Lego Çeviri Portekizce
176 parallel translation
Dostum, sana vasiyet ettiğim çok zor bir görev değil... çünkü bu manastırdaki kurallar çok katı değildir.
Meu amigo, não te lego uma tarefa árdua... pois a nossa ordem só tem elos de seda.
Ömür boyu yıllık 1000 sterin emekli maaşını miras bırakıyorum.
" lego uma anuidade vitalícia de 1.000 Libras.
Şeçkin beyefendi Joshua Nettlewood... Tarafından yapılmış portremi miras bırakıyorum.
" lego o meu retrato... pintado pelo distinto Sir Joshua Nettlewood.
Vasiyet etmek. "Bırakmak" demek.
Lego... significa "deixar".
" Her türden...
"... lego...
" Bu nedenle bu dünyada neyim varsa onları bulacak kişiye...
" Assim, lego as minhas possessões terrenas...
Üzülerek, belki neler olup bittiğini anlayabileceğiniz ve bunca insanın ne uğruna ölmek zorunda kalacağını kavrayabileceğiniz umuduyla, Çin'i ve onun acılarını, siz çocuklara miras olarak bırakıyorum.
Lego a China e as suas agonias a vós jovens, com piedade, e na esperança que talvez compreendam o que se passa, possam compreender aquilo que vai ser a causa da morte de muitos.
225 dolarla daha iyisini yapabilirim.
Eu lego topo que com $ 225.
Bütün sahip olduklarim, bütün ögrendiklerim, bütün hissettiklerim... tüm bunlar ve daha fazlasi... sana miras kalacak.
Tudo o que tenho, tudo o que aprendi, tudo o que sinto, tudo isto e muito mais, eu... te lego, meu filho.
Şu Lego şeylerine ne dersin?
Que tal um jogo de Legos?
Odamda oynayalım mı? Lego'larım var.
Queres vir brincar para o meu quarto?
Sizlere bir de kişisel eşyalarımı da bırakıyorum, bir seramik yumurta,
"Também vos lego os meus bens pessoais... "... incluindo o meu ovo em cerâmica...
Ne kadar akıllıca, çatallar legodan yapılmış.
Mas que engenhoso. Os garfos são feitos de Lego.
Sekiz ; yeğenim Bayan Lily Bart'a toplam On bin Dolar bırakıyorum ".
"E à minha sobrinha, miss Lily Bart, " lego a quantia de dez mil dólares.
- Legos desem yeter.
- Como peças de Lego.
Ben Leander McNelly aklım yerinde olarak bu belgeyle mal ve mülklerimi Teksas izcilerine bırakıyorum.
Eu, Leander McNelly, em plena posse das minhas capacidades, lego, pela presente, a minha propriedade... aos Rangers do Texas... para disporem como entenderem.
Kurduğun bağlantıya bayıldım.
Como os da Lego.
Dört puan ve yedi lego önce, benim...
Oitenta e sete blocos atrás...
Niye bu LEGO tişörtünü satın aldım?
- Por que comprei esta camisa Lego?
- Yeni lego parçası nasıl?
- E o novo bloco que te consegui?
" Sonra, Fisher Oğulları Cenaze Evi şirketimi... ... ve diğer mülk ve iş kazançlarını şöyle bırakıyorum :
" Segundo, lego a firma Casa Funerária Fisher e Filhos todos os bens imobiliários e negócios da seguinte forma :
Bu oteller legoyla yapılmış.
Estes hotéis são feitos de lego.
3 saattir Casey'in odasındayız. Ve bizim tek bulabildiğimiz lego koleksiyonu olduğu...
Bem, passamos três horas no quarto do Casey... e apenas descobrimos que ele colecciona palas guarda-lamas.
Burası anaokulu, bloklarla falan oynamıyorlar mı?
É a pré-primária, eles vão estar a brincar com lego.
Ben LEGO'yum.
Eu como Legos.
- Hangi salak kapının önüne LEGO'larını bırakır ki?
Mas que idiota deixa os Legos mesmo em frente à porta?
Hazır buradayken, LEGO setimle uzay komuta merkezinin fotoğrafını da al bakalım.
Já que estás de visita, aqui está o meu conjunto de Legos e uma foto do centro de comando espacial.
Yaptığın lego dinozorlar epeyce hayret uyandırıcıydı.
Aqueles dinossauros que fizeste em Lego eram espectaculares.
İçerisi hala lego diyarı gibi.
Lá dentro parece a "Cidade Lego".
Yaratıcı şeylere bakalım mesela lego inşaatı.
- Quer dizer... olha para as coisas fantasticas que contruí com estes legos.
Dinozorları çok çirkin ve onun çok fazla Lego'su yok.
Os dinossauros dela são feios e quase não tem Legos.
- "... aktarıyorum sana... "
- "... lego em ti... "
... aktarıyorum sana hiçbir şey.
... lego em ti absolutamente nada.
Ben aktarıyorum sana tüm gücümü.
Eu lego em ti o meu poder.
Çocuklar, topuklu ayakkabılarımı lego kutunuzun içinden çıkartın.
Tirem da caixa de Legos os sapatos de stripper da mamã.
Lego diyarında çarpışan araban hurda mı oldu çaylak?
O pára-choques do carro de brinquedo a bater na Legolandia, novato?
Pikseller, lego büyüklüğündeyken doku karakteristiği yapmak imkansız.
A caracterização dos tecidos é impossível quando os píxeis são do tamanho de legos.
Lego gibi bir araya getirdim.
É como juntar duas peças de Lego.
Karga penceremin yanından geçerken... Lego parçasına bastım.
Enquanto passava pela minha janela, pisei uma peça de Lego.
- Fairy Barbie. - Lego Star Wars! - Lego Star Wars!
- Lego Star Wars!
İşin gerçeği, Lego bu sene bana sponsor olmak istedi.
- De facto, a Lego quer patrocinar-me.
Ayrıca pizzasının içinden lego çıkan müşteriyi de arayıp özür dileyebilirsin.
Bem, peça desculpas também ao cliente que achou um lego em sua pizza.
Niçin hastalıklı gibi davranıyorsun?
Porque é que não brincas com o lego? - Porque é que és tão mórbido?
Ben lego almıştım.
Eu comprei-lhe legos.
Lego ne durumda?
Como é com Lego -
Lego topçular için burası savunmasız.
Estás vulnerável a uma fileira de artilharia Lego.
Şey, o fotoğraf lego dünyasında çekilmişti.
Bem, foi tirada na Legolândia.
Lego uzay gemisi, kötü birleştirilmiş.
Nave da lego, montada porcamente.
Evlat, yukarı çıkıp hayalarını bul, muhtemelen Lego küvetindedir, sonra da o mağazaya gidip doğru bedeni iste.
Filho, vai lá acima procura os teus tintins, - provavelmente estão na caixa dos Lego's - e volte à loja e exige o tamanho certo.
O birbirine bağlanan oyuncaklara ne denirdi...? - Lego?
Legos?
... bu kahramanın olacak.
Tudo... tudo eu lego a este nosso herói.