Limite Çeviri Portekizce
4,250 parallel translation
Ya bu silah, elektriksel kapasitesinin eşiği geçmesi için beyni aşırı yükleyip elektrik akımının boşalmasına sebep oluyorsa aynı elektromanyetik darbe gibi?
E se esta arma sobrecarregou o cérebro, superando o limite da sua capacidade eléctrica, provocando uma descarga como um pulso electromagnético?
Ve güç ile yapabileceklerimin bir sınırı yoktur.
E com poder... Não há limite para aquilo que eu posso fazer.
Güçlü görünürsünüz kendinizi sınırlarınıza kadar zorlarsınız ve pes etmenize asla izin vermezsiniz.
Tu permaneces forte, forças até o teu limite. Nunca te deixas desistir.
Adamların hepsi tedirgin.
Esses tipos deixaram toda a gente no limite.
Altını çizmediğin cümle kaldı mı?
Há algum limite que não ultrapasses?
Ne zamandan beri iki kadehten fazla içiyorsun?
Espera, desde quando passas o teu limite de duas bebidas?
Belki şimdiye kadar bana ailemin yalan söylemesindendir ama artık yalan limitimi doldurdum.
Talvez seja por os meus pais terem mentido tanto, eu... cheguei ao limite.
Tutkumuz doruk noktasındayken bir isim söyledi.
Quando a nossa paixão chegou ao limite, ele chamou um nome.
Yalnızca, gerçekten boyumu aştığını hissediyorum.
Não sei. Eu sinto que estou no meu limite.
Bu pazar, yarına bitirsek bile, yakın çekimdi, ekleme-çıkarmaydı sürer.
- Domingo. Mesmo que façamos amanhã, fica no limite para cortar e editar.
Şüpheli hissedilebilir bir sınıra yaklaşıyor.
O suspeito está a aproximar-se do limite da percepção.
Gerçekten bilmek istiyorsanız eğer, "Gerçek" polis artık buraya gelmiyor. Çünkü çoktan 155'i tuşlama kotanızı doldurmuşsunuz.
Se queres mesmo saber, a verdadeira polícia não virá mais aqui, porque vocês já excederam o limite de ligações para o 112.
Burada içki için yaş sınırı olmadığı doğru mu?
É verdade que aqui não há limite de idade para beber?
Sadece soruları cevaplayın. Birisi zorla girmiş!
Limite-se a responder.
Hayatımın en önemli bölümleri paylaşmak istediğim bölümler, yasak yerler.
As partes mais importantes da minha vida, as que quero partilhar estão para lá do limite.
Bir daha hiz limitini asmayin.
Nada de exceder o limite de velocidade novamente.
Kızın 911'i araması onun çok ileri gittiğini düşünmesine neden olmuştur.
Na chamada dela pareceu que ela o tinha levado ao limite.
Çünkü sınırlarda yaşayan insanların arasına katılacaksın. Son derece kötü şeylerin olmasını engellemek için kötü şeyler yapman gerekecek.
Porque está quase a juntar-se a homens que vivem no limite, onde se exige acções extremas para impedir que coisas extremamente más aconteçam.
Orospunla tatile gelince orada dur diyorum.
Férias com a tua prostituta é onde estabeleço o meu limite.
Bir daha o çizgiyi geçemezsin. Aksi takdirde...
Não podes ultrapassar esse limite outra vez, caso contrário...
Eğer o sınırı geçersen, hem senin hem de bizim için geri dönüşü olmaz.
Se ultrapassares esse limite, não haverá retorno para ti... ou para nós.
Bu benim bir polis ya da bir insan olarak bile geçemeyeceğim bir sınır.
É um limite que não posso ultrapassar como polícia ou como pessoa.
Bu konuştuğumuz şey işte. Bu geçemeyeceğin bir sınır.
É este o limite que não podes ultrapassar.
