Se fôssemos para norte, já tínhamos encontrado o Rio do Ramo Vermelho.
Madem saklamak istiyordunuz buraya hiç getirmemeniz lazımdı.
Se queríeis escondê-la, não devíeis tê-la trazido até cá.
Lekesizlere pratik lazımdı zaten.
Os meus Imaculados precisam de praticar.
Ne lazımdı?
De que precisas?
Oraya lazımdı...
Precisas de...
Gecesini gündüzüne katıyor da demen lazımdı.
Está a queimar a sua vela pelos dois lados.
Kanının saf olması lazımdı.
Teu sangue é suposto de ser puro.
Üzerimdeki baskıyı atmam lazımdı. Artık frene basmalıydım. Bizi yavaşlatmaya ihtiyacım vardı.
Eu tinha de aliviar a pressão, pôr travões, desacelerar.
Bu bana bir kızı hatırlattı. Çelik fabrikasında çalışan ve hayali dans etmek olan kızı. Onun da inanması lazımdı.
Era duma cidade fabril e sonhava dançar.
- Durması için dikkatini dağıtmak lazımdı.
Causar uma distracção é suposto pará-lo.
Kaydetmemiz lazımdı, demiştim sana.
Eu disse-te que devíamos ter gravado isto.
Sadece bir savaş başlatmam lazımdı.
Só precisava de iniciar uma guerra.
Sadece bunu sormam lazımdı.
Eu só tinha de perguntar.
Şeyi almam lazımdı, bana...
Era suposto vir buscar algo, a coisa para...
Öğrenmem lazımdı.
Precisava de saber.
Onu gördüğündeki yüz ifadesini görmen lazımdı.
Devias ter visto a cara dele quando a viu.
Bu lüzumsuz muayene için muayene ücreti lazımdır şimdi.
O médico pediu co-pagamento por essa visita desnecessária?
Var ya duyman lazımdı. Yok Kevin'ın parfümüymüş de bunak Johnson'mış da bilmem neymiş de...
Devias tê-la ouvido falar e falar sobre o perfume do Kev,
- İşemesi lazımdı. - Bana bak!
- Teve de urinar.
Söylemeliyim ki, kızkardeşinin taşınmasını ayarladım. Sonra bize anlattı çünkü kızkardeşi geldi, ertelemesi lazımdı.
Eu estava preparado para ir morar com a sua irmã e ela disse que tínhamos de adiar porque a irmã dela vinha cá.
Uyuşturucunun beni öldürmesi lazımdı.
As drogas já deveriam ter-me matado.
Bir şeyi halletmem lazımdı.
Estive a resolver uma coisa.
Tamam, karı getirmemiz lazımdı. Haydi.
Sim, devíamos ter-te arranjado uma puta.
İçerde benim yatmam lazımdı.
Eu devia ter estado preso.
Sürekli şansını zorluyorsun, oysa pas geçip yoluna devam etmen lazımdı.
Continuas, quando devias ter desistido e seguido em frente.
Bir takım işleri halletmem için lazımdı ama o ba- -
Mas eu preciso para uns...
Dışarı çıkmak için delilikten vazgeçmen lazımdı.
Tiveste de enlouquecer para poder sair.
Sahiden yola çıkmışsa şimdiye dek buradan gitmiş olmamız lazımdı.
Se ele vem mesmo a caminho, já devíamos ter saído daqui.
Biliyordum. "O" olmam lazımdı.
Eu sabia, tinha que ser ela.
Önce güvendiğim biriyle konuşmam lazımdı.
Precisava de falar primeiro com alguém de confiança.
Ne lazımdı, kalepu?
De que precisas estrangeiro?
Babamın bir lafı vardı : "Ev de tabut da her zaman lazımdır."
O meu pai dizia : "As casas e os caixões são sempre precisos."
Onun tembel götüne sağlam bir tekme lazımdı.
Esse preguiçoso precisava de um pontapé no rabo.
- Bir düşünsene,... kızın gerçek yüzünü görmem lazımdı.
Bem, pensa sobre o assunto. Precisava de ver a verdadeira essência dela.
Eve rötuş lazımdı.
A casa precisava de ser redecorada.
Bir şey mi lazımdı?
Precisas de alguma coisa?
Bunun orada olmaması lazımdı.
Isso não devia estar aí.
Para lazımdı.
Preciso de dinheiro.
Bir şey mi lazımdı?
- Precisa de alguma coisa?
Bir şey yapmam lazımdı.
Tinha de fazer alguma coisa.
Burada bile olmamam lazımdı.
Em como eu nem devia estar aqui.
Araması lazımdı.
Ela já devia ter telefonado.
Onu ziyaret etmem lazımdı. Senin için buradayım, Ziva.
Estou aqui por ti, Ziva.