Limousine Çeviri Portekizce
115 parallel translation
Sadece takas etmek istiyoruz bizim külüstürle... sizin limuzini!
Nós só queremos fazer uma pequena troca o nosso calhambeque... pela vossa limousine!
Büyük grubuz. Limuzinimiz, sahne arkası yiyeceklerimiz, her şeyimiz olacak!
Nós vamos ter uma limousine, um camarim com comida e tudo mais, meu.
Bu limuzinin tıpatıp aynısı.
Deixou roubar um carro, diante o nariz. Uma limousine como esta.
Onu bir limuzin gelip alacak. Sonra geri getirecek tabii.
Uma limousine levá-la-á e trá-la-á de volta.
Eğer pencereden dışarı bakarsanız, bir limuzin göreceksiniz.
Se olhar pela janela, verá uma limousine estacionada em frente.
- Bu Michael Cutler'ın limuzini mi?
- Esta é a limousine de Michael Cutler?
Onlar. Limuzine binenler.
São eles, a entrar na limousine.
Çünkü zengin iken bir sorunla karsilastigimda en azindan limuzinimin arka koltugunda iki bin dolarlik takim ve on dört bin dolarlik altin saatle oturuyor oluyorum.
Porque como homem rico, quando tenho que encarar os meus problemas, apareço numa limousine Usando um fato de 2.000 dólares, e um relógio de ouro de 14.000.
Limuzin.
A limousine.
Limuzine nişan al.
Aponta à limousine.
L.A. Limousine, bayan.
L.A. Limusine, mãe.
Limuzinde daha rahat ederdin.
Voce estaria melhor acomodado em uma limousine.
Limousine'ini ödünç alabilir miyim? Bir saat içinde geri getiririm.
Empresta-me a sua limusina durante uma hora?
Sammy, neden limuzininin yanında değilsin?
Sammy, porquê que não estás na tua limousine?
Ceketini limuzinde unutmuşsun.
Esqueceste-te do casaco na limousine.
- Haydi, dostum. Limuzinin geldi. - İşte böyle.
Vá lá, a sua "limousine" está aqui.
O limuzin buraya geldiğinde ona binmek istiyorsan bu sana kalmış.
Se queres entrar naquela limousine quando ela chegar isso é contigo. Não é uma decisão que posso tomar por ti.
Şeytani bir limuzin mi?
Uma limousine maligna?
Bak, eğer size zarar vermek isteseydik limuzini havaya uçurabilirdik öyle değil mi?
Olhem, se vos quisessemos magoar teriamos explodido a limousine, certo?
Limuzinle ilgili de haklıydı.
Ela tinha razão sobre a limousine.
Dışarıda seni bekleyen bir limuzin olacak.
Há uma limousine à espera.
Özel araçla geliyorsun ama bira için para koyamıyorsun.
Foste deixado aqui numa limousine e nem trazes dinheiro para a cerveja.
Limousine'de bir bayan yoluma çıktığında
Quando uma senhora numa limousine Veio na minha direcção
Ayrıca benim bir limuzinim var.
Além disso, eu tenho uma limousine. Está à espera ali mesmo.
Evet bayım bu tarafa, Bay Cole'un limuzinine geçelim.
Senhor, acompanhe-nos até á limousine do Sr. Cole.
Limuzininin bagajından aldım, bir kutlamayı hakettik diye düşündüm.
Da traseira da limousine. Pareceu-me que mereciamos festejar.
Limuzin senindir.
É a tua limousine.
Dört limuzin şoförü mü vardı beş mi?
Havia quatro motoristas de limousine ou cinco?
Ve şu hava yastıkları yok mu... O kadın bir roket gibi!
Com uns'airbags'tão grandes como uma limousine.
Kızım senin limuzininden çıkıyor.
a minha filha está a sair da tua limousine.
Ben gidip limuzinde biraz daha ipucu arayacağım.
Eu vou voltar lá para baixo para a limousine.
Cennet'teki herkesin altında bir limuzin var.
No Céu, todos têm uma limousine.
Ciddi olmasam bir limuzin kiralar mıydım?
Teria alugado uma limousine se não fosse de verdade!
Ayrıca bir iyilik yap ve yeni bir limuzin ayırt, tamam mı?
Faz-me o favor e remarca uma nova limousine, ok!
Başkanın limuzini dakikalar önce geldi, ve onun içinde olduğu bilgisini aldık. Yandaşları kapalı kapılar arkasında onu bekliyor.
A limousine do presidente chegou a poucos momentos, e fomos informados que ele foi escoltado para dentro, onde uma multidão de partidários convidados o aguarda a portas fechadas.
Sadece yanlışlıkla bir limuzin çaldım.
Oh, eu acidentalmente roubei uma limousine.
Dur tahmin edeyim, abonelerden biride Ben-David'i limuzinin içinde öldürmeye çalışan koruması mı?
Deixa-me adivinhar... um dos subscritores era o tipo que tentou matar Ben-David na sua limousine. O segurança?
Michael, limuzin seni bekliyormuş.
Michael, a limousine está aqui para si.
Limuzin değil, Amerikan klâsik olacak.
Não é uma limousine, é um carro executivo.
Limuzin diyorlar, ne bileyim...
Ele disse limousine por isso...
Aşağıda bir limuzin var!
Está uma limousine aqui em baixo.
Limuzin yollamışlar.
Eles mandaram uma limousine.
Limuzin yolluyorlarsa bilin ki bir şeyin kutlaması yapılacaktır.
Uma limousine é algo que a empresa manda quando têm uma causa para celebração.
Limuzin sekiz kişilik.
A limousine tem oito lugares.
Scranton'dan buraya gelmem için şirket bana limuzin bile tuttu.
Eles enviaram uma limousine longa muito longe para me ir buscar a Scranton.
- Limuzin mi?
- Limousine?
Biraz daha büyük.
A limousine avariar-se? Maior ainda.
Bir Kadil-Kaya limuzin!
Uma limousine Cadi-Roc!
Limuzine ne oldu?
E a "limousine"?
Bedava limuzin gezintisi...
Passeio de limousine...
Böyle bir araba istememiştim ama bu da olur.
Não pedi uma Limousine, mas aceito.