Hauser'ın bile aşmadığı ahlaki bir sınır hattı var. Mükemmel.
Até o Hauser tinha um limite moral que não cruzava.
Ama kimse bakmazken uçuruma yaklaşırmış kenara doğru attığı her adımda daha çok şey duyup, görüp ve hissedebilirmiş.
Mas quando ninguém estava a olhar... Ela aproximava-se do penhasco, quanto mais perto ela chegava até ao limite, mais ela podia ouvir, mais ela podia ver, e mais ela podia sentir.
Sonunda uçurumun köşesine gelmiş ve bir ışık görmüş.
Finalmente ela estava no limite, e ela viu uma luz.
Kredi kartlarının limiti doldu.
Os teu cartões de crédito estão no limite.
- Pierre'in, kilo sınırlaması var.
- O Pierre tem um limite de peso.
Neler yapabileceğimizle ilgili sınırlama var mı?
Mas há um limite no que podemos fazer com ele.
- Senin için her şey bir sınır.
Tudo é um limite.
Çünkü bir insanın kaldırabileceği başarısızlığın ve rezilliğin bir sınırı var.
Porque uma pessoa só aguenta um certo limite de falhanços e humilhações.
Yani... seni sınıra çok yakın bir yere götürebilir.
Então, isto pode levar-te muito próximo do limite.
Bir yıl boyunca hizmet ediyorlar. Sonra da resmen zorla hafızalarına veda ediyorlar.
Sim, é apenas um limite de serviço durante um ano, e as suas memórias são, oficialmente, compelidas na hora da partida.
Kapattıktan sonra sınırı geçmek için yola koyuluruz.
Fechamo-lo e e zarpamos em direcção ao limite estadual.
Barajı da geçtik mi sınırı geçmiş olacağız.
O limite estadual é logo a seguir à barragem.
Vücutlarınızı limitlerine kdar zorlayacak ve dövüş tekniklerinde ustalaşacaksınız.
Força os vossos corpos ao limite através de métodos de combate.
Elektrik tutma kapasitesi doldu.
Limite de capacidade de contenção eléctrica alcançado.
Durma noktanızın olduğunu düşünüyor musunuz?
Você acha que tem um limite que não ultrapassa?
Bütün sınırı boyunca telleri yükseltti savaş gemileri karasularımızın yanıbaşına konuşlandırıldı. ... ve bizi Nice havaalanından mahrum bıraktı.
Pôs arame farpado ao longo de toda a fronteira, os navios de guerra estão no limite das nossas águas e foi-nos cortado o acesso ao aeroporto de Nice.
Unutma, güzelim çerçevenin kenarına çok yakın durma.
Lembra-te, minha querida, não te aproximes de mais do limite do enquadramento.
Limitleri aşmayı öğreneceksin.
A ultrapassar esse limite.
Oksijenin sınırlı, bu yüzden beni dikkatli dinlemeni istiyorum.
Tem uma quantidade limite de oxigênio, por isso ouça-me com muita atenção.
Yaş sınırımız var mı?
Temos limite de idade?
Fakat bizden sekiz yıldır aylık ödemeler aldığınızdan ötürü nakde çevirme limitine ulaşmışsınız.
Mas, como você não fez nenhum pagamento mensal nos últimos... oito anos, você já atingiu o limite de crédito disponível.
Kahretsin. Duracağın bir sınırın yok mu senin?
Tens algum limite que não se possa cruzar?
Hayır Watson, yeni ölenlerin kesin sınırı tek bir mekândır.
Não, Watson. Um lugar é o limite para a falecida.
Yan yanayız.
Poe-a no limite.
Limiti birazcık aşmış olabilirim
Posso ter ultrapassado ligeiramente o limite.
Bir sınırı var.
Há um limite.
YARININ SINIRINDA
NO LIMITE DO AMANHÃ
Yine limitlerinizi zorlayacaksınız.
Leva-vos novamente ao limite.