English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Leva

Leva Çeviri Portekizce

42,395 parallel translation
- Bu da bizi sorun üçe getiriyor.
- Isso leva-nos ao problema número três
Paige'i alıp Rus Konsolosluğu'na gidin.
Leva a Paige, vai ao Consulado Russo.
- Haberdar etmek demişken bu da beni beş numaralı soruna getiriyor : iletişim.
- Por falar em informar, isso leva-me ao problema número cinco :
Paige, sadece bir kaç dakikan var, onunla konuş ve dış kapağı açan mavi kolu çekmesini sağla ki Sly uyduyu içeri yöneltebilsin.
Paige, tens poucos minutos, fala com ele e fá-lo puxar aquela grande alavanca azul que abre a porta exterior. O Sly leva o satélite para dentro.
Jack'in peşine düşmesi işi başka bir seviyeye getiriyor.
Ir atrás do Jack leva isto a um outro nível.
Peki burası nereye gidiyor?
E onde é que isto leva?
Minibüs geliyor ve seni götürüyor.
A carrinha aproxima-se, a carrinha leva-o embora.
İkisi farklı şeyler. Eğer silah taşıyorsan fark yoktur.
Não necessariamente, quando leva uma arma.
Bitmeyen korku ve sonucunda sefil bir ölüm. Lütfen!
Um medo interminável que te leva a uma morte certa.
Adamımız da içeri girip en az yarım milyon dolar değerindeki silahları alıp kaçıyor.
O nosso homem vai lá e leva cerca de 500 mil dólares em armas.
"Tanrı bazen bizi bulanık sulara çeker, " bu bizi boğmak için değil arındırmak içindir.
"Deus às vezes leva-nos até águas turbulentas, não para nos afogar, mas para nos purificar."
- İstediğin kadar izin yap.
Leva o tempo que precisares.
Uzak bir yere götürün ve güvenli bir şekilde salıverin.
Leva-a para um local longe daqui. Deixa-a em segurança.
Kimse nefesini 45 kiloluk Epsom tuzunu taşımaya yetecek kadar uzun süre tutamaz.
Ninguém prende tanto o ar por conta da energia que leva para carregar 45 kg de sais de Epsom.
Dostum, Amerika'ya dönüş yolculuğun için hatıra olarak saklarsın.
Pally, para a tua viagem para a América, leva esta lembrança.
Bavulumu arabaya götür zeki adam.
Leva a minha mala para o carro, sabichão.
Götür.
Leva-a.
Bu da bizi doğrudan Letonyalı terör örgütü, Dieva Roka'ya götürüyor.
O que nos leva... À célula terrorista da Letónia, Dieva Roka.
Ne bulursan al.
Leva tudo.
Fakat bir kaç ek malzemeyle hazırlanmış şeker, bir güzel kaynar, sonra soğur ve o zaman yumuşacık bir macununuz olur,... o da yanmakla kalmaz, patlar.
Mas combinar o açúcar com uns ingredientes extra leva a uma ebulição. Depois, deixas arrefecer e obténs uma massa maleável que não só arderá, mas explodirá.
Bu pazar akşamı beni güzel bir restoranda yemeğe çıkarabilirsin.
No domingo, leva-me a jantar a um bom restaurante.
Onun yerine beni al!
Leva-me a mim ao invés.
Cangıllardaki rekabet, hayvanları, yaşamlarının her yönüyle özelleşmeye zorlar. Çiftleşme dahil.
A competição nas selvas leva à especialização dos animais em cada aspecto da vida, incluindo o namoro.
Nihayet yunus, ekibi ormanın içindeki bir açıklığa getiriyor.
O golfinho leva a equipe a uma clareira na floresta.
Ama bu vakit alıyor ve tehlike yaklaşıyor.
Mas isso leva tempo, e ele está em perigo.
Bazen çocuğunu parka götürür.
Às vezes, ela leva o filho ao parque.
Bu da şu soruyu doğuruyor bu işi nereye kadar götürmeye isteklisin?
O que leva à pergunta... Até onde estás disposto a levar isto?
Dünyanın günahlarını üstlenen Tanrı'nın kuzusu koru bizi efendimiz.
Cordeiro de Deus, que leva os pecados do mundo, livrai-nos, ó Senhor.
Ya da istediğiniz kadar oyalanın.
Ou leva o tempo que quiseres.
Beni nereye götürüyorsun?
Para onde me leva?
Al bunu.
Leva.
işte bu çok zaman alır.
Leva tempo.
Çılgınlık intikama dönüşüyor demek ki.
A loucura leva à vingança.
Ve evet belki küçük, bir kerelik bir şeydi, ama bizi bir araya getiren ya da uzaklaştıran şey bir içkiydi.
Pode ter sido uma coisa pequena, mas... acredito que tudo o que fazemos leva-nos mais perto ou mais longe de uma bebida.
Ayaklarını kırmaya geldin sanmıştım.
Leva-o e dá-lhe uma lição.
Tüm aileyi alıp uzaklara git.
Devias ir embora. Leva a minha família e fujam.
Gil Seob ve Kang Suk'u alıp git!
Leva o Kil-sub e o Sr. Gam rapidamente!
Hastayı yoğun bakıma çıkaracağım. Sonra da gidip ailesini bilgilendiririm.
Vou levá-lo para a UTI, depois falo com a família.
2 saat içerisinde onu, doktor randevusuna götürmeliyim.
Tenho de levá-lo àquela consulta, daqui a duas horas.
Ama belki de onu oksijene ulaştırabiliriz.
Talvez dê para levá-lo até ao oxigénio.
O.R hazırlanıyor.Şimdi onu ameliyata götüreceğiz.
A sala de operações está preparada. Vamos levá-lo agora para a cirurgia.
Şuna ne dersin ; işbirliği yaparsan hakim karşısına çıkarılman için seni ilçe cezaevine geri yollarız.
E que tal isto : você colabora, e levá-lo-emos de volta para o clube de campo para ser processado.
Bitiriyordun.
Levá-lo para a conclusão.
Charlotte adında bir üvey kızın varmış Kongre Üyesi Ellsworth'ın yanında stajyermiş.
Irão levá-lo para a prisão federal, por isso temos de ser rápidos.
Nereye?
Vou levá-los para onde?
Az önce şey mi dedi...
Localizei o Endereço Alugado que ele usou para entrar na Hackathon, e leva-nos a um apto.º em Bed-Stuy.
Onları binlerce kilometre taşıyacak bacakları test ediyorlar. Sınırlarını şimdi öğrenmeleri daha iyi.
Testam as pernas que irão levá-los por milhares de km, é melhor conhecerem as suas limitações agora.
Kızlav tuvaletine sokmak istiyovum.
Quero levá-lo à casa de banho das senhoras.
Kadını yatağında zenciyi de tarlasında görmüştür sadece.
Ele levá-la-ia para a cama dele e a ele para o campo.
Raj'ı al.
Leva o Raj.
Rahibe Cecilia onu kimsenin zarar vermeyeceği bir yere götürecek.
A irmã Cecilia vai levá-la para um sítio onde ninguém a puderá magoar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